Rüzgar 'ın bana yaptığı şakanın üstünden tam bir hafta geçmişti. Sahi o bir hafta nasıl geçmişti? Ne çabuk unutmuştum? Kalbim çöp kutusuna döndü? Attıkça yenileniyordu. Ben temizledikçe!
Ve işte attığım kırıklarıma bir yenisi ekleniyordu. Ne mi oldu? Rüzgar bu gün bizde kalıyor!
Yani onunla ilk defa tek başıma kalıyordum. Ne bileyim...çok tuhaftı. Bunu fırsata çevirmek çok güzel olurdu ama...bu durumlarda aklım hep dururdu. Çalışmazdı yani! Annem ile babam bu duruma pek ılımlı bakmadılar ama mecbur! Şirket üç gün tatil verince insan kestirip atamıyor. Beleş sonuçta!
Okul servis şoförümüze ineceğimi söylediğim sırada Rüzgar kafasını yukarı kaldırıp, en arkada oturan, bana bakmıştı.
"Daha eve gelmedik. Neden ineceğini söyledin?"
Gözlerimi devirdiğim sırada Rüzgar yerinden kalkmıştı.
"Bende iniyorum Ünal amca."
Servisin kapısı açıldığında benimle birlikte Rüzgar'da inmişti.
"Şimdi nereye gidiyoruz söyle bakalım?"
Kollarımı birbirine bağladığımda Rüzgar kafasını yukarı kaldırıp gülmeye başladı. Bunun arada bir kafasına geliyorlar herhalde? Niye gülüyor ki bu salak?
"Sen şimdi bana teslim mi oluyorsun?"
Kaşlarım istemsizce yukarı kalkmıştı. Ne diyor bu Allah aşkına?
"Sen salak mısın? Kollarımı böyle yapmamdan, böyle saçma bir anlam mı çıkardın?"
Rüzgar alaycı bir şekilde gülümsediğinde, bilmiş bir şekilde konuşmaya başlamıştı.
"Canım sen hiç beden dili öğrenmedin mi? Bu hareket eziklik ve teslim olmak anlamına gelir. Cahilliğin gözlerimi kanattı."
Küçük bir kahkaha atmıştım. Vallahi bu oğlan saf. Hatta salak!
"Rüzgar asıl IQ'nun sıfırın altında olması, benim gözlerimi bırak kanatmayı, eritti lan eritti! Kadınlarda bu hareket savunma, bariyer koymak demektir. Senin dediğin şey çocuklarda gözlenir."
Rüzgar'ın ağzı açık kalınca, gol olduğundan emin olduğum son vuruşumu yaptım.
"Ay canım ağzını kapat da sinek girmesin!"
Yağmur atar ve gol!
Arkamı dönüp yürümeye başladım. Biraz ilerledikten sonra Rüzgar'da bana yetişmişti.
"Biraz önceki olayı unutup nereye gideceğimizi söylesen?"
"Çok mu merak ediyorsun?"
"Evet merak ediyorum."
Kafamdaki tilkilerle çak yapıp hain planlar kurmaya başlamıştık. Nereye mi? Alışverişeee!
"O zaman beni takip et!"
"Peki. Patron sensin!"
Yarım saat sonra alışveriş merkezine gelmiştik. Yürüyen merdivenlerle çıkıp, bayan kuaförünün önünde durmuştum.
"Şaka. Şaka dimi bu Yağmur?"
Arkamda duran Rüzgar'a göz kırpıp, kuaföre doğru koştum. Kapıdan girer girmez orada çalıştığı belli olan, erkeğin biri yaklaşmıştı.
"Hoş geldiniz hanımefendi. Nasıl yardımcı olabilirim?"
"Şeyy ben...manikür yaptıracaktım."
"Toynaklarına mı?"
DEVAM EDECEK
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANYAK KUZENİM (Düzenleniyor)
Teen FictionBir film olsa aklımdan geçenler... Kesinlikle "Rüzgar'ın Yolu " olurdu. O yolların sonu hep bana çıkardı. O benimdi! Ve benim olana kadar da savaşacaktım! Çünkü Yağmur olmak bunu gerektirirdi. İmkansızın peşinde koşmak, aptal gibi davranmak yada...