Eklediğim şarkıyı dinleyin mutlaka. Resmen bu iki şapşalın şarkısı...
Nefesimin kesildiğini hissettim önce sonra yavaş yavaş tükendi soluklarım, bir nefes daha alamadım. Ölümün ayak sesleri doldu kulağıma, yavaş yavaş ve sinsi sinsi sinsi yaklaştı arkamdan. Ölümün soğuk nefesini ensemde hissettiğim sırada bir ses yankılandı kulaklarımda;
''Nerede?''
Bir elim siyah, tahta masadayken bir elim Tunay'ın sert kolundaydı. Oksijensizlikten başım dönmeye başladığı sırada Tunay çoktan çantamı ters çevirip masaya dökmüştü içindeki her şeyi. Her şeyi eliyle ittikten sonra astım spreyimi aldı eline ve dudaklarıma götürdü.
''Çek şu lanet şeyi!''
Bana adım adım yaklaşan ölüm koşarak uzaklaşmıştı benden.
Ciğerlerime dolan havayla rahatladım biraz olsun, nefes alamadığım her saniye ciğerlerimin yandığını hissetmiştim. Çok idare etmeyecekti beni, bitmek üzereydi çünkü. Yeni bir astım spreyi lazımdı bana, hemde hemen. Söylemek istiyordum ama konuşamıyordum.
Bacaklarım bedenimi taşıyamadığında, dizlerimin titremesine engel olamadığımda olduğum yere çöktüm. Dizlerim zemine vurmadan önce Tunay'ın kucağında buldum kendimi. Bir kolu dizlerimin altındayken diğer kolu sırtımdaydı. Başım sıcak göğsüyle buluştuğunda kokusu yaktı genzimi. Onun kokusunu çektim ciğerlerime zar zor. Sanki bir daha bu kokuyu asla alamayacakmışım gibi, bir bağımlıymışım gibi her nefesimde onun kokusunu çektim içime. Aldığım son nefeste bu kokuyu çekmeliydim içime.
Ofisinden çıktıktan sonra sekreterine söylediklerini duydum.
''Aslı Hanım'ın çantasını toplayın ama önce şoförüme haber verin. Hemen şirketin önüne getirsin arabayı''
Başım Tunay'ın göğsünde, gözlerim kapalı, hareketsiz bir şekilde duruyordum sadece. Etrafımda olup bitenden bir haberdim. Belli belirsiz uğultular ve sesler duyuyordum ama bundan ibaretti her şey. Yitirdiğim zaman kavramı vardı bir de, unutmamam lazım zaman kavramını. Belli belirsiz uğultular ve yitirdiğim zaman kavramı... Bunlardan ibaretti her şey.
Arabaya bindiğimizi fark ettim hareketlilikten, hala Tunay'ın başındaydı göğsüm.
''İlk eczanenin önünde dur ve astım spreyi al''
''Peki efendim''
Arabanın rahatsız edici motor sesi doldurdu kulaklarımı. Tunay'ın kolları bedenimi sarıyordu ya geri kalan hiçbir şey en ufak bir önem taşımıyordu. Şimdiydi önemli olan, bedenimi saran kollardı önemli olan, saçlarıma üflenen sıcak nefesti önemli olan, benim için endişelendiğini bilmekti önemli olan.
Arabada durduktan kısa bir süre sonra kapının açılma ve kapanma sesini duydum, sonrada hışırdayan poşet sesini.
''Benim evime gidiyoruz'' dedi Tunay kesin bir şekilde.
Ardından bana doğru eğildiğini hissettim. Kısık ve buram buram pişmanlık kokan bir sesle konuştu.
''Özür dilerim, petunya''
Hissettiğim son şey ise saçıma minik öpücükler konduran dudaklarıydı.
***
Genç adam gece lambasını yere indirip komodine oturdu ve yatağında uyuyan kıza baktı.''Eskisi gibi masum görünüyor'' diye düşündü. Saçları yastığa dağılmış, gözlerini sıkı sıkı yummuş, pembemsi dudakları hafif aralık küçük bir kız gibi duruyordu Aslı.
![](https://img.wattpad.com/cover/38007159-288-k819835.jpg)