"Ne işin var senin burada?"
Alya'nın sesi sinir hücrelerimi katlederken sahte bir gülümseme yerleştirdim yüzüme ve ona döndüm.
"Tebrik etmek istedim demek isterdim ama bu yüzden gelmedim"
Gözlerinden alev fışkırıyordu resmen.
"Vazgeçmediğimi bilmeni istedim sadece, benim karşımda ne kadar şansın olduğunu hatırla istedim. Bu peri masalına fazla kapılma istedim"
Söylediklerimden sonra esmer yüzü domates gibi kızardı.
"Seni buraya kim davet etti?" dişlerini birbirine bastırmış tıslıyordu.
"Ben davet ettim"
Hülya teyzenin sesini duyduktan sonra omzuma koyduğu elini hissettim.
"Bir itirazın mı vardı?" diye sordu dalga geçer gibi.
Alya daha fazla katlanamamış olacak ki cevap vermeden arkasını dönüp gitti.
"Bende seni bekliyordum, sana söylemem gerekenler var" dedi koluma girip beni peşinden sürüklerken.
"Benimde sormam gereken bir şey var" diye fısıldadım, en azından yakın arkadaşlarımın bilmeye hakları vardı.
Boş bir odaya girip kapıyı kapattıktan sonra direk söze girdim.
"Ataberk ve Gökçe'ye anlatmak istiyorum, ikisi de benim için endişeleniyor. Tunay'dan neden ayrıldığımı sorgulayıp duruyorlar"
Hülya teyze koltuğa oturup yanını işaret etti.
"Eğer anlatmak istiyorsan anlatabilirsin, senden tek isteğim Tunay'ın öğrenmemesi Aslı"
Yanına oturmadım, sadece ona baktım.
"Eğer gerçeği bilmezse beni asla affetmez" diye mırıldandım ağlamak üzereyken.
"Eğer gerçeği bilirse beni asla affetmez" dedi Hülya teyze bitkin bir sesle ve devam etti "Fazla zamanım kalmadı, geçirdiğim son günlerimde oğlumun bana düşman gibi bakmasını istemiyorum"
"Ne-neden bahsediyorsunuz siz?"
Yanına oturup gözlerine odaklandım.
"Kokteylden önceki gün kanser olduğumu öğrendim" dedi ellerimi ellerinin arasına alırken "Oğlumun hayatını düşündüm tüm gece, mutlu olması için elimden geleni yapabilirdim ama o kadar vaktim yoktu. Ertesi gece seni gördüğümde... Bunun bir mucize olduğunu düşündüm ve şirkette çalıştığını öğrendim. Tunay'a ayrılık sebebinizi anlatmak istedim ama benden nefret edeceğini düşündükçe yapamadım"
Yeşil gözlerinden yaşlar süzüldü yorgun yanaklarına. İçimde bir yerlerde kopan fırtınalar göğüs kafesime çarpıyor nefes almamı engelliyordu sanki.
"Ben... Tedavi olursunuz!"
Ne diyeceğimi bile bilmiyor, düzgün cümle bile kuramıyordum.
"Üçüncü evredeyim" diye fısıldadı.
Cevap veremedim, hislerim donmuş gibiydi. Sanki her şey durmuştu.
"Avukatım sana bir zarf verecek" dedi sıkıntıyla "Ben... Ben öldükten sonra"
"Hülya teyze" diye fısıldadım ağlamaklı sesimle.
"O zarfı oğluma vereceksin, senden son isteğim bu"
Ani bir hareketle kollarımı boynuna doladığımda yavaşça sırtımı sıvazladı.
Bir süre sonra geri çekildi "Şimdi git ve akan makyajını tazele sonra da kara bulut gibi Alya'nın üzerine çök" sıcak gülümsemesine karşın tebessüm ettim.
