Yüzük, parmağına takılırken çıkışa doğru yürüyen Aslı'yı fark etti Tunay ve hemen önünde duran Savaş'ı. Birbirlerine bir şeyler söyledikten sonra Aslı gitmeye çalıştı, Savaş sol eliyle Aslı'nın kolunu tuttuğunda Aslı fazlasıyla rahatsız olmuşa benziyordu. Ve Tunay Savaş'ın o sikik kolunun kırılacağına emin oldu.
Aslı gittikten, kurdele kesildikten sonra Tunay bir saat daha mahsur kaldı insanların yanında. Kusmadan önce kendini bir odaya kilitleyip koltuğa oturdu ve televizyonu açtı.
Oda oldukça lüks dekore edilmişti, çingene tuğlası desenli duvar kağıdının üzerine büyük bir televizyon montelenmişti. Oturduğu koltuk tahta oymalı oldukça eskitme ama bir o kadar da 'Ben lüksüm' diyen bir koltuktu. Köşede alkol şişelerinin dizili olduğu bir raf sistemi vardı. Raflar belirli aralıklarla duvara montelenmiş ve alkol şişeleri düzenli bir şekilde dizilmişti. Oturduğu beyaz koltuğun yanında ise altın sarısı bir sehpa vardı. Sehpanın üzerinde de iki tane kristal sürahi, bir kristal su bardağı bir de kristal bir viski bardağı vardı. Duvarlar ise sade ama şık tablolarla taçlandırılmıştı.
Cumartesi gecesi son dakika magazin haberleri vardı açtığı kanalda, sıkıcıydı ama içerisi kadar da sıkıcı olamazdı.
Kristal sürahideki suyu bardağa doldurup içtiği sırada bir başlık belirdi televizyonda;
"Efkan Aydoğan Ve Sevgilisinin 'Gecelik' Alışverişi"
Ve içtiği suyu püskürttü.
Kırmızı elbiseli sarışının Aslı olduğunu anlamaması için ya kör ya da beyinsiz olmalıydı.
Anlam veremediği bir öfke yayıldı ve bedenini ele geçirdi.
Aslı'nın peşine taktığı adama, Atakan'a Aslı'nın nerede olduğunu sorduğunda adam Efkan'ın evinin adresini attı. Ve Tunay Efkan'ın ağzını burnunu dağıtacağından da emin oldu. Hatta bunu hemen yapmalıydı yoksa beyni patlayacaktı.
Nişan bittiği gibi Efkan'ın evinde aldığı soluğu.
"Çık dışarı!" dedi Tunay sakin olmaya çalışırken.
Gözleri Aslı'yı bulduğunda vücudundaki sinir hücrelerinin patlayarak parçalandığı hissetti ve anladı ki kayış kopmuştu.
Aslı nasıl başka bir herifin yatağında yatabilirdi?!
Efkan spor ayakkabılarını ayağına geçirip anahtarı aldı ve aceleyle dışarı çıktı.
Tunay salak değildi. Efkan hızlı hareket ediyordu,Tunay kızı görmesin diye.
"Hayırdır?" diye sordu Efkan biraz şaşkın şaşkın.
"Hayır mı şer mi sen karar vericen" dedi Tunay merdivenlere yönelirken.
Tunay apartmanı, siteyi aşıp tenha bir sokağa girdiğinde Efkan'a döndü.
"Bu saatte belanı mı arıyorsun?" diye sordu Efkan.
"Ben arıyorum belki de sen kesin buldun" diye cevapladı dişlerini birbirine bastırırken.
Dokunmuş muydu bu herif Aslı'ya? Aslı sığınmış mıydı Efkan'ın kokusuna, Tunay'ın kokusuna sığındığı gibi.
Ve daha fazla frenleyemedi kendini, Efkan'ın yakasına yapıştığı gibi Efkan'a kafa attı.
"Normalde" dedi geri çekildikten sonra "Pembe pijamalı bir herife kafa atmam"
Efkan burnundan sızan kanı sildi elinin tersiyle. Tunay hala sakinleşememişti.
"Asistanımdan uzak duracaksın, Aydoğan".