*HARRY*
Yaklaşık beş saattir araba sürüyordum.Yorulmuştum ama duramazdım,bir an önce şehir merkezine yaklaşıp Clarice'i indirmem ve kendi yoluma gitmem gerekiyordu ancak bu uzun süreceğe benziyordu çünkü fırtına başlamıştı.
Clarice'in bileğini elbette kesmemiştim,eğer o an,son anda aklıma bir fikir gelmeseydi kesecektim ama o fikirle kesmemiştim.Clarice o gece fazla şey yaşamıştı ve zaten gözleri bile baygın bakıyordu,hissettiği ağır duygular,-korku heyecan endişe gibi-benim o satırı kaldırmamla iyice artmıştı,o satırı nereye indirirsem indireyim bayılacaktı,biliyordum.Bende masada boş bir yere indirmiştim ve o büyük bir çığlık atıp gözlerini kapatmıştı.Sonra da bayılmıştı.Saçlarını buzdolabından kurtarmıştım ve onu kucaklayıp yukarıdaki odalardan birine çıkarmıştım.Onu da yanıma almak zorundaydım,FBI benim içeride olduğumu biliyordu ve içeriye girerken sırf beni öldürmek için için her yere ateş edeceğini biliyordum.Baygın Clarice'i orada bıraksaydım bir kaza kurşunuyla ölmesi kaçınılmaz olurdu.
Tabii bu kararım hazırda bulunan planımı etkilemişti.Ekiplerin yaklaştığını duyuyordum,hızlıca üzerine kalın bir pantolon ve benim yün kazaklarımdan birini giydirdim.Ona bir mont geçirdim.Onu giydirirken zorlanıyordum,ona bakmak istiyordum ama izinsiz bunu yapamazdım bu kabalık olurudu ve ona bakmayarak giydirmekte çok zordu.Onu alıp hızlıca iskeleye bağladığım sandala bindim.Biz gölün karşısına geçtiğimizde ekipler gelmişti.Göl evindeki ışıklardan ve koşuşturmacadan bunu anlayabiliyordum.Gölün karşısında beni bekleyen Range Rover'ıma bindim,-bindik-Bindiğimiz gibi arabanın arkasından'maymuncuk'u aldım ve kelepçenin kilidini açtım.Yolumuz uzundu çünkü izimi kaybettirmek için Catskill sıra dağlarından geçecektim,şehre yaklaşınca aşağılarda Clarice'i indirecektim,daha sonra dağ üzerinden yoluma devam edecektim,New York'un komşu şehri olan Massachusetts'e geçecektim,ordan da gemi ile İngiltere'ye gidecektim.Ama hala Catskill'de fazla ilerleyememiş,merkeze yaklaşamamış,Clarice'i bırakamamıştım.Fırtına bunu daha da zorlaştırıyordu.Etraf bembeyaz karla kaplıydı ve dar bir yol vardı.Kaçış planımı mükemmel biçimde hazırlamıştım,beni alıcak gemi bile anlaşmalı ve son derece gizliydi ancak hava dağdaki hava koşullarını plana katmayı düşünmemiştim.
Elbette her duruma karşı hazırlıklı olmak için kıyafet,yiyecek ve su yanımda bulunuyordu ancak gidişat iyi değildi.Range Rover'ı ilerletmek zorlaşıyordu.Karla karışık yağan yağmur,kuvvetle esen rüzgar ve en önemlisi buzlaşmış karda kayan tekerlekler beni endişelendiriyordu.Burada mahsur kalamazdık.
Yanımda bir kıpırdanma hissettiğimde Clarice'in ayıldığını anladım.Birkaç saniye etrafına bakındı ve neler olduğunu anlamaya çalıştı,beni fark edince yay gibi gerildi.''Napıyorsun ? Burası neresi ?''diye sordu sonra aklına bir şey gelmiş gibi eline baktı,kaşları çatık bir şekilde bana döndü ''Neler oluyor?''
Tüm bunları göz ucuyla görüyordum çünkü dikkatimi yola vermem gerekiyordu.Gece saat 01.12'ydi ve bu hiç yardımcı olmuyordu.Derin bir nefes verdim ve Clarice'e,bayıldığında onu almak zorunda kaldığımı şehre yakın bir yerde indireceğimi anlattım.Pek tatmin olmuşa benzemiyordu,bana güvenmiyordu.İleride sarı tabelayı görebilmek için gözlerimi kıstım ve direksiyonun üzerinden öne eğildim ama imkanı yoktu.Bu fırtınada yol almak imkansızdı.Zaten araba da zorlanıyordu.Birden araba stop ettiğinde Clarice'in dikkatli bakışlarını üzerimde hissettim.İfadesiz yüzümü korudum.Direksiyona sıkı sıkı tutundum ve arabayı yeniden çalıştırdım.Arka lastikler titreyip kaysa da sonunda yola tutundular ve tırmanmaya devam ettik.Ön camın diğer tarafında kocaman kar taneleri uçuşuyordu,silecekleri bir tık daha hızlandırdım.Ayağım gaz pedalına sabitlenmişti en ufacık bir hareketimde Range Rover'ın kayması ya da daha kötüsü dağdan aşağı yurvarlanmısı muhtemeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cannibal/H.S
Teen Fiction'' Sen bir cani bir canavarsın!''diye haykırdım telefonda. ''Ah,hayır hayır.Bu hiç hoş bir şey değil.Eğitimli psikopat demeni tercih ederim.''dedi gayet ciddi ve sakin bir şekilde.Bu beni daha da çıldırtmıştı.Nasıl sakin kalabiliyordu ? Omuzlarımı d...