*
Gözlerimi yavaşça araladım.Yatakta doğrulduğumda olanlar bir bir aklıma geldi.Doğrulmamı zorlaştıran vücuduma bağlı kablolar bana her şeyi hatırlattı.Gözlerim doldu ve elim istemsizce karnıma gitti.Göz yaşlarım akarken elimden geldiğince kendimi sıktım.Ağladığım duyulsun istemiyordum ama göz yaşlarımın arasından Harry'i fark ettim.Beni izliyordu ve onun da gözleri dolmuştu.
Artık bebeğimiz yoktu.
Karnımdaki elimi yumruk yaptım,derince bir nefes bıraktım.O bebeği istemiştim.Harry ile bir ile kurmayı istemiştim.Ama o tüm bu düşüncelerimi mahvetmişti.''Her şey senin yüzünden.''diye fısıldadım.Oturduğu yerden bana doğru eğildi.Yumruk yaptığım elimi tuttu.
''Clarice..''diye mırıldandı.Onun sesini duyduğumda hıçkırıklarımı tutmayı bıraktım.''Neden onu istemedin ? Neden bir aile olmamızı istemedin ?''diye mırıldandım çaresiz sesimle.Çok pişmandım.Bebeğimi kendim büyütmeye cesaret edemediğim için,ondan vazgeçtiğim için pişmandım.
''İstedim.Sizi istedim.''dedi sesi kısık çıkıyordu.''Artık çok geç! O gitti.''dedim sesimi yükselterek.Yeşil gözleri kanlanmıştı.Gözünden yaşlar akıyordu.Ona ağlamak yakışmıyordu.''Hayır.Hayır gitmedi.''diye mırıldandı elini beklemediğim bir anda karnımda hissedince irkildim.''Sizden vazgeçemedim.Ameliyat olmadın Clarice.Sen bayıltıldıktan hemen sonra geldim ve buna engel oldum.Senden de bebeğimizden de vazgeçmedim.''bir süre sessiz kalarak dediklerini sindirmeye çalıştım.Bakışlarım karnımdaki büyük eline kaydı.Bebeğim gitmemiş miydi ? Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilememiştim.''N-Ne ?''diye kekeledim sadece.
''Clarice.Ben iyi bir insan değilim ve inan bana bu bebeğe nasıl babalık yapacağımı dahi bilmiyorum bildiğim bir şey varsa o da seni çok sevdiğim.Ve ikimizin genlerini taşıyan bu küçük insanı aramıza dahil etmeyi istiyorum.''
''Tüm bunları niye daha önce söylemedin ?''
''Daha önce bunları fark edememiştim.''Ben şaşkınlıkla onun söylediklerini dinlerken beni daha da şaşırtan bir şey yaptı.Cebinden küçük kırmızı bir kadife kutu çıkardı.Şaşkınca ne yaptığına bakarken bir eliyle elimi tuttu ve diğer eliyle kutuyu açtı.Kutunun içindeki safirlerle süslenmiş oldukça kibar ve vintage duran yüzüğü gözler önüne serdi.''Bu annemden kalan tek şeydi.O öldüğünde babam ondan almış ve saklamış,baskın olmadan önceki gece bana bunu vermişti.Aile olma duygusunu hiç hissedemedim ama bu bana hep bir aileyi hatırlattı.Her gün bu yüzüğe bakarak mutlu bir aile tablosunu hayal ederdim.Benim için en değerli şeylerden birisi bu ve eminim sana çok yakışacak.''dedikleri kurumuş göz pınarlarımın tekrar yaşarmasına sebep olmuştu.
''Aman Tanrım...''diye mırıldandım.Bu oluyor olamazdı.Bu bir evlenme teklifi miydi ?
''Benim nasıl birisi olduğumu biliyorsun Clarice...ve tüm bunlara rağmen bana kalbini açtın.Demek istediğim şu ki...''duraksadı gözleri gözlerimi bulduğunda kalbim tekledi ''Sen Clarie Starling,benimle karanlığa doğru yelken açar mısın ?''dedi hayatımı değiştiren zümrüt yeşili gözlere sahip kişi.
''Aman Tanrım Harry...Evet!''dedim.Onun karanlıktaki parıltısı olacaktım.Hem gözyaşlarım hem kahkahalarım birbirine karışmıştı.Üstümdeki kabloları umursamadan boynuna atıldım.Tüm bu olanlara inanamıyordum.Sadece dakikalar önce acı çekerken ve çaresiz hissederken...şimdi ise,dünyanın en mutlu insanı gibi hissediyordum.
****
(Bir hafta sonra)
Harry ile evlenme kararı aldığımız günün üstünden bir hafta geçmişti.Bu süreç içerisinde saçlarımı kısaltmıştım.Bir çok insan kızların üzüldüklerinde saçlarını kestirdiklerini düşünür oysa ben saçlarını kestirenlerin özgürleşmek için bir adım attıklarını düşünmüşümdür hep.Çünkü kısa saç özgürlük demektir.
Ve Harry yanımdayken bu hissi iliklerime kadar hissediyordum.Onunlayken her şeyi yapabilirmiş gibi hissediyordum kendimi.Arkamdan esen rüzgar saçlarımı önüme itince limanda bizi uğurlamak için gelen Tiffany ve Zayn'i göremedim.Saçlarımı gözümün önünden çekip onlara son kez el salladım ve rüzgara önümü döndüm.Geminin diğer tarafına ilerleyip Harry'nin yanına gittim.Esen rüzgar kıyafetlerimin üzerime yapışmasını ve saçlarımın uçuşmasını sağlıyordu.Elimi karnıma koydum ve başımı Harry'nin göğsüne yaslayıp bu rüzgar eşliğinde göz alabildiğince uzanan denizi seyrettim.Özgürlüğe yelken açmıştım sanki.
Harry özellikle America'da çok ünlü bir katildi,bu yüzden kaçmak zorundaydık.Harry'nin önceden yaşadığı yere gidiyorduk,orada Edward Smith olarak biliniyordu.Evet,İngiltere'ye gidiyorduk,önümüzde aşmamız gereken koca bir okyanus ve yaşamamız gereken uzun bir ömür vardı.Kendimi mutlu sonla biten masallarda gibi hissediyordum.
Sonsuzluğa yelken açmış birbirine aşık,aile olmaya hazırlanan bir çift...
Eskiden bir FBI Ajanıydım şimdi ise bir seri katille birlikteydim ve pişman değildim.Harry,beni uyuduğum uykudan uyandırmıştı.Harry ile tanışmadan önce sistem için çalışan aptal bir köleydim.Sürekli eğitim görmem,kağıtlarda bir şeyler yapmam,testlere tabi tutulmam birilerini geçmem gerekiyordu.
Öyle bir sistem yaratmıştık ki,şehirlerimiz aslında küçük bir kızın barbie bebek evine benziyordu.Yaşıyorduk ama ne için ? Okul denen bir yer icat ettik ve her şey burada başladı.Tek tipleştirme çabası.Bizleri birbiriyle yarış içinde olan klonlara dönüştürdüler ve mutlu olmak,başarılı olmak yalanlarıyla kandırdılar.Aslında yetiştirilmemizin tek amacı birilerine daha iyi hizmet edebilmekti.
'Kendiniz olun,siz özelsiniz,yaratıcı olun.' diyorlardı sürekli ama kendimiz olduğumuzda bize ucube gözüyle bakıyorlardı.'İmalat hatası'diyorlar ve bizi dışlıyorlardı.Bize de bunu yapmayı öğretiyorlardı böylece içimizdeki gerçek kişiliğimizi asla çıkaramıyorduk ve aslında hayata ne için gönderildiğimizi bulamadan ölüyorduk.Yaşamamızın amacını bilmeden öylece,sadece yaşamak için yaşayıp bu dünyadan göçüyorduk.FBI ajanı olmayı istememin sebeplerinden biri,adelet dağıtmayı istememdi ama anladım ki adalet sadece göstermelik bir kavram bu dünyada.Kimsenin adaletle,eşitlikle ilgilendiği yok,herkes çıkar peşinde.Herkes para peşinde.
Harry tüm bunları fark etmemi sağlamıştı,belki insanları öldürmek iyi bir şey değildi ama o kişiliğini saklamıyor ve kendi oluyordu.Sanırım bu yüzden ona hayrandım.
Harry elini belime sardı ve kokumu içine çekti.Gözlerini kapattığına bahse girebilirdim.''Ne düşünüyorsun,bebeğim ?''diye sordu,gün batımında,kızıl ışıkların altındaydık.Dalgaların çıkardığı hafif sesler uykumu getirmeye başlamıştı.''Hayatımı değiştirdiğini.''diye cevap verdim.Onun bir şey söylemesine izin vermeden konuşmaya devam ettim.''Odamıza girelim mi ? Uykum geldi.''
Dediğimi uygulamak amacıyla beni hareket etmeye teşfik etti.Şimdiden yeni hayatımızı merak etmeye başlamıştım bile.
************************************
Uykusunu alamayan yazar bu hikayeye de yansır arkadaşlar 'Odamıza girelim mi ? Uykum geldi' sjsjsjjs
Clarice'in düşüncelerinin anlatıldığı bir bölümdü ağırlıklı olarak.
Ne düşünüyorsunuz ?
Yeni yılın ilk bölümü daha uzun tutmak isterdim ama benden bu kadar şey çıktı işte ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cannibal/H.S
Teen Fiction'' Sen bir cani bir canavarsın!''diye haykırdım telefonda. ''Ah,hayır hayır.Bu hiç hoş bir şey değil.Eğitimli psikopat demeni tercih ederim.''dedi gayet ciddi ve sakin bir şekilde.Bu beni daha da çıldırtmıştı.Nasıl sakin kalabiliyordu ? Omuzlarımı d...