▫7▫

10.4K 546 37
                                    

#7. BÖLÜM

UÇURUM




Son bir kaç gündür telefon elimden düşmüyordu. Gerçi önceden de farklı değildim ama Batuhan'ın numarasını aldıktan sonra sürekli onunla konuşuyordum. Bu hafta okula gitmemem de ayrı bir etken oluyordu bu duruma. Sonuç olarak mutlu hissediyordum. Ve tabi hafif.

Annem ve babam o kadar ilgisizlerdi ki okula gidip gitmediğimi bile bilmiyorlardı. Ya da biliyorlardı da umursamıyorlardı. Bilemiyorum, gün geçtikçe onları tanıyamıyordum. Her yeni gün ailem olacak yabancı insanlardan biraz daha fazla uzaklaşıyordum. Bunun sonuçları iyi mi yoksa kötü mü olacaktı, bu konu hakkında düşünmüyordum bile. Belki o son gün harika mutlu ve herşeyden uzak sorunsuz ve huzurlu bir hayat yaşıyor olacaktım;  Ya da belki o son gün bir uçurum kenarında pişmanlık ve keşkelerle dolu hayatıma bakıp üzülecek sonra da sonsuz ve bir o kadarda karanlık bir uçurumda bedenim özgürce süzülerek yere çakılacaktı. Kim bilebilirdi geleceğini?

Ama biri vardı ki sürekli herşeyi biliyormuş gibi konuşmaktan kendini alıkoyamıyordu. Batuhan.

Yeni tanıştığım internet -ve artık resmi olarak- Whatsapp arkadaşım Batuhan.

" Ne yapıyorsun? " yazarak Batuhan'a gönderdim.

Batuhan da sanki bunu bekliyormuş gibi hemen çevrimiçi oldu ve anında yazıyor yazısı göründü.

×"Hiç. Sen?"

"Hiç."

Bardaktaki koladan bir yudum alarak telefonun ekranına bakmaya devam ettim. Yazıyor yazısı heyecanlandırmıştı beni. Batuhan pek konuşkan değildi açıkçası.

×" Profil resminde neden sadece dudaklar var? Onlar senin dudakların mı?"

"Evet benim dudaklarım. Ve maalesef yüzüm tüm kamerayı kaplayıp herşeyi mahvettiği için profil resmimde sadece dudaklar var."

×"Abartma o kadar. Herkesin kusurları vardır."

Suratımı asarak yazdığı şeye baktım. Kusur mu? Bunlar o leveli aşalı yıllar oluyordu.

"Dedi profil resminde Regular Show karakterleri olan çocuk."

×"Ha ha komik."

Aklıma gelen fikirle şeytani bir gülümseme yerleştirdim suratıma.

"Batuhan?"

×"Heh söyle?"

"Hanların hanı, kralların kralı, halkın baş tacı."

×"Yağcılar da inecek var. Söyle. Ne istiyorsun?"

"Bana fotoğrafını atsanaa."

×" Hayır."

"Gıcık." diye söylendim. Sanki duyacakmış gibi.

"Lütfen Batuhan. Çok merak ediyorum seni."

×"Hayır dedim."

"Bir fotoğraf atsan ölmezsin Batu."

×"Olmaz."

"Bir fotoğrafçık sadece. Hadi, ölümü öp bak."

×"Bir şartla?"

Zafer dolu gülümsemeyle hemen cevap yazdım. Çok fenayım ben evet.

"Kabul. Ne istersen."

×"Sen de fotoğraf atacaksın."

Zafer dolu gülümsemem kursağımda kalarak boğazımı tıkadı birden. Bunu tahmin etmem gerekiyordu. Çok kaptırmıştım. Fazlasıyla.

"Unut gitsin."

Mutsuz bir şekilde Whatsapp'tan çıkarak telefonu bir kenara bıraktım. Şişman ve çirkin ben kameralara bile sığmıyorken bir de fotoğraf mı çekip gönderecektim?

Odamdaki boy aynasının karşısında bir süre kendimi inceledim. Zayıflamıştım evet. Ama yeterince değil. Hala en az 20 kilo vermem gerekiyordu. Birşey yememekten midem sırtıma yapışmıştı ama sabretmeliydim. Yapacak birşey yoktu; zayıflamak zorundaydım. Kuzey beni farketmeliydi.

Göz altlarım da kırmızı halkalar oluşmuş, yanaklarım içe çökmüştü. Yaşlanmış ve kimsesi kalmamış bir zavallı gibi görünüyordum. Şişman ve çirkin bir zavallı olmaktan iyiydi tabi ama yine de mutlu görünmüyordum. Ama mutlu olacaktım. Kuzey sonunda beni farkedince mutlu olacaktım. Öyle ki belki dünyanın en mutlu insanı bile olabilirdim.

Yeterince güzel ve zayıf olmadığım kafamda yankı yaparken koşarak tuvalete girdim. Elimi ağzıma soktum ve sabah yediğim bir parça omleti çıkarmaya başladım.

Bunun sonuçları iyi mi yoksa kötü mü olacaktı, bu konu hakkında düşünmüyordum bile. Belki o son gün harika mutlu ve herşeyden uzak sorunsuz ve huzurlu bir hayat yaşıyor olacaktım;  Ya da belki o son gün bir uçurum kenarında pişmanlık ve keşkelerle dolu hayatıma bakıp üzülecek sonra da sonsuz ve bir o kadarda karanlık bir uçurumda bedenim özgürce süzülerek yere çakılacaktı. Kim bilebilirdi geleceğini?

AMBALAJHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin