#22. BÖLÜM
TEKLİF
Kuzey'in son hali aklımdan çıkmıyordu. O lanet anın her saniyesi aklıma kazınmıştı ve gözlerimi ne zaman kapatsam zihnimde yeniden sergileniyordu. Hatırlamaktan bıktığım o an düşüncelerim tarafından bozguna uğruyor fakat öncesinde mutlaka bir kaç kez gösterime sunuluyordu.
O olayın üstünden tam iki hafta geçmişti ve ben o iki hafta içinde okula gittiğim süre boyunca Kuzey'in görmeyi sevdiğim yüzünü bir kere olsun görmemiştim. Ona ettiğim nefret dolu sözler bazen vicdanımla birleşip beni çelişkiye düşürse de haklı olduğumu biliyordum. Kendimi ezdirmemem gerekiyordu ki öyle de yapmıştım zaten. Her ne kadar bazen o gece aklıma gelip ağlamaya başlasam da böyle olacağını en başından tahmin etmem gerekiyordu.
İşim zordu.
Kolları sıvamadan önce iki kez düşünmemiştim ve bu beraberinde fazlasıyla gözyaşı getirecekti. Ama umrumda değildi. Kısa hayatıma amaçlarımla yön verebilmek benim için herşeyden değerliydi ve değersiz şu saçma hayatım Kuzey üstüne kuruluydu. Onun için herşeyi göze alabilecek kadar aşık, bir anda herşeyi yakabilecek kadar nefret ve hırs doluydum. Zaten bunu yeterince belli ediyordum.
Geçen bu iki hafta da Ares'le de hiç konuşmamıştım. Onu en son barda görmüştüm ve yaşadığımız tuhaf şey onu benden uzaklaştırmış olmalıydı. Yoksa Ares o depresif tavırlarıyla ve elinde sigarasıyla kapıma gelir bir yerlere gitmeyi teklif ederdi. Bu düşünce gülümsememe sebep oldu. Ares'i özlemiştim. Onun yanında genelde rahat oluyordum ve birbirimizi anladığımızı düşünüyordum. Ayrıca en çok onun yanında gülüyordum ama artık o da yoktu. Benim yüzümden o da gitmişti.
Batuhan'sa onu en son iki gün önce görmüştüm ve ona Kuzey'le olan kavgamız hakkında hiçbirşey anlatmamış, yanlızca yaptığım sorumsuzca davranış için özür dilemiştim.
Mor okul çantamı alarak evden çıktım. Aklımda hala Kuzey olsa bile yüzüme küçük bir gülümseme kondurmayı başarabilmiştim. Hep yaptığım gibi hiçbirşey olmamış gibi davranacak ve harika hayatıma kaldığım yerden devam edecektim.
Okul yürüme mesafesinde olduğu için en fazla yirmi dakika da okula varmış olurdum. Hızlı adımlarla yürürken ayaklarıma ve kaldırım taşlarında ki herhangi bir detaya bakıyordum. Yanımda yürüyen büyük siyah bir spor ayakkabı görmemle kafamı kaldırdım.
Şaşkınlık kafamı kaldırmamla başlamış ve yolun ortasında durmamı sağlamıştı. Kuzey mutlu bir ifadeyle ellerini ceplerine koymuş bana bakıyordu. Onu en son kavga ettiğimiz gün görmüştüm ve iki hafta boyunca okulda görememediğim için şimdi karşımda görünce garipsemiştim. Ve biraz da pişman olmuştum. Kendime itiraf etmek istemesem de ona ettiğim ağır lafları hak etmiyordu. Ya da belki de ediyordu ama kimseye öyle şeyler söylemeye hakkım yoktu. Sanki biraz fazla ileri gitmiştim ama tabi ki de hala söylediklerimin arkasındaydım. Kuzey şimdiye kadar ben de dahil herkese çöp gibi davranmıştı ve ben o an gerçekten sinirliydim. Beni o sinirlendirmişti.
Bir an durdum. Yani düşüncelerimi durdurdum. Karşımda bana bakan ve sanki benimle yan yana durması çok normalmiş gibi davranan Kuzey neden bu kadar mutluydu? Ya da neden mutlu gibi davranıyordu mu demeliyim? Maskelerine yeni bir tane eklemiş olabilirdi.
"Lafı uzatmıyorum." diye başladı Kuzey. Sanki bu konuşma için bayağı beklemiş ve düşünmüş gibiydi. "O gece söylediklerinde haklıydın. Ben.." bir an duraksayıp ne tepki verdiğime baktı. "Ben çok düşündüm seni. Yani senin söylediklerini, Ares'in söylediklerini. Ben şu zamana kadar insanlara hep kötü davrandım. Bunu biliyordum zaten. Ama sen o gün bana öldüğünde haber ver, mezarına tükürmeye gelirim dedin ya, ben o an gerçekten yanlız olduğumu fark ettim. Hayatımda şimdiye kadar hiç arkadaşım olmadı." Güldü. "Beni biliyorsun zaten. Genellikle kızlarla takılıyorum ve bu pekte arkadaşça takılmalar değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMBALAJ
Teen FictionOdamda oturmuş internetteki ünlülere bakarken bir anda aklıma düşen hırsla zayıflamanın sırrını araştırdım. Herşey internette bulduğum o blogla başladı...