▫16▫

8.5K 484 199
                                    

Bol aksiyonlu bir bölüm oldu. Beğenirsiniz diye umuyorum.

------------

#16. BÖLÜM

YAŞAM

Büyük salondan içeri girdiğimizde Ares esneyerek koltuklardan birine yayıldı. Hayatımda gördüğüm en rahat insandı ve bu rahatlık ona olduğundan çok daha fazla umursamaz bir hava katıyordu ama belki de öyleydi. Sadece rahat ve umursamazdı. Gerçi ben kimsenin umursamaz olduğunu düşünmüyordum. Bu sadece dış görünüşe bakılarak söylenen küçük bir eleştiriydi ama yine de her insan içinde çok umursadığı bir şeyleri barındırıyordu ve dışgörünüş aldatıcıydı. Bunu en iyi bilenlerdendim.

"Ben Kuzey'e bakıp geliyorum." dedi üst kata çıkmak için merdivenlere yönelen Batuhan. Annesi evde değildi herhalde, çünkü bize kapıyı hizmetli kadın açmıştı. "İzbe sen şöyle otur." Eliyle kırmızı deri koltuğu işaret etti. "Ares sende Kuzey gelince ağzına sahip ol. Biliyorsun, amacımız farklı."

Ares yine çok rahat bir şekilde sigarasını çıkardı ve abisini onaylayan bir ses çıkardı. Batuhan merdivenleri tırmanırken bende arkasından bakıyordum. Kafam allak bullak olmuştu. Yeni tanıştığım bu ortam her ne kadar uyum sağlamaya çalışsam da bir türlü alışamadığım bir sürü yeni mekan ve insan bulunduruyordu. Benim gibi asosyal ve çirkin bir kız internet sitesinden bulduğu bir yolla zayıflıyor, arkadaş ediniyor ve edindiği bu arkadaş kaç yıldır sevdiği çocuğun abisi çıkıyordu. Farkındalık yavaş yavaş bir sis bulutu gibi beynimi bulandırıyor ve zaten karışık olan düşüncelerimi ip yumağındaki düğümlere dönderiyordu. Ben şu an Kuzey'in evinde onunla tanışmak için bekliyordum. Hala cansız ve ruhsuz bir şekilde duruyor olsam da aslında heyecandan dilim damağım kuruyordu ve daha da kötüsü Ares bunu farketmiş gibi bakıyordu. Batuhan'ın dediği kırmızı deri koltuğa oturarak çantamı kucağıma çektim. Hemen karşımda sigarasından çektiği zehiri havaya üfleyen Ares büyük bir dikkatle beni izliyordu.

"Bir salak için bu kadar uğraş fazla değil mi?"

Gözlerimi devirmemek için kendimi tuttum. Neden sürekli bu konuyu açıyordu?

"Ona öyle deme." diye geveledim. "Senin kardeşin sayılır."

Sigarasından bir nefes daha çekerken alayla yüzüme baktı. "Kardeşim değil düşmanım bile olamaz o benim." Konuşurken içine çektiği duman ağzından yavaşça süzülüyordu.

"Bu kadar fazla içmemelisin." dedim elindekini işaret ederek. "Yoksa fazla yaşamayacaksın."

Yalandan güler gibi bir ses çıkardı Ares. "Fazla yaşamak isteyen kim?" Öne doğru eğilerek göz teması kurdu. "Ciğerlerimde dahi ölüm gezinirken yaşam kelimesinin ağzımda nasıl durduğuna bir bak, yakışmıyor bile."

O an Ares'le ne kadar benzedigimizi farkettim. İkimizde yaşamdan çok şükür nasibimizi almış ölümlere yelken açıyorduk ve bunu yaparken tamamen ruhsuzduk. Ona bir seyler daha soracaktım ama merdivenlerden inen Batuhan'ı ve hemen arkasından inen Kuzey ve Hale'yi görmemle açtığım ağzımı kapatmam bir oldu.

"Oha, Elis sende mi buradasın? Ne alaka?" diyerek öne atıldı beni gören Hale.

Bir an afallayarak bana bakan Hale'ye ve arkada durup yüzüme bile bakmayan Kuzey'e baktım. Ben konuşmasamda Batuhan bana bakarak gülümsedi ve "İzbe ve ben ders çalışmak için gelmiştik, sizi de görelim dedik." dedi.

Kuzey soğukça önce beni sonra arkamda oturan ve kesinlikle komik bir biçimde Kuzey'e bakan
Ares'i süzdü. "Bu neyse de," dedi kafasıyla beni gösterek. "Onun burada ne işi var?" Arkamdaki Ares kendisine söylenen bu lafı çokta unursamış görünmüyordu.

AMBALAJHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin