▫8▫

10.5K 603 74
                                    

#8. BÖLÜM

ÖLMÜŞ RUH


Bugün günlerden salı. Ölmek için mükemmel bir gün diye düşünüyorum. Oldum olası sevmem zaten salı günlerini. Nedenini bende bilmiyorum ama bugün uğursuz görünüyordu hep gözüme.

Ama hayır ölmeyeceğim bugün, biliyordum. Hala nasıl olabiliyorsa içimde bir yaşama isteği vardı. Oysaki en çok karnım ve boğazım olmak üzere tüm vücudum ağrıyor ve her saniye güç kaybediyordu. Ama içimde bir şeyler kıpır kıpırdı hala.

Babama hasta olduğumu söyleyerek rapor almasını sağlamıştım. Babam doktor çağırmıştı ve hem babam hem doktor bir bok anlamamıştı.

Titreyip duruyordum. Kaç haftadır doğru dürüst beslenmemiş ve sürekli yediklerimi çıkararak bünyemi olumsuz etkilemiştim. Ama doktora boğazım ağrıyor gibi bir şeyler gevelemiştim. Babam da bu halimi görünce hemen ilgili aile babası sıfatına bürünerek doktorun verdiği ilaçları almaya gitmişti. Böylece bu hafta da okula gitmeyecektim. Kimseyi görmek de istemiyordum hem zaten.

Mutfağa giderek dolaptan bir salatalık çıkardım. Yıkayıp yemeye başlamıştım ki çiğnedikçe midemin bulandığını hissettim. Hadi ama! Bu da neyin nesiydi? Daha bir parça yemiştim.

Midem daha fazla bulanınca yemeyi bırakarak odama çıktım. Hemen whatsapp'a girip Batuhan'a mesaj attım.

" Neden kusmak istemediğim halde midem bulanıyor? Bir şeyler yemem gerekiyor ama yiyemiyorum."

Batuhan anında çevrimiçi oldu. Sabah akşam telefonun başında ne yapıyordu merak ediyordum. Üniversiteye gidiyordu biliyordum ama nasıl her saniye whatsapp'ta olabiliyordu onu bilmiyordum.

× " Başladı mı? Bu kadar erken olmaması gerekiyor ama."

"Ne başladı mı? Erken olan ne?"

× "Ne yani yazdıklarımı okudun ama bu konu hakkında birşey bilmiyor musun?"

Dudağımı dişlerimin arasında ezmeye başladım.

"Aslında sadece 12-13-14. bölümleri okudum."

× "Aptal."

Anında son görülme yaptı. Neden kızdığını anlamamıştım. Kus, kus, kus! diye yazan oydu. Asıl mesele kusmak ve devamını getirebilmekte değil miydi sonuçta? Bende kurala uymuştum işte; ama aptal damgası yemiştim.

Telefonu bir kenara atarak bilgisayarı açtım. Anında blogu açarak son bölümü buldum ve okumaya başladım.

" Bugün ölmek için gerçekten güzel bir gün. Ama yapacak işlerim var. Okula gitmek, eve gelmek, duş almak, yatmak.

Asıl konuya geçmek istiyorum. Ben çok büyük bir hata yaptım. Bu blog aptalca. Yazdıklarım anlamsız. Ve ben aptal herifin tekiyim. Belki hepinizin hayatını mahvettim, belki intihar etmenize yardım ettim. Ben ne yaptığını bilmeyen zavallı bir katilim. Hayatlarınızı katlettim. Sikik manyağın önde gideniyim biliyorum. Ama bu benim sırrımdı. Ve artık beynimi kemiriyor gün geçtikçe öldürüyordu beni. Sürekli insanların alay konusu olmak, her ortamda gülünen o insan olmak, şişman olmak. Tanrım, bundan nefret ediyorum.

Özür dilerim.

Eğer benim yaptıklarımı yapan insanlar varsa -ki vardır- hemen buna son vermeliler. Bu resmen intihar. Kusmak ve yemek yiyememek bok gibi. En başlarda zayıf ve güzel olduğunuzu düşündürmeye başlar bu sik. Ama sonra yediğiniz herşeyi size haram eder. Mideniz küçülür ve yemek alamayacak kapasiteye gelir. Sonunda ise öldürür.

Ben hastaneye yattım. Ve fark ettiyseniz eğer nerdeyse üç ay bu sayfada yazı paylaşmadım. Ama sonunda kurtuldum. Artık birşeyler yiyebiliyorum. Ve hastaneden çıkar çıkmaz size herşeyi anlatmak ve bitirmek istedim.

Benim yüzümden başladığınız ve kurtuluş olduğuna inandığınız bu şeye son vermeniz gerekiyor. Tekrar özür dilerim. Benden nefret ediyorsunuz.

Ama dediğim gibi bugün ölmek için güzel bir gün. Ve bedenim yaşasa da ruhum öldü bugün. Sayfadaki yorumlar, benim yüzümden ölenler...

Ruhum kanıyor.. Ölmüş bir ruhtan hala nasıl kan akabilir? "

Elimle yanaklarımda gezinen yaşları sildim. Lanet olsun! Ölecek miydim yani? Yemek yiyemiyordum gerçekten. Ve yemekte istemiyordum. Sadece kusmak ve daha fazla zayıflamak istiyordum.

Whatsapp'a girerek Batuhan'a mesaj attım.

"Son bölümü okudum. Bir şey sormam gerek. Ne kadar daha yaşarım?"

Yine anında çevrimiçi oldu.

× " Buna son verirsen eğer çok."

"Son vermekten bahseden kim? Devam etmek istiyorum. Sadece devam ettiğim taktirde daha ne kadar yaşarım?"

Bir süre cevap vermedi.

×"Sanırım en fazla bir yıl."

Güldüm. Bu yeterli bir zamandı. Kuzey'in beni fark etmesi için yeterli olacaktı. Belki beni severdi.

"Teşekkür ederim." yazıp yolladım.

Yine beş dakika felan cevap yazmadı. Sonra birden telefonum çalmaya başladı.

Batuhan Arıyor...

Düşünmeden açtım. Bu onunla ilk konuşmam olacaktı. Sesini duyacağım için heyecanlanmıştım. Ve ne için aradığını da merak etmiştim.

"Efendim?" dedim ağrıyan boğazım yüzünden çatlak çıkan sesimle.

"Seni öldürüyor olduğum için bana teşekkür mü ediyorsun?" Sesi.. Güzeldi. Fazla güzel. Fazla erkeksi ve biraz boğuk.

"Artık insanlar beni sevecek Batuhan. Senin sayende. Bunun için teşekkür ediyorum."

Karşı taraftan bir kırılma sesi geldi. "Sikerim teşekkürünü lan!"
Hızlı hızlı nefes alıyordu. Kızmıştı. "İnsanların seni sevmesi bu kadar umrunda mı?"

Öksürdüm. "Aslında insanlar değil, tek bir kişi."

"Aptal bir erkek için değil mi? Seni sevmesi için?" Sesi arada bir kısık geliyordu. Bazen de arkadan kırılma sesleri geliyordu.

Sorduğu soruya cevap vermedim. Bunu bilmesine gerek yoktu. Üç yıldır kimse bilmiyordu. Şimdi daha neredeyse yeni tanıştığım birine en büyük sırrımı söyleyemezdim. Söylemedim de.

"Buna bir son ver İzbe. Ölmeni istemiyorum." Ağlamaklı bir ses tonuyla konuşmaya başladı. "Lütfen. Zaten benim yüzümden ölen çok fazla insan var zaten."

Pişmandı. Sesi, konuşması ve herşeyiyle çok fazla pişmanlık barındırıyordu. Ama benim ölümüm onun suçu olmayacaktı ki. Herşey benim ellerimdeydi. Ölmek veya yaşamaya devam etmek. Ben seçimimi yapmıştım. Kuzey'i seçiyordum. Beni hiç tanımayan, aynı okulda olduğumuzu bile bilmeyen güzel yüzlü genç adam. Eminim yolda görse o da diğerleri gibi kafasını çevirip aklından ne kadar çirkin olduğumu geçirirdi. Ama ben yine de onu istiyordum. Onu seçmiştim ben. Ölmeyi seçmiştim.

"Sana bir fotoğrafımı atacağım Batu." dedim gülümseyerek. "Bu seni mutlu eder."

Sonra telefonu kapattım. Ön kamerayı açarak hafif gülümsedim ve güzel görünmeye çalıştım. Göz altlarım hala kırmızı halkalarla doluydu, dudaklarım morarmıştı ama yüzüm hiç olmadığı kadar zayıf ve güzel görünüyordu. Kocaman kahverengi gözlerim ışıltısını kaybetsede güzel görünüyorlardı.

Karışık kumral saçlarımı düzelterek fotoğrafı çektim ve whatsapp'a girerek Batuhan'a gönderdim. Bir kaç dakikanın ardından cevap geldi.

× "Ölmek için güzel bir gün İzbe. Ama benim için."

AMBALAJHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin