#12. BÖLÜMDÖKÜLEN
Yazdığı mesajı birkaç kere okudum. Ve cevap vermeden önce düşündüm. Kuzey'i gerçekten seviyor muydum? Yoksa bu sadece bir takıntı mıydı? Emin değildim.
" Evet." Yazıp gönderdim. Anında görüldü oldu.
"Iki gün sonra ailemi ziyarete geliyorum. Görüşebilir miyiz?"
Şaşırarak bir süre ekranı izledim. Bu... Inanılmaz bir şeydi. Yani sonuçta ben, ben Elis Izbe bir erkekle üstelik yakışıklı bir erkekle görüşecektim. Hatta teklifi ben etmemiştim. Bu hayatımda duyduğum en saçma şeydi. Benim gibi biri Batuhan gibi biriyle konuşmayı bile hak etmezken birde yüz yüze görüşecek miydi?
Ağzım kulaklarıma hatta kafamın arka taraflarına ulaşmıştı. O kadar ki şaşırmış o kadar ki mutlu olmuştum. Ve daha da önemlisi Batuhan ve Kuzey kardeşti ve ben Kuzey'in abisiyle konuşmuştum, görüşecektim. Kuzey belki de artık beni fark edecekti.
Sevinçle elimi ekranda gezdirdim.
"Olur."
Hemen ardından aklıma gelen düşünceyle suratım asıldı.
"Bi saniye..." diyerek devam ettim mesaja. "Kuzey'e benden bahsetmedin değil mi?"
Eğer ona söylediyse hayatım mahvolmuştu. Kuzey öyle kibirli ve bencildi ki sırf kendi popülerliğini korumak için beni tüm okula rezil edebilirdi. Ve şüphesiz bunu yaparken zevk alırdı. O böyle birisiydi işte. Popülerlik ve yakışıklı yüzü onun tüm hayatıydı. Eğer benim gibi çirkin bir kız öylece ortaya çıkıp okulun seksi çocuğuna aşkını duyurursa rezil olmak onun kaderiydi. Onu neden ve nasıl sevmiştim bilmiyorum ama bir şekilde onu düşünmeden duramiyordum. Sadece bu hafta ilk defa onu düşünmek yerine başkasını düşünmüştüm. Batuhan'ı. Aslında son zamanlarda Batuhan'ı Kuzey'den daha çok düşünmüştüm.
×" Hayır ona söylemedim."
Derin bir nefes aldım.
"Peki ona söyleyecek misin?"
×" Söylememi istiyor musun?"
Anında "Hayır." yazdım.
×"O zaman söylemem."
Ekrana doğru gülümsedim. Batuhan iyi biriydi. Kuzey'e göre kibar ve anlayışlıydı. Hala onunla nasıl kardeş olabilirlerdi anlam veremiyordum. Gerçi ilk başlarda Batuhan'da kaba ve soğuk davranmıştı. Ama ben onun içindeki iyiliği yazdığı yazılardan anlamıştım.
Kuzey'se hiç öyle değildi. Acaba üvey kardeşi felan mıydı? Hatırlıyorum da bir keresinde daha onuncu sınıftayken yanlışlıkla üstüne su dökmüştüm. Tamamen kazayla olmuştu. Amacım onunla tanışmak ya da onun gibi bir şey değildi. Sadece kantinden sınıfa gidiyordum ve birden önüme çıktı. Bende refleks olarak düşmemek için elimdeki suyun bir kısmını üstüne döktüm. Ve sonra Kuzey bana öyle bir bağırdı ki.. "Seni şişko domuz ne yaptığını gördün mü? Özür dile! " O zaman aynen böyle demişti. Onu ne kadar sevdiğimi bilmeden ona karşı olan duygularımdan haberi bile yokken bana böyle küçümseyici sözler söylemişti. Eğer öğrenirse beni herkese rezil ederdi. Sanki yeterince değilmişim gibi...
Sonra herkes şişko domuza gülmüş ve dalga geçmişti. Ve bende büyük bir hayal kırıklığıyla özür dileyip sınıfıma gitmiştim. İşte o zaman Kuzey'in sahip olduğu tek şeyin süslü ambalajı olduğunu farkettim. Ama nedense onu sevmeye ya da öyle düşünmeye devam etmiştim. O benim hayallerimi süslemiş, yanlızlığıma ortak olmuştu.
Hiç arkadaşı olmayan birisi için bu büyük bir şeydi. En azından hayallerim kaliteliydi. Ve saçma hayallerimin hepsinde o olurdu. Şimdiyse artık onu yeterince düşünmüyordum.
"Teşekkürler." yazdım cevap olarak.
Birden midem bulandı. Tuvalete koşarak az önce yediğim çorbayı ve beraberinde yediğim ekmeği çıkarmaya başladım. Tanrım! Bu berbat bir şeydi. Herşeyin gittikçe kötüleştiğini her geçen saat daha da iyi görebiliyorum. Farkındalık hissi tüm düşüncelerime karanlığa karışan bir sis misali çökmüştü. Ama yine de durduramıyordum. Tıpkı birkaç yıl önce yanlış olduğunu bile bile Kuzey'e aşık olurken yaptığım gibi şimdi de olanları ve şüphesiz olacakları gördüğüm halde sadece izlemekle yetiniyordum. Kendi hayatıma bile müdahale edemeyen salak kızın tekiydim.
Düşünceler zihnime akın ettiğinde çıkarmayı bitirmiştim. Lavaboya yanaşarak ellerimi ve ağzımı yıkadım. Tanıdık kusmuk tadı yine damağımda kalmıştı. Hepsi Kuzey'in suçuydu. Eğer birkez olsun bana insan gibi davransaydı tüm bu aptalca işlere girişmezdim. Ah, kimi kandırıyordum ki; eğer Kuzey olmasaydı bile insanlar benimle alay etmeye, itip kalkmaya devam edeceklerdi ve bende ya intihar edip sonsuz huzura kavuşacak ya da yine böyle bir yola başvuracaktım.
Aynada bana koyu gözlerle bakan solgun yüzlü kızı inceledim. Berbat görünüyordum: yüzüm bembeyaz, gözlerimin altı mor halkalarla dolu ve zayıf. Evet zayıf görünüyordum, peki mutlu muydum? Belki.
Karnım yine ağrıyordu ve yürürken hamile bir kadın gibi sancılar içinde adım atıyordum. Belki de Batuhan haklıydı; bu işin sonu benim ölümüm olacaktı. Belki de şimdiden bir cenaze töreni kartı bastırmalıyım. Ve kartı herkese dağıttığımda herkes şöyle diyecektir; ' bu şişko ve domuz suratlı kız değil mi? Tanrım iyi ki ölmüş.... '
Kafamı iki yana sallayarak kendi kendime güldüm. Artık şişko ve domuz suratlı değildim. Ve sanırım artık o eski Elis de değildim. Iyi niyetim yavaş yavaş yok oluyor gibiydi. Herkese karşı anlamsız bir nefret besliyordum. Ve bu gün geçtikçe intikam arzumu artırıyordu. Bana kötü davranan, benimle dalga geçip üzen herkese cezalarını vermek istiyordum. Kuzey hariç. Onun benim olmasını, beni deli gibi sevmesini istiyordum. Benim onu sevdiğim gibi sevsin istiyordum.
Ve diğerleri. Eskisi gibi Allah cezasını versin demek istemiyordum. Bizzat ben acı çeken ruhlarının yüzlerinde ki yansımasını izlemek ve bundan zevk alacağım o günün gelmesini istiyordum. Bekliyordum.
Herşeyin bir zamanı vardı değil mi? Elbet bunun da zamanı gelecekti.
--------
Yeni bölümler gelmeye devam edecek. Lütfen okuduktan sonra beğen butonuna basın. Teşekkür ederim. ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMBALAJ
Teen FictionOdamda oturmuş internetteki ünlülere bakarken bir anda aklıma düşen hırsla zayıflamanın sırrını araştırdım. Herşey internette bulduğum o blogla başladı...