#9. BÖLÜM
EN DİPTE
Bugün ölmek için... Ah, hayır. Bu cümleden sıkıldım. Açıkçası hayattan da sıkıldım. Yarın raporum doluyor ve ben okula gitmek zorundayım.
Lanet olsun!
Okuldan nefret ediyorum. Tamı tamına bir iki haftadır okula gitmiyordum. Bi beş yıl kadar gitmesem de özlemem ya, neyse. Bu arada bir buçuk aya yakın bir süredir de kusup duruyorum. Bayağı zayıfladım. En son tartıldığımda 73 kiloydum. Şimdi 70 olmuşumdur diye düşünüyorum.
Bünyem zayıftır ve yemek yememek beni iyice zavallı bir duruma soktu. Umrumda olduğu pek söylenemez.
Pazar sabahları çekilmez oluyordu. Ayda bir pazar sabahları ailece kahvaltı etmek zorundaydık. Bunu hiç istemiyordum. Bir aydır doğru dürüst yüz yüze görmediğim insanlarla aynı masada yemek yemek sinir bozucu olabiliyordu bazen. Ki çoğu zaman oluyordu da.
Üstüme artık büyük gelen bir pantolon giyerek kemerle sıktım belini. Sweatlerimden birini de üstüme geçirerek aynanın karşısına geçtim. Tanrım! Göz altlarım mor rengine iyice yaklaşmıştı. Dudaklarım çatlak ve renksizdi. Ve yüzüm ruh gibi bembeyazdı. Berbat görünüyordum. Ama zayıftım.
Göz altlarımı fondötenle, yanaklarımı allıkla, dudaklarımı da pembe bir rujla doğal bir görünüme kavuşturdum. Şimdi daha iyi görünüyordum. Hatta güzel bile denebilirdi.
Mutfağa inerek masada oturmuş beni bekleyen anne ve babama duygusuz bir bakış attım. Mutlu görünüyorlardı. Annem beni görünce gözlerini kocaman açtı.
"Aman Tanrım, İzbe! Sen... Sen ne kadar.."
Cümlesini tamamlamasına izin vermedim. "Günaydın."
Babam da bana bakarak şaşırma belirtileri göstermeye başladı. Ee, ne de olsa sevgili ailem beni bir aydır görmüyorlardı. Umurlarında değildim ya hani. Şimdi şişman kızlarını zayıflamış olarak görünce şaşırmışlardı tabi.
Babam annemin cümlesini tamamladı bu sefer. "Ne kadar zayıflamışsın."
"Ama nasıl?" dedi annem hala beni izlerken.
Masaya oturarak artık ilgimi çekmeyen yemeklere öylece göz gezdirdim. Yersem kusacaktım.
"Yeni bir diyet uyguluyorum." diye yalan söyledim. "İnternette buldum, aylık bir diyet."
Annemde babam da mutlulukla kafa salladılar. Aptallar. Bir insan bir ayda nasıl 30 kilo verebilirdi ki? Hemen de inanmışlardı, onlar için önemli olan tek şey zayıf ve güzel bir evlatları olmasıydı. Tıpkı diğerleri gibi onlarda benden utanıyor, sevmiyorlardı beni. Kimse sevmiyordu ki beni. Sırf şişman ve çirkin olduğum için. Kimse iç güzelliği umursamıyordu.
"Bana da versene hayatım şu diyeti." Annem hala gülüyordu. Tanrım, o iğrenç gülüş.
Bana böyle iğrenç sevgi sözcükleri kullanması beni delirtiyordu. Sinirlenmemeye çalıştım ama bu kadın insanı çileden çıkarıyordu. İçimden ona kadar saydım. Ama hiçbir boka yaramadı.
Boğazını temizleyip gözlerimi nefretle ikisine çevirdim. Önce babama sonra da anneme baktım. "Tabi, şimdiden diyete başla. Başla ki doğacak çocuğun da benim gibi şişko bir pislik olmasın. Belki onu seversin."
Annem anlamamazlıktan geldi hemen. "İzbe, ne demek bu canım?" Babam kafasını eğmişti.
Masadan kalkarak ellerimi masaya yasladım. "Bana bir daha asla canım deme! Hayatım da deme! Artık oyun oynama, anladın mı?" Ellerimi kaldırarak onları işaret ettim. "Siz! Siz ikiniz iğrençsiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMBALAJ
Teen FictionOdamda oturmuş internetteki ünlülere bakarken bir anda aklıma düşen hırsla zayıflamanın sırrını araştırdım. Herşey internette bulduğum o blogla başladı...