#23. BÖLÜM
ZAVALLI
Haftasonumu salak Eray yüzünden huzur evinde geçirmek zorunda olduğum için sabahın köründe kalkmıştım. Bu sinir bozucuydu. Hiçbir suçum yokken boşu boşuna ceza almıştım ve bu sinir krizlerine girmeme neden olacak birşeydi.
Elimdeki elmadan bir ısırık alıp dolaptan siyah bir dar kot çıkardım. Üstüne de kısa kollu soluk mavi bir tişört giydikten sonra onun üstüne de uzun lacivert hırkamı giydim ve aceleyle ağzımdaki lokmayı yutup aşağı indim.
Salonda oturan annemi görmezden gelecektim ki yanında oturan Ares'i görmemle olduğum yerde durdum. Ares'in burada ne işi vardı bilmiyordum ama acelem vardı ve az sonra yaşanacak olanlar canımı sıkacak gibi görünüyordu. Ağzımı kapatarak şaşkınlığımı bir kenara attım ve yanlarına ilerledim. "Ares." dedim imalı bir şekilde. "Seni burada görmeyi beklemiyordum."
Annem araya girerek karşısında oturan Ares'e ufak bir bakış attı. "Bizim için de sürpriz oldu İzbe'cim." dedi eliyle karnını oksarken.
Annemin Ares'e attığı bakışlarından ondan pek haz etmediğini anlamak zor değildi. Çünkü annem zengin görünümlü, ihtişamlı, yakışıklı kişileri severdi. Özellikle zengin. Ki Ares'in şu hali hiçte zengin durmuyordu. Yakışıklıydı evet ama deri ceketi ve dar siyah kotuyla annemin hayal ettiğinin aksi bir durumdaydı. Kirli ve eskimiş siyah asker botlarını söylemiyorum bile.
"Ares biz seninle yolda konuşalım." dedim kafamla çıkışı gösterirken. Ares baygın bakışlarını anneme gönderdikten sonra omuz silkti ve hoşçakal demeden salondan çıkarak çıkışa yöneldi. Belli ki Ares'te anneme pek bayılmamıştı.
Annem onun gidişini fırsat bilerek bana sinirli bir bakış attı ve uyaran gözlerle gözlerime baktı. "Onunla arkadaşlık etmeyeceksin. Anladın mı? Şimdi git ve onu kendinden uzak tut."
Söyledikleri sinirlerime dokunusada dişlerimi birbirine bastırarak kendimi tuttum ve suskunluğumu koruyarak Ares'in peşinden evden çıktım.
Bahçe kapısının pervazında elindeki sigarayla kırk yıllık model gibi duran Ares'e kızgın bir şekilde baktım. "Evime gelmekte ne demek?" dedim hışımla yanına ilerlerken. "Üstelik haber vermeden. Söylesene aklın başında mı?"
"Evet, elbette." dedi alaylı bir şekilde. Ardından arkasını dönüp sokakta ilerlemeye başladı. Bahar geldiği için her taraf yemyeşil ve çiçekli bir görünümdeydi.
"Dalga geçmeyi kesmeyeceksen ben gidiyorum." diyerek nefesimi dışarı verdim.
Omuz silktikten hemen sonra "Eve girmek istememiştim." diye açıkladı. "Sadece bahçede sigara içiyordum ve sana mesaj atacaktım ama annen beni gördü."
"Ve seni içeri çağırdı." diye devam ettiğimde onaylayan bir ses çıkardı. "Peki ne konuştunuz?"
"Benim gibi birinin seni nerden tanıdığımı felan sordu. Bende okuldan ortak arkadaşlarımız olduğunu söyledim."
Sustugunda merakla "Sonra?" diye sordum.
"Bir de senden uzak durmamı, benim seni kötü etkileyeceğimi söyledi." Elindeki sigarayı yere attı ve üstüne basarak kırmızı külü griye çevirdi.
"Peki sen ne dedin?"
Omuz silkti yeniden. "Hiçbirşey."
Kafamı sallarken huzur evine gitmem gerektiği aklıma bir buz kütlesi misali çöktü ve irkilerek etrafıma baktım. "Ares!" dedim neredeyse bağırarak. "Benim huzur evine gitmem gerekiyordu. Off!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMBALAJ
Teen FictionOdamda oturmuş internetteki ünlülere bakarken bir anda aklıma düşen hırsla zayıflamanın sırrını araştırdım. Herşey internette bulduğum o blogla başladı...