#11. BÖLÜM
AMAÇSIZ
Ağzımda kalan ve ince ince ruhuma işleyen o tanıdık safra tadı şu son hafta geçmek bilmemişti. Ki neyse ki fazla birşey yemiyordum da kusmuyordum fazla.
Bugün günlerden cumaydı ve okulun çıkış ziline iki dakika felan kalmıştı. Tarih öğretmenimiz olan Ekrem Hoca yine dersi son saliselerine kadar işlemekle meşgul olduğundan henüz çalan zili haliyle duymamıştı.
Sınıftan Mercan diye bir çocuk "Hocam zil çaldı." diyerek dersi ne kadar çok sevdiğini belli ederken hoca elindeki tebeşiri Mercan'ın kafasına doğru fırlattı. "Kulaklarım çalışıyor seni kuş beyinli!"
Mercan kıs kıs gülerek kapıyı açıp dışarı çıkarken hoca hala söyleniyordu. Kendisi dersin hiç bitmemesini isteyen ve sürekli bir şeyler anlatmaya bayılan psikopatın biriydi ve dersin bölünmesi kesinlikle en nefref ettigi şey olmalıydı.
Kafamı iki yana sallayarak çantamı sırtıma taktım. Herkes farklı bir kafada dolaşıyordu yine.
Sınıftan ve okuldan tamamen çıktığımda servise binmek yerine yürümeyi tercih etmiştim. Kulaklıklarım kulağımda, ayakkabılarım ayağımdaydı ve dünya hiç bu kadar güzel görünmemişti. Ayağımın altında çıtırdayan kuru yaprakları hissedebiliyordum. Ve etraftaki sonbahar havası kesinlikle mükemmel bir hüzün içeriyordu. Yalnızlık ve hüzün. Ben gibi. Belki de bu yüzden en sevdiğim mevsim sonbahardı.
Ama bir yandan da en nefret ettiğim mevsimdi bu mevsim. Çünkü ben bu mevsimde doğmuştum. Ve bu mevsim bana dünyaya gelmek istemeyen ve doğduğunda bile yanlız olan küçük tombul bir kızı hatırlatıyordu. Hergün ölmek ve hiç doğmamış olmayı dileyen o tarafım sürekli bunu hatırlatıp, her defasında özellikle bu mevsimde yas tutmama neden oluyordu. Doğduğum için yas tutuyordum.
Medemki bu kadar yaşamak istemiyorum öyleyse neden intihar etmiyorum? Sanırım korkuyorum. Her ne kadar kendimi kandırmayı sevsemde bu konuda o kadar da iyi avutamıyordum kendimi. Ben korkusuz ve cesur olan o kız değil, daha çok ölüm gibi ucuz bir şeyden bile korkan aptal, zavallı bir kızdım.
Hergün intihar etme düşüncesiyle uyanıp günün sonunda yine aynı düşünceyi uygulayamamanın verdiği hayal kırıklığıyla yatağa geri dönüyordum. Salağın tekiydim.
Ve Batuhan. Düşüncelerim arasına sızan bu isimle ayaklarım yolun ortasına direk gibi yapıştı. Ona attığım resimi, resimdeki kişiyi-Kuzey'i- tanıdığını söylemişti. Kardeşi olduğunu.
Buna hala anlam veremiyordum. Bunca insan arasından nasıl oluyor da gidip dört yıldır deli gibi hoşlandığım çocuğun abisinin internet adresini bulabiliyordum? Bu çok saçmaydı. Hatta öyleki şu hayatta başıma gelen en saçma ve imkansız tesadüftü belkide.
Batuhan o kadar farklı bir karaktere sahipti ki onun Kuzey'le bir kan bağının olması tuhaf bir gerçekti. Bi kere Kuzey kibirli, çapkın ve sinir bozucu derecede yakışıklıydı. Batuhan da yakışıklıydı tabii. Ama Kuzey hollywood yıldızlarını andıran bronz bir tene sahipken abisinin bembeyaz ve sarışın olması tamamen bu kardeşlik durumunu imkansız yapıyordu. Benzemiyorlardı bile.
Aklıma Batuhan'ın ısrarlarıma karşılık attığı o güzel fotoğraf geldi. Ve iki gün önce de watsapp profilini değiştirmişti. Sapsarı saçları ve masmavi gözlerinin yanında dolgun dudakları ve küçük bir burnu vardı. Bembeyaz teni ona yabancı bir turist havası katıyordu. Rus gibi.
Kuzey'e bakıyordum birde. Güneşte yanmış bronz bir ten, siyaha yakın saçlar ve renkli gözler. Sanırım tek benzerlik renkli gözleriydi. Ve ikisinde de belirgin olan o seksi bakış...
Ama kesinlikle bu kadardı. Renkli gözleri dışında hiçbir şekilde benzemiyorlardı. Batuhan karakter olarak Kuzey'den daha üst düzeyde bir kişilikti. Ve karakterleri bile birbirine zıt olan bu iki kişi kardeş çıkmıştı.
Ayaklarımın altında ezilen yapraklar yolun bitimine doğru azalınca eve geldiğimi anladım. Çantamdan anahtarları çıkararak kapıyı açtım ve sessizliğin hüküm sürdüğü evde tek başıma odamda oturdum.
Watsappa girdim. Batuhan'la neredeyse bir haftadır konuşmuyorduk ve bu son derece can sıkıcı bir durumdu. Tek olduğum zamanlarda -ki genelde tektim- hep onunla mesajlaşır tuhaf bir şekilde tanımadığım bu insana güvenerek onunla konuşabilirdim. Onunla konuşmaya öylesine alışmıştım ki şimdi herşey çok boş geliyordu. Amaçsız.
Bir hafta nasıl dayanmıştım bilemiyorum ama daha fazla dayanamayacaktım.
Wattsap sohbetler kısmında bulunan tek kişiye Batuhan yazısının üstüne tıkladım. Tam o anda mesaj geldi.
× "Gerçekten kardeşimi seviyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMBALAJ
Teen FictionOdamda oturmuş internetteki ünlülere bakarken bir anda aklıma düşen hırsla zayıflamanın sırrını araştırdım. Herşey internette bulduğum o blogla başladı...