#4. BÖLÜM
ÖLMEK İÇİN GÜZEL BİR GÜN
Kusmuk. Haftasonum tam olarak tek kelimeydi; kusmuk. İki gün boyunca mideme birşey girmemişti ve şimdi karnım ağrıyordu. Bu daha çok regl sancısı gibi değil de şekerli su içmenin yararlı olduğu şu lanet karın ağrılarından biriydi. Can sıkıcıydı.
"Elisa ne yaptın gülüm?"
Bu çocuğun benle uğraşmak dışında başka işi yok muydu? Gerizekalı!
"Adımı saçma sapan değiştirip durmayı kes. Ve beni rahat bırak." diyerek kafamı önümdeki ders kitabına çevirdim. İnsan psikolojisi hakkında bir yazı ve üstünde beyine benzeyen tuhaf bir resim vardı.
"Seni şu ana kadar rahat bıraktık. Bak ne oldu?"
Kafamı kaldırarak ciddi bir yüz ifadesiyle beni inceleyen Eray'a baktım. Başımı ne olmuş der gibi salladım. Kesin yine beni sinir edecekti.
"Bin kilo oldun! Domuz gibisin maşallah."
"Ya bak." Kendimi tutmaya çalıştım. Gerçekten çalıştım. Ama bu çocuk herşeyiyle sinir ediyordu insanı. Bu kaçıncı dalga geçmesiydi. Ben de insandım ve benim de sabrım vardı. Ama sabrım taşmıştı. "Siktir git şurdan! Yeter lan. Yeter! Hergün hergün aynı boku tekrar etmekten bıkmadın mı? Defol git yoksa ben bir daha ağzını açamayacağın şekilde geçireceğim suratına."
Eray bunu beklemiyordu ve bunu suratındaki ifadeyle çok iyi yansıtmıştı. Hak etmişti gerçi ama yine de acımıştım.
"Tamam abla, sakin." dedi oturduğu sıradan kalkarken. Sonra da defolup gitti beyinsiz. Oh iyi olmuştu.
Günün geri kalanı bok gibiydi. Hale bu hafta rapor almıştı ve sıra arkadaşımın yokluğu sınıfta yetim kalmış gibi hissetmeme neden oluyordu.
Okul çıkışı şişman bir şekilde eve yürüyordum. Arkamdan biri seslenince dönüp baktım. Eray beyinsizi!
"Yine mi sen? Ne var?" dedim hışımla.
"Özür dilerim kanka ya valla bak! Şişmansın ve dalga geçesim geliyor. Affet bu garibanı."
Birşey demeden arkamı dönüp yürümeye devam ettim. Özür dilerimmiş. Başına taş felan düştü haralde. Kuş beyinli salak! Kaç yıldır dalga geçip herkese rezil ediyordu ama nedense şimdi insafa gelip özür dileyesi tutmuştu. Bende hemen affedip sarılacak can ciğer kanka olacaktım zaten. Çok beklersin Eray.
Eve geldiğimde çantamı hemen bir köşeye fırlatıp odama çıktım ve bilgisayarı açarak blogu açtım. Bir kaç gündür tek eğlencem bu olmuştu.
12 ve 13. Bölümleri okuduğum için 14. Bölümü açtım. Eski bölümleri okumaya gerek duymuyordum çünkü büyük ihtimalle şişman olduğu için çevresinden dışlandığı vs. şeyler hakkında yazmıştı. Bu çokta ilgimi çekmiyordu açıkçası. Ne de olsa aynı durumları bizzat bende yaşamıştım.
' Bugün güzel bir gün değil. Hayır. Hiç güzel bir gün değil hemde. Babam evde ve kemerinin tenimde bıraktığı izden hoşlanıyor. Bu konu hakkında konuşmasam daha iyi.
Tanrım babası tarafından şiddet mi görüyordu? Bu çok kötü olmalıydı. Neler yaşadığını anlamak ve yardım etmek isterdim ama bu mümkün değildi. Onu tanımıyordum.
Kusmaya başlayalı neredeyse bir ay oluyor. Artık birşeyler yemekte zorlanıyorum. Sadece su içip tüm gün uyuyorum. Uyumak iyi oluyor. Ve daha da iyisi ne biliyor musunuz? Zayıf olmak. 164 kilodan 91 kiloya düştüm. Bu harika. Hatta bir mucize.
Bu yöntem hiç bir diyetisyenin başaramayacağı bir rakama ulaştı. Ve müthiş bir şey. Az zamanda çok kilo verdim. '
Bu bölüm kısa olmuştu. Çok kısa. Ama yine de güzeldi. Umut vaad eden güzel cümleler içeriyordu. Hayal kurmaya müsait bir tabloydu.
Acaba yazarı kimdi?
Doğru ya. Bunu hiç merak etmemiştim şimdiye kadar. Sürekli okuyup beni bu yola teşvik eden kişiyi nasıl olur da merak etmezdim.
Sayfayı inceleyerek yazar kısmını gördüm ve üstüne tıkladım.
SuicideAutumn.
Nick'ı buydu. Ve profil resminde sadece ağzı ve köprücük kemiklerinin oldugu hoş bir resim vardı.
Cinsiyet: erkek
Yaş: 21
Yazdığı yazılar: 'Ölmek için güzel bir gün.'
Tuhaf diye düşündüm. Ben yazarın bir kız olduğunu düşünüyordum. Tahminlerim tamamen bu yöndeydi ve şimdi tüm bunlar beni şaşırtmıştı. Bir o kadar da meraklandırmıştı.
SuicideAutumn ' a özel mesaj
Üstüne tıkladım. Onunla konuşmak istiyordum. Ama emin değildim. Yazdığı yazıya bakacak olursam fazla agresif ve küfür etmekten hoşlanan biri gibi görünüyordu. Bu özellikler de onunla herhangibir konuşma başlatmamam için yeterliydi. Ama yine de konuşmayı başlattım.
- Selam.
Cevap vermeyince tekrar mesaj attım.
-Yazını okudum. Ve seninle tanışmak istiyorum.
Yine cevap vermemişti. Çevrimdışı görünüyordu. Mesajlarımı görünce geri döneceğini umut ederek bilgisayarı kapattım.
-----------
Bu seferki daha uzun bir bölüm oldu. Okuduğunuz için teşekkürler. ♥♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMBALAJ
Teen FictionOdamda oturmuş internetteki ünlülere bakarken bir anda aklıma düşen hırsla zayıflamanın sırrını araştırdım. Herşey internette bulduğum o blogla başladı...