-1- İlk Ders

20.9K 700 124
                                    

Bölüm şarkısı : Clooney - Sorry

Bugün ağlamayacaktım, kendi kendime söz vermiştim. Tam 3 aydır ağlıyordum. Hem annem babamda burada olsaydı ağlamamı istemezlerdi. Onlar beni yalnız bıraktıktan beri ağlamam normaldı bence. İsteyerek olmasa da onlar gitmişti ve ben kimsesiz kalmıştım. Unutmadan birde amcam var. Eskiden annem, babam, amcam ve ben bu evde yaşıyorduk. Ama annemle babam vefat ettiğinde bu evde amcamla yalnız kaldım.

Bana asla kötü davranmazdı amcam. Benden 6 yaş büyük olmasına rağmen arkadaş gibiydik. Aslında beni o büyütmüş diyebilirim.

Ben küçükken beni salıncakta sallar, benimle birlikte kaydıraktan bile kayardı. Okulunu bitirmiş mühendis bile olmuştu ama şuan bile çocuk gibiydi.

Daha fazla düşünmeden yatağımdan kalktım ve dolabımın karşısına geçtim. Okul formalarımı yatağın üzerine attıktan sonra dolap kapağını kapatıp ayna karşısına geçtim. Saçlarımı düzleştirdikten sonra üzerimide giyindim ve çantamı sırtıma geçirip merdivenlere yöneldim. Okul formamız siyah etek ve beyaz gömlekti. Etek biraz kısaydı ama amcamdan başka kimse sorun yapmıyordu. Hava sıcak olmasına rağmen külotlu çorap giymemi istiyordu da pek dinlemiyordum.

"O etek ne lan? Hergün uyarmak zorunda mıyım?"

İşte başlıyoruz.

"Uyarmak zorunda değilsin" deyip masadaki zeytinden ağzıma bir tane attım.

"Bari çorap giyseydin?"

Mavi gözlerimi ona dikip "Bu sıcakta mı Yaman?" dedim. Birlikte büyüdüğümüz için ona ismiyle hitap etmeye alışmıştım. Onun içinde sorun değildi. Gözlerini devirip elindeki lokmayı ağzına attı. Gülümseyerek dağınık saçlarını karıştırdım ve kapıya doğru yöneldim.

"Otur, yemek ye. Nereye?"

"Okulda yerim. Görüşürüz" diye seslenip converselerimi ayağıma geçirdim ve kapıdan çıktım.

Evimiz iki katlı, ufak bahçesi olan bir evdi. Babam iyi bir doktordu, annemse iyi bir öğretmen. Maddi durumlarını, bu evi alabilmek için biraz zorlamışlardı. Çünkü benim bu evde büyümemi istiyorlardı. Öyle de oldu. Kendimi bildim bileli bu evdeydim.

Babamlar vefat etmeden bir ay önce doğum günümdü ve bana eski model bir araba almışlardı, okula onunla gidip geliyordum. Açık maviydi ve üstü açılıp kapanabiliyordu.

Kucağımdaki çantamı yan koltuğa attıktan sonra okula doğru sürdüm. Sonbahar yaklaştığı için arabanın üstünü kapatmıştım, fazla esintiye gelemiyordum. 10 dakika geçmeden okula gelip arabamı park ettim. Bugün okulun ilk günüydü ve buradaki çoğu kişiyi en son cenazede görmüştüm. Selin'le Savaş hariç tabi.

"Nerde kaldın bir saattir seni bekliyoruz" diyen Selin'e sarıldım.

"Ben vaktinde geldim, siz erken geliyorsunuz" deyip Savaş'a da sarıldım.

"Tabi hep öyle değil mi zaten" deyip güldü Savaş.

Gülümseyip çantamı aldım ve arabayı kilitledim.

"İyi misin?" diye soran Selin'e zorlukla bir gülümseme gönderip "İyiyim" dedim. Ya da iyi olmaya çalışıyordum.

Savaş "İyisin iyi. Muhteşemsin. Hadi gidelim" deyip elimden tuttu ve çekiştirmeye başladı. Merdivenlerde Selin konuşmaya başladı.

"Ders tam 4 dakika geç kaldık"

Savaş sırıtarak "Aman çok umrumuzda" dediğinde güldüm.

Sınıfın kapısının önüne geldiğimizde kapıyı çalarak önden içeri girdim. Öğretmen masasında yan tarafı gözüken siyah takım elbiseli bir adam duruyordu. Boş boş önündeki kağıda bakıyordu ve sınıf sessizdi. Sanırım geldiğimizi duymamıştı.

BAĞIMLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin