GÜNLERCE BOYNUM BÜKÜK, SESİMİ ÇIKARMADAN işlerle ilgilenip, herkesten kaçıyorum ama 4 duvarın arasında nereye saklanabilirsiniz ki?
Balo salonumuz, misafirhanemiz ya da kocaman bir kütüphane odamız yok ki filmlerdeki gibi. Altı üstü nohut oda, bakla sofa bir ev...
Sanırım annem iyice sakinleşmiş olacak ki, nihayet beni yakalayıp konuyu açıyor:
- Kızım, bilirsin ben çocuk aldırmak denince ortalığı yıkarım, asla izin vermem ama öyle bir durumdasın ki, başka çaren yok. Nasıl bakarsın? Öteki daha bebek. Kolay mı sanıyorsun? Adam nerde belli değil. Tamam burada istediğin kadar kal, evladımsın sen benim ama seni böyle çaresiz görmek beni kahrediyor. Mahvettin kendini...
Karşı çıkıyorum:
- Asla aldırmam, Allah daha büyük belalar verir anne. Sen benden iyi bilirsin bunun günahını, nasıl cinayet işlerim ben? Yapamam!
Annemin de, benim de kararımız değişmiyor ve her fırsatta hatırlatıyor bana düşündüklerini. Babama zaten söylemedik bile ve kıvranıyorum anlayacak diye.
İlk hamileliğim bir lütufmuş meğer, ne kolay geçmiş. Bu bana kan kusturuyor. Çok ağır ve kötü geçiyor ve farklı olduğu için kız olacağını düşünüp kendimi avutuyorum. Diğerinde ayda bir doktora giderken, bunda aklıma bile getirmiyorum gitmeyi. Zaten param da yok ve babamdan ya da annemden asla isteyemem, hele de bu konuda.
İlkinde aldığım otuz kiloyu anca vermişim, eski kıvamıma gelmişim derken, onca bulantıya kusmaya rağmen, yine başlıyorum şişmeye ve sürekli bol şeyler giyiyorum babam anlamasın diye.
İki ay kadar annemlerle kayınvalidemler arasında mekik dokuyorum ve aynı cümleleri kayınvalidemden de duyuyorum. O da aldırmamdan yana ama O'nun öyle günahmış, canlıymış gibi derdi yok. En az 5-6 tane aldırmışlığı var, ki bir keresinde beraber hamileydik. Doğursaydı oğlum şimdi ya amcası ya da halasıyla beraber büyüyecekti.
3-5 günde bir arıyor benimki. Hal hatır soruyor, ne kadar sevdiğini, özlediğini anlatıyor ama nerede olduğuna dair en ufak bir ipucu vermiyor. Dua etmekten başka bir şey yapamıyorum ki: Allah yardımcısı olsun.
Sanki hiçbir şey olmamış, her şey atlatılmış gibi sakin günler geçirirken babamın ilk mahkeme celbi geliyor. Ben imzalayıp alıyorum ve anlıyorum ki aslında her şey yeni başlıyor.
Babam eve geldiğinde celbi uzatıyorum, okuyor, yüzüme bakıyor:
- Dünya bir yana sen bir yana, diyor. Ama bunu bana yapmayacaktı. Bu yaştan sonra adi suçtan mahkemeye düşmek...
Cümlesini tamamlayamıyor, susuyor. Ben ikinci kez babamın gözlerinin dolduğunu görüyorum. Ve gene benim yüzümden. Kalbime binlerce cam kırığı saplanıyor, çöl fırtınalarında savrulan o kum tanelerinin her biri gözlerime doluyor, boğazımda gripini eritmeden yutmuş gibi bir tıkanıklık. Verecek cevabım, söyleyecek tek kelimem yok. Eski İstanbul kabadayısı babam, verdiği söz senet sayılan babam, hayatının utancını yaşayacak. Hem de benim yüzümden!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umuda Tutunmak #Wattys2018
General FictionSevgili arkadaşım!! Seni tanımıyorum. Nerede oturursun, ne iş yaparsın, kaç yaşındasın hiçbir fikrim yok. Bildiğim tek şey çoğu olayda aynı şeyleri yaşadığımız. Sevgili genç arkadaşım! Hani o hayran olduğun "Kötü Çocuk, Mafya Çocuk, Psikopat Çocuk v...