Gözlerindeki feri,
Beni isteyen teni
Boynundaki beni,
Sevdim işte
Gülüşündeki gizi,
Çene çukurundaki izi,
Hayalimdeki bizi,
Sevdim işte!
-------------------------------------
Aynanın karşısında kendimi incelerken bulduğum kusurları düzeltmeye çalışıyorum. Annem artık çıldırmak üzere. En az iki saattir hazırlanıyorum. Merdivenlerden inerken bir yandan da bağırıyor:
- Hadiii!! Geç kaldık iyice!
- Tamaam, geliyorum anneee!!
Evden çıkmadan son bir kez aynaya bakıyorum. Giydiğim siyah etek ve siyah yeşil karışık desenli tuniğe uygun olsun diye taktığım, gene yeşil desenli eşarbım çok uyumlu oluyor. İri siyah gözlerimi iyice ortaya çıkarıyor bu tonlar. Siyah saçlarımdan ince bir tutamı zülüf gibi sağ kaşımın üstünden düşürüyorum. Çok beğeniyorum bu görüntüyü. Güzelim, hem de çok. Gülümsüyorum. Bir öpücük fırlatıyorum aynadaki görüntüme ve annemin korkusundan, son hızla siyah topuklu ayakkabılarımı giyip, aşağıya iniyorum.
Hemen yanımızdaki binada oturan arkadaşımın kına gecesine gidiyorum. Hatice, İngiltere'ye gelin gidiyor. Çok uzağa gittiği için üzülüyorum; ama bizim kızlardan biri gitse duyacağım üzüntünün yanında bu çok az kalır diye düşünüyorum. En üst kata vardığımızda büyük bir kalabalıkla karşılaşıyoruz. Karşılıklı iki daireyi de kullanıyorlar. Birine erkekler doluşmuş, birine kadınlar ve genç kızlar, ellerinde tabaklarla, her iki dairedeki insanlara servis yapıyorlar. Daha içeri adım atamadan elime tutuşturuyorlar tabağı ve beni de servis yapanlar kervanına katıyorlar. Ben de diğerleri gibi bir o daireye, bir bu daireye koşuştururken; iki daire arasındaki çatı katına çıkan merdivenlerde oturan bir grup erkekten biri:
- Bize de şöyle güzel bir elden, güzel bir tabak gelse, diyor, üstüme alınıyorum. Gözlerimi gözlerine dikiyorum, bir an afallıyorum. Çok yakışıklı bu!! Aman Allah'ım! Ne cevap versem?
Düşündüklerimle tamamen zıt yönde bir tonla:
- Boş boş konuşacağına kalk kendi tabağını kendin al! diyorum gözlerimi patlatarak. Hay çeneme lanet olsun!!
- Ortaya söyledim, sen ne alınıyorsun ki? diye cevap veriyor gülümseyerek. Gülümsemek bu kadar nasıl yakışır bir insana?
- Çünkü ortada sadece ben varım, diyorum utanarak ve hızla diğer daireye geçiyorum.
Annemin yanına koşuyorum, sağa sola göz gezdiriyorum, kimsenin bakmadığını görünce elinden tutup yanımda sürüklüyorum. Duyulmayacağımıza emin olduğum bir yer bulunca fısır fısır başlıyorum anlatmaya:
- Anne, bir çocuk gördüm, of diyorum, merdivenlerde oturuyor. Anne çok yakışıklı. Tabak istedi vermedim, şimdi götürsem olmaz değil mi? Anne bir şey yap ya, erkeklerin tarafında servis bitti.
-Git başımdan sapıttın gene! Ne bahane bulayım uluorta?
Annem hep önce kızar, sonra merakına yenik düşer. Yine öyle oluyor.
- Önce bir göreyim, diyor bıyık altı gülerek, beğenirsem olur.
- Valla bak, sen de beğenirsin; ama önce ben bir daha göreyim, bakayım, belki yanlış gördüm. Sen hele bir bahane bul, yolla beni, sonra gösteririm sana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umuda Tutunmak #Wattys2018
Fiksi UmumSevgili arkadaşım!! Seni tanımıyorum. Nerede oturursun, ne iş yaparsın, kaç yaşındasın hiçbir fikrim yok. Bildiğim tek şey çoğu olayda aynı şeyleri yaşadığımız. Sevgili genç arkadaşım! Hani o hayran olduğun "Kötü Çocuk, Mafya Çocuk, Psikopat Çocuk v...