Boşanmadan Ölmeyeceğim!

928 142 18
                                    

Toz kondurmadığınız insanların, aslında çamurun ta kendisi olduğunu anlasanız da, adamışsanız eğer kendinizi onu çamurdan arındırıp özünde yatana ulaşmaya, boşuna uğraşmayın, başaramıyorsunuz

Hiç soba yandığında bacası akan bir ev gördünüz mü? Bacanın olduğu yerden zift gibi bir sıvı akar, özellikle yağmurlu havalarda, tertemiz duvarınızı siyaha boyar. Siz alırsınız elinize fırçayı, ilk haline getirmek için üzerinden geçersiniz, ama o inatla kusar kendini tekrar tekrar sürdüğünüz boyanın üstüne. Kaç kat sürerseniz sürün o iz hep bellidir duvarda. Ancak üzerine kalın bir astar çekerek kapatabilirsiniz, asla temizleyemezsiniz.

Telefonda duyduğum müjde verircesine konuşan sesin söylediklerine, bir yanım sevinirken diğer yanım korkuyla çırpınıyor. Birbirimizden uzaktayken daha mutlu olduğumuz (en azından ben) gün gibi açıkken, artık normal bir aile olacağımızı söyleyen sese verecek cevap bulmakta zorlanıyorum.

- Aşkım, artık temelli dönüyorum. Halil Abi bana orada taksi de ayarladı. Şoförlük yapacağım.

- Doğru söyle ne yaptın da kaçıyorsun?

- Vallahi bak bir şey yapmadım. Sadece çok sıkıldım artık.

- Gerçekten mi? Çok sevindim. Artık hayatın bir düzene girsin. Gerçi sensiz çok rahattım ama buraya kadarmış deyip katlanacağım ne yapalım.

Şakayla karışık çarptığım lafa gülüyor.

- Çok özledim lan seni. Ama haklısın ne diyeyim. Hayatı zindan ediyorum sana biliyorum ama söz, bu sefer adam gibi koca olacağım sana.

- İnşallah diyorum ve kapatır kapatmaz aslında gerçekten müjde olması gereken bu durumun üzerimde bıraktığı ağırlıkla annelerimi arayıp her ikisinde de haber veriyorum. Hem sevinip, hem umutlanıyorlar benim tam tersime. Huylu huyundan vazgeçmez diye düşünüyorum ben. İlk birkaç gün canım cicim diyecek sonra hayatımı belleyecek adım gibi biliyorum.

Geleceğini söylediği günden beri, telefonda çok sevinmiş gibi davranmayı başarsam da, gelmesini hiç istemediğimi sadece kendime itiraf edebiliyorum. Hayallerle yaşanmayacağını geç de olsa öğrenmiş biri olarak, değişmiş ve sorumluluk alacak şekilde olgunlaşmış birinin geleceğini düşünemiyorum bile. Ama Allah tan umut kesilmez diyenlere güvenmeyi çok istiyorum.

Eşim baharı da yanına alarak temelli geliyor bu kez. Acaba baharla birlikte gelmesinde güzel bir şeyler var mıdır ? Her ne kadar umutlanmıyorum diye kendimi kandırsam da gene de içimde bir umut var. Uzun zamandır her şeyin yolunda gitmesi, keyifle geçirdiğim günler, bana verdiği sözler de umutlanmamda etkili oluyor ama işte. İnsan peş peşe yaşayınca hayal kırıklıklarını, hayal kurmaya da, umut etmeye de korkuyor. Evcilleştirdiğiniz yabani hayvanın doğasında olduğu halde avlanmayı becerememesi gibi, kaza yapan birinin tekrar şoför mahalline geçmeye korkması gibi ya da çok sevdiği birilerini kaybeden bir insanın yeniden sevmekten kaçınması gibi. Hem istemek hem korkmak çok çelişkili görünse de, aslında çok istenilen şeylerin arkasında korkunun yatması hep kaybetme ihtimali yüzünden. Kaybetme riskini göze alamadığımız için korkuyoruz ya çoğu şeyden. Aynen bu durumdayım. Umut etmek istiyorum ama huzurumu, yeni kazandığım neşemi ve daha da önemlisi kendimi kaybetmekten çok korkuyorum.

Gelişi korktuğum gibi olmuyor. Hatta eskiye göre çok daha iyi diyebilirim. Çocuklarla arasını iyi tutamasa da benim yön vermemle en azından barış ortamı sağlayabiliyor. Birbirlerine alışmaları zaman alacak. Çocuklar da, O da haklı aslında. O çocuklara, çocuklarsa evde bir erkeğin varlığına alışık değiller ama alışmak için çaba gösterdiklerini fark ediyorum. Kan bağı dedikleri olay kesinlikle hafife alınır bir konu değil. Babalarının döneceğini öğrendiklerinde verdikleri tepkiden, bir babaya nasıl ihtiyaç duyduklarını anlamamak imkansız. Ufaklığım çok daha düşkün babasına. Zaten davranışları da fiziksel özellikleri de babanın kopyası. Umarım kişiliği benzemez.

Umuda Tutunmak #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin