Son Söz

2.3K 211 186
                                    

(Şarkıyı sizlere ithaf ediyorum, dinleyin lütfen :)

Aslında, her şeyi anlatmadığımı siz de anlamışsınızdır. O kadar çok ki yaşananlar, bir altmış bölüm daha çıkardı zannımca. Erkek kardeşimin düğününde beni yerin dibine sokup, düğünün ortasında çekip gitmesini anlatmadım mesela; ya da yanlış numara yüzünden ettiğimiz kavga sonunda üçüncü kattan fırlattığım telefonu da. Kız kardeşimi "yuvamı yıktın" diyerek nasıl suçladığını ya da Esin'i bana yandaş olduğu için nasıl tehdit ettiğini. Mesela; annemin olayları ve onun delirmesini duyduktan sonra söylediği: "Şişman kadın sahneye çıkmadan opera bitmez kızım, korkma ben varım" cümlesini de yazmadım. Arkadaşlarımın getirdiği biber gazları ve sopalarla evi nasıl cephaneliğe çevirdiğimizi de anlatmadım. İş yerime gelip yaşattığı gergin anları da. Dedim ya; o kadar çok ki zor hatırlıyorum. Ben hatırlamaya çalıştıkça dağılıyor kötü anılar, çok şükür.

Boşanmamın üzerinden geçen 6 yılda neler mi oldu? Gencoğlan'ın tehditlerini tek bir cümleyle bertaraf ettim:

"Bizden bu saatten sonra olsa olsa üçüncü sayfaya manşet olur, eski eş cinayeti. Ama hangimiz!!"

Ağlayıp sızlanmalarını, özür dilemelerini de bir cümleyle geri çekti:

"Benim hayatımı mahvettin, bari o kızcağıza sahip çık"

Çıktı da. Geçen yıl evlendiler ama muhtemelen boşandıktan sonra cinayetten yakalanıp da içeride kaldığı iki yılın sonunda kız hala onu beklediği için ya da benim gibi bir saf daha bulduğunu anladığı için. Şimdiyse ne olduğuyla ilgilenmediğim suçlar listesiyle yine ceza evinde ve Rapunsel yine bekliyor.

Hep dua ediyorum. "Allah ıslah etsin" diye ama şunu çok iyi anladım ki; Allah ıslah olmak isteyeni ediyor, başkasının ettiği duayla olmuyor.

Gül Annem ve Şahin Babamla, hatta kayınlarımla hala aynı samimiyette konuşuyoruz. Ne zaman yardıma ihtiyacım olsa yanımdalar. Bir ara oğullarını evlatlıktan reddedip, beni evlat edinmeye karar verdiler ama olacak iş değil:)

Hayata başlamanın yaşı yok. Ben başladım. Hatta bu zaman içinde, eskiden olduğu gibi platonik de olsa aşık bile oldum. Unutmuşum, ne güzel hismiş o öyle :)

Boşandığımı duyunca Orhan aradı. Her şeyi bırakabilirmiş benim için. Karısını, çocuklarını. Hayatının hatasıymış benden ayrılmak. E olmaz dedim tahmin edersiniz. Şimdi birkaç ayda bir arayıp, hal hatır soruyor, sağ olsun:)

Hayatı boyunca çalışmamış biri olarak işe başladım, utanmıyorum söylemekten tuvalet bile temizledim:) Üniversite sınavlarına girdim, açık öğretim de olsa kazandım. Haa; sınavlara giremedim, ama öğrenci akbilim var:))

Çocuklarıma gelince; biri üniversiteye başladı, biri sınavlara girecek. Babalarıyla görüşüyorlar. Ben de ceza evinde olmadığı zamanlar konuşuyorum nadir de olsa ve hatta Rapunsel'i bile arayıp "geçmiş olsun" dedim, insanlar bana gülse de. Kızcağız iyi biri.

Anlayacağınız huzurlu bir evde, sadece ev telaşeleri yaşamakla nasıl mutlu olunuyormuş tekrar hatırladım.

Ve anladım ki ne sevmek, ne sevilmek yetiyor mutlu olmaya. Güven, saygı, hoşgörü, inanç ve emek tek taraflı olmuyor. Tam bir ilişki yaşamak için hepsini sizin kadar karşınızdakinin de taşıması gerekiyor.

Hep deriz ya "bir elmanın iki yarısı gibi diğer yarımı arıyorum"

Çok büyük yanlış. Bu sadece kendimizi yarım görmek. Diğer yarım genelde kurtlu çıkıyor:) Kendi kendimizi tamamlayalım ki, karşımızdakinin eksiklerini görelim ve tam olanı seçelim.

Yeni başlangıçlardan sakın korkmayın! Hayal kurmaktan, umut etmekten, kendinize güvenmekten,korkulardan. Dokunmayı deneyin umuda; göreceksiniz, sonunda mutlaka tutunuyorsunuz ;)

"Hikayemde adı geçen, kayıplarıyla hayatımı da delip geçen babama, Ferda'ya ve Necmiye'ye..

Allah'ın rahmeti ve merhameti sizin ve bütün ölmüşlerin üzerine olsun.."













Umuda Tutunmak #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin