KÖ1

854 69 11
                                    

KÖ1

Ruhu öldürmek cismi öldürmekten daha büyük bir cinayettir.

O geceyi nasıl tarif edebilirim bilemiyorum ancak bir kuyunun dibinde salınan kara sudan daha karanlık, yanan bir ateşten daha sıcak olduğunu söyleyebilirim. Bizim için sıradan bir gece değildi. Sınırlarımız çevresinde dolaşan bir kurt adam haberini aldığımız zaman, harekete geçmek için fazla beklemeyiz. Bir kurt adamın insanlığın barındığı çevrede dolaşması, ya çok acıktığına yada gerçekten fazlaca delirdiğine işarettir. Özellikle dolunayın olduğu bir gecede mıntıkasından uzakta, vampirlerin saldırısına açık bir şekilde geziniyorsa, gerçekten ölmek istiyor demektir. Benimde içinde olduğum koruma grubuna haber uçurulduğu zaman, harekete geçmek için beklemedik. Liderin kızı olarak ben, sağ kolum olarak arkamı kollayan en yakın dostum Abigail, en az konuşanımız Kami, gerçekten iri yarı olan Marcus ve incelikten kırılacak gibi durup çok iyi bir binici olan Cath koruma grubunun seçilmiş kişileri olarak yoldaydık.

Şehrimiz, daha doğrusu şehirlerimiz merkezi Mavikent olan bir beldenin etrafına kurulmuştu. Bize ait olan, daha doğrusu insanlığa ait olan az sayıda şehri koruma altına alan bir büyünün içinde kalan düzene, dıştan insanüstü bir etki olmadıkça bozulmayacağına dair yemin edilen bir cadı tarafından yaptırılmıştı, bağlıydık. Bu büyü insanlığın ayak bastığı toprakları bir fanus misali sarar ve dışarıdan müdahaleyi engeller. Vampirlerin, kurt adamların ve daha kötüsü mutantların içeri girmesine izin vermez. İblislerin sınırlarımıza girmeye çalışmaması onlar hakkında bilgi sahibi olmamızı engelliyor ama onlar hakkında duyduğum bir söylenti, onları görüp hayatta kalanın olmadığı yönünde olduğu için, bende pek görmek istediğimi söyleyemem.

Şehirden çıkıp ormanın başladığı alana girerken, herkes gergin gibiydi. Gece olmasından mıydı yoksa yarın akşam yapılacak eğlenceden miydi bilmiyorum ama benim içimde de salınan bir gergin halat vardı. Eğlence, belli bir yaşa gelip olgunluğa adım atan gençler için düzenlenen bir tür Hoş geldin partisiydi. Yemekler yapılır, danslar edilir ve kocaman bir ateş yakılıp eski hikayeler anlatılırdı. Yaşlı Josh'un hikayelerini ancak yılın o zamanı duyabilirdiniz, bu da gerçekten orada olmanız gerektiği anlamına geliyor.

Ayaklarımdaki deriden yapılma siyah botlar nemli toprakta sessizce tıkıtdarken elim her an çıkabilecek bir sese karşı tetikteydi ve yayımın ince ağırlığı sırtımdan sarkıyordu. Abigail yanımdayken ormanın girişine adım attık, sarı saçları gecenin karanlığında onu kamufle etmezken elinde evirip çevirdiği siyah bereyi kafasına geçirdi. Bana dönüp gülümserken, hafifçe göz kırptı. Aldığımız eğitimler doğrultusunda, herkesin kendi seçtiği silahla özdeşleşmesine izin verilirdi. Hayatımda Abigail kadar iyi bıçak kullanan kimseyi görmemiştim. Şehirdeki kızlar arasında da yakışıklılığı ile ün yapıp, çok popüler olmuştu. Koruma grubundan olması da şansını açıyor gibiydi. Bana dönüp sırıtırken kolumla onu dürttüm. Diğerleri de arkamızda yürüyorlardı. Herkesin ne kadar arkamda yürüdüğünü ve kaçar metre aralıkla yürüdüğünü hissedebiliyordum.

"Yüzündeki sırıtışa bir son ver,Gail."dedim fısıldayıp yüksek ve heybetli ağaçların arasından geçerken, sınıra daha beş buçuk kilometre olduğu için biraz rahattım. Kurt adamın son görüldüğü alana olan uzaklığımız, henüz o kadar gergin olmamamız anlamına geliyordu.

"Yarın için heyecanlı mısın?"diye sordu Abigail sessizce. Yanımda uzun boyu ve heybetli görüntüsü ile yürüyordu. Elinde dolunayın parlak ışığında parıldayan bir bıçak vardı ve o onu oynattıkça ışık yansıyordu. Elimi bıçağın üzerine koyup ona ters bir bakış atarken, "Hayır."dedim kısaca.

KUZGUNU ÖLDÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin