KÖ17

410 49 14
                                    

Midende bir günlük ömrü olan kelebekleri uçurursan, aşk tabii kısa sürer. Sana kuzgun lazım. En az iki yüz yıl yaşıyor zalimin kuşu.


KÖ17

Panik beni ele geçirirken titriyordum; titreşimlerim bedenimi sarsıyor, dişlerimi birbirine vuruyordu. Saç diplerime kadar ürpermiştim. Üçümüzde onlardan yarım kıta uzakta bir ormanda birbirimize dönüktük, Alexander dimdik ayaktaydı; siyah paltosu üzerindeydi. Bembeyaz karların üzerinde simsiyah giyinişi ile dümdüz bakışlarıyla buz gibiydi. Bembeyaz teni karı kıskandıracak kadar güzeldi, ancak siyah gözleriyle insanlığa dair bir şey taşımadığını kanıtlar gibiydi. Camilla yerde oturup avuçlarını birbirine sürtüyordu, "Ne yapacağız?"diye sordu yakaran ve kurtarılmayı bekleyen ses tonuyla. "Alex, bizim için gelecekler. Bir daha bu şekilde yer değiştiremeyeceğiz. Kullandığımız büyüyü tekrar kullanmamıza imkan vermeyeceklerdir."

"Camilla, yapılabilecek büyüleri önceden ön görüyorlardır."dedim dizlerimin üzerinde oturduğum yerden. Ellerim dizlerimdeydi ve giydiğim trençkotuma çevirdiğim gözlerimle paniğime sahip çıkmaya çalışıyordum. Göğsümden tüm vücuduma yayılan uğursuz his, beni en kötü ihtimale hazırlıyordu.

"Yakın zamanda burada olacaklar."dedim kaçamak bir şekilde Alexander'a bakarak. Gördüğüm kitlenmiş kaslarıydı, beni korkutuyordu, yedi tanrı aşkına cidden korkutuyordu. "Babamın bu güne kadar bana beslediği nefretle buradan dünyanın diğer ucuna köprü kurulabilir; o cadıların sana nasıl kafayı taktıklarını anlamamak için aptal olmak gerekir."

"Savaşalım."dedi Camilla aniden ayağa fırlayarak. Kotuna takılan karlar o kalkınca yere doğru düştü. Bembeyaz karların içinde bozulmamış karları bozarak Alexander'a ilerledi. Satan onun ilerleyişi ile ayaklanıp dilini dışarı çıkardı; Camilla hevesliydi. "O Jojo'nun havayı çağırmaya çalışırken ki halini görmeliydin Ciara. Ateş oksijenini yakarken sadece nefes almaya çalışıyordu,acınası kız. Alex onu öldürdüğünde ölümlü gözleri hala açıktı." Alexander gözlerini Camilla'ya çevirdi. Kar yeniden yağmaya başlamıştı. "Savaşalım. Lilian'ı çağırabiliriz, o kapıları kısa bir süre için kapatanilir. Braham ve diğerleri bizim için savaşırlar. Alexander, bir şey söyle."

"Düşünüyorum."diye gürledi Alexander. Orman onun sesiyle ürküp yerinden sıçrarken, ağaçlar üstlerindeki karları döktü; rüzgar sesini kesti ve toprak içindeki minik canlıları susturup sessizliğe büründü. Camilla sıçrayıp iki adım geri gitti. Alexander uzun dişlerini çıkarıp, "Bizim için savaşmak demek ölmek demek; Lilian kapıyı tutmayacaktır. Bu savaşta yalnızız; zafer bayrağını görmedikçe yanımızda yer almayacaklardır. Sadece fısıltıdan ibaretler."

Camilla yumruklarını sıktı ve gözlerinin kızıl haresi alevlendi. "Yalnız olamayız! Sana yemin ettim. Onlarda yemin edecekler."

"Burada sadece biz varız,"dedi Alexander. Gözleri bana kayarken, "Bir de kuzgun."diye mırıldandı.

"Çağrıyı yapalım."dedim ayağa kalkıp. "Gelen olabilir, şansı geri tepmeyelim."

"Gelmeyecekler."dedi Alexander. Bana baktığı zaman fısıltıların bile korkmuş olduklarını gördüm, yardımcı olmayacaklardı. Biz savaş alanında yerde uzanırken, kendi kanlarımız içinde uzanırken son gördüğüm şey babam olacaktı. "Sen herkesi yenmek için hazırsın, kuzgun."

"Bana anlatmadığın şeyler olduğunu biliyordum."dedim yavaşça, hafifçe çenemi dikleştirdim. Parmaklarım boynumdaki kolyeye gitti, yeşil taşı kavradığım an taş sanki elimin altında mırladı. "Vera bunun beni dünyadan sildiğini söyledi. Ancak ölü bir rüyagezen ölü bir cadıyı avlayabilir,Alexander. Sadece yaşayan insanlar rüya görür. Kadın bunu taktığım sürece onu rüyaya alamayacağımı söyledi."

KUZGUNU ÖLDÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin