Süpriz! Umarım hala kütüphanenizden çıkarmamışsınızdır hikayeyi. Aklıma esti yazmak istedim. Arada böyle şeyler yapabilirim. Sizleri seviyorum. Keyifli okumalar. :)
KÖ EPİLOG
Affet beni bir akşamüstü...
Yılların soğuk rüzgarlarla savurulduğu, minik meltemlerle toplandığı ve sıcacık akşamlarda uyutulduğu bir anıydı. Minik rüyaların içinde uyanan ömrü kısa kelebeklerin yemininde gizlenen bir akşam üzeriydi. Parmaklarımı kızımın minik parmaklarına uzatıp parmağımı yakalamasını izledim. Kocaman yeşil gözlerini açıp anlamlandırmaya çalışarak bana baktı. Yüzünde güzel bir gülümseme, bebek yüzünde fazla büyük duran gözlerine kıyasla minicik damakları vardı. Annesi ve babasının karışımıydı. Her ne kadar gözleri bana ait olsa da o Alexander'in kızıydı. Saçlarının siyahlığında, çenesinin keskinliğinde bebek olmasına ragmen bunu görebiliyordum.
Bazı geceler minik yatağında yatıp onun görebildiği ama bizim göremediğimiz şeylere bakıp iç geçiriyordu. Babasının kötülüğün saf hali olduğu, annesinin ise garip bir karışım olduğu göz önüne alındığında bu iki kişinin bebeğinin nasıl olacağı tam bir muammaydı. Bazı geceler evin içindeki fısıltılar sadece kızımı hedef alıyordu. Beni rahatsız eden fısıltılar, Alexander'in her zaman cebinde taşıdığı kötülük kızımızı istiyordu. O zamanlar onları yolluyordum. Minik bebeğimin Alexander minik bir oğlanken yaşadığı şeyleri yaşamasını istemiyordum. Hatta ben uyuduğumda bile, Alexander her zaman oradaydı. Kış aylarında bile, sadece eşofman giyip yarı çıplak haliyle bebeğin başında oturup onu izliyordu. Onda ne görüyordu bilmiyordum. Belki sadece yaşadığından emin olmak istiyordu. Belki de hala varlığına inanamıyordu. Bir bebek, bizim normal olabileceğimize dair tek umudumuzdu.
"Hala inanamıyorum."dedi Alexander. Arkamda olduğunu daha o eve girmeden hissetmiştim. Yere, yanımıza oturdu. "Minicik bir bebek. Mürekkebin içine damlayan kar tanesi gibi."
Dönüp Alexander'a baktım. Siyah gözlerindeki beyaz harede bugün kötülük yoktu. Rayen'in ve benim yanımdayken artık böyle görünüyordu. Çenesinin katılığından, saçlarının dalgasından ve kaşlarının duruşundan çıkardığım sonuçlar listesi bazen uzasa da, o her zaman Alexander kalacaktı. Rayen'in minik kıkırtıları ile Alexander ona döndü. Yüzündeki ifade aniden değişip koca bir şefkate bürünürken hızlıca kızını kucağına aldı.
İşte izlenmesi gereken bir manzaraydı. Alexander, ustam,sevgilim,aşkım,hayatımın geri kalanını geçirmek istediğim ve geçireceğim insan,gördüğüm en kötü iblis ve en güçlü insan oydu. Tek parmağını bile kıpırdatmadan yer küreyi sarsma kudretine sahip yegane insan. Saf kötülük. Sadece bir kadının önünde diz çöken bir kral. Şimdi listesine bir bebek eklemişti. Kızım yanağını hızla babasının şişkin omzuna yasladı ve minik parmaklarını göğsüne koydu. Kızımın aynı babasına benzeyen saçları babasının beyaz omuzunda dağıldı. Alexander sanki kırılacak bir şeymiş gibi kızını özenle ve sevgiyle tuttu.
"Hayatım boyunca."dedim Alexander'in gözlerine bakarken. "Bu anı anımsamak istiyorum." Alexander diğer kolunu benim için açtı ve ben kolunun arasına girdim. Teninin kokusunu ve sıcaklığını hissederek ona sarıldım. Tek kolumu kızıma doladım ve o da bir elini yanağıma koydu. Uzanıp kızımın avucunun içini koklayarak öperken Alexander da saçlarımı koklayarak öptü.
"Bize bir şey olmasına asla izin vermem."dedi Alexander kalın sesiyle. Beni biraz daha sıktı. Kızım agulayarak bir şeyler söyledi. Sanırım onaylıyordu. "Asla,asla kimsenin bize dokunmasına izin vermem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUZGUNU ÖLDÜR
FantastikAşk bir sera çiçeği değildir, Yabanidir; Islak bir geceden, Güneşli bir saatte doğmuştur, Vahşi bir tohumdan çıkmış, Vahşi bir rüzgarla esilip yola savrulmuştur. Bazen kötü kızlar, kötü çocuklara aşık olur. Bir kitabın ölüleri diri...