Sevgili arkadaşlar bölüme başlamadan önce minik bir not bırakmak istiyorum buraya. Çok fazla not bırakan bir yazar değilim, beni benim kendimi anlatmamla değil,hikayelerimi okuyarak oradan tanımanızdan yanayım ancak son günlerde aklıma takılan bir şey var. Ben genel olarak, aldığım yorumlara ve mesajlara dayanarak, bir kaç şey söylemek istiyorum, burada paylaşayım ki toplu bir cevap olsun diye. Gerçi Kızıl Diriliş isimli hikayemin finalinde belirtmiştim ama tekrarlayacağım. Öncelikle bunun fantastik bir hikaye olduğunu söylemek istiyorum. Fantastik: sıfat, gerçekte var olmayan, düş ürünü olan,gerçek olmayan. Bunların hepsi benim kafamda gerçekleşen, gerçeğe dayandırıldığı zaman mümkün olması imkansız olaylardır. Yazılan silahlar,büyüler ve iblis dili araştırılarak yazılmış bölümlerdir. Kaldı ki bunları başka hikayelerle kıyaslamakta hem beni,hem de sizi üzer. Çünkü diğer okuyucuların da bu şekilde şevkinin kırıldığını düşünüyorum. Başka bir yazar başka bir hikayede başka bir kurgudadır,bende burada kendi kurgumdayım. Kelime benzerlikleri,anlatım benzerlikleri,replik benzerlikleri olabilir. Biz de insanız ve film izliyor,şarkı dinliyor,kitap okuyor,internette geziniyor ve yaşıyoruz. Etkilenebilir,etkileyebiliriz. Bir yazarı bununla vurmak saygısızlıktır kanımca.
İkinci mesele ise yazım hataları. Öyle korsan kitaplar var ki 56. sayfadan başlayıp sürekli aynı sayfaları basılan. Sevdiğimiz bir kitapsa, bu ne be diyip atmıyoruz kenara değil mi? Orjinali herkes almak zorunda değil sonuçta. Demek istediğim, sen okuduğun cümleyi anlıyorsan neden bu işten sorumluymuşcasına düzeltme gereği duyuyorsun? Çok bariz bir hata olmadıkça, cümleyi anlaşılmaz kılmadıkça bu kimseye vazife değildir arkadaşlar.
Sizden tek ricam,sadece ve sadece nacizane tek isteğim, bu kitabı olduğu gibi kabul etmeniz. Ne benim, ne kitaplarımın başka kurgularla başka yazarlarla alakası olamaz. Lütfen, Ciara'yı nasıl Ciara diye sevdiyseniz, Efnan'ı Efnan diye,Xavier'i Xavier diye, beni de bunların yazarı olarak değerlendirip yorumlarınızı ona göre yapın.
Hepimiz insanız, hepimiz inciniyoruz.
İçimizde beyaz bir Wattpad sayfasından ötesini barındırıyoruz.
NOT: Bu bölümde Game Of Thrones dizisinden esinlenilmiştir. Medyaya bırakılan videoyu, uygun yerde 4.44 saniyeden itibaren izleyiniz.
KÖ22
O ateş ki kalbimin içindedir,
tutuşmuştur
günden güne artıyor
Dövülmüş demir olsa dayanmaz buna
eriyecek yüreğim.
Nazım Hikmet
Şafak sökerken yattığım yatakta bomboş bir şekilde tavana bakmaktan usanmıştım, şafağın mavi ışığı soğuk odayı yavaşça aydınlatırken Camilla uykusunda bana doğru dönüp birşeyler mırıldandı. Hala uyuyabiliyor olmasını kıskanarak dudaklarımı dişledim. Son zamanlarda dudaklarımı o kadar ısırıyordum ki dudaklarımda yer yer derin çatlaklar oluşmuştu;kanıyorlardı. Bazen nehire su doldurmaya gittiğim zaman dizlerimin üzerine çöküp yüzümü inceliyordum,donuk ve acısıyla yoğurulmuş beyaz bir yüz vardı karşımda. Sanki tenimin altındaki kan yoktu. O kadar soluktum ki hayalete benziyordum. Normalde de soluk olan tenim iyice silikleşmişti. Gözlerim yüzüme fazla büyük geliyordu. Tırnaklarımı avuç içlerime batırarak karnımın üzerine doğru döndüm. Pencereden görebildiğim kadarıyla kar seyrekleşmişti. Kış ayı çok seyrediyordu;kat kat giyinmek zorunda kalıyorduk,lakin ben kaybettiğim fazla kiloları gizlediği için memnundum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUZGUNU ÖLDÜR
FantasíaAşk bir sera çiçeği değildir, Yabanidir; Islak bir geceden, Güneşli bir saatte doğmuştur, Vahşi bir tohumdan çıkmış, Vahşi bir rüzgarla esilip yola savrulmuştur. Bazen kötü kızlar, kötü çocuklara aşık olur. Bir kitabın ölüleri diri...