2.BÖLÜM "DİLAN"

6K 1.2K 377
                                    


       Dilan... Huzuru isminde saklı, meleklerin gözdesi, Cennet kokulu Dilan. Doğunun dillere destan olan esmer kızlarının tüm muazzam guzelliğini yansıtıyordu sanki. İzmir'de yaşıyordu. İzmir'in güzel kızları meşhur derler hep. Fakat Dilan bambaşkaydı ve güzelliği ile bir görenin dikkatini mutlaka çeker , tekrar bakmalarına neden olurdu. Cennetin varlığının bir kanıtıydı sureti. Çevresince daima sevilen, ilgi gören biriydi. Çoğu insan O'nunla yakın olabilmeyi çok büyük bir ayrıcalık olarak hissederdi.

      Büyük şehirlerde hayatın akışı yoğun olur, şehrin gürültüsü insanı yorar yıpratır. Dilan da bir hayli yorgun düşmüştü bu şehrin zor şartlarına. Mutlaka dinlenmeye, kafa dağıtmaya ihtiyacı vardı ve nihayet İzmir'in gürültüsünden uzaklaşabilmişti. Aslında İzmir'e aşıktı lakin her insan gibi yorgunluğunu dindirmek için şehrin gürültüsünden geçici de olsa uzaklaşmak nihayetinde onun da hakkıydı. Çok sevdiği Van'ın serin sularına, görkemli daglarına bırakmıştı kendini. Ailesiyle doyasıya bir tatil yapıyordu. Gezip görebileceği her yere erişebilmenin keyfini yaşıyordu. Birkaç ay kalmıştı aidiyet duygusunu iliklerine kadar yaşadığı bu topraklarda ve çok huzurluydu. Deli dolu, hayattan tat almayı bilen, kendinden emin ve yere sağlam basan bir yapısı vardı. Kendini bambaşka bir dünyada, bulutların üzerinde hissediyordu bu topraklarda. Adeta bir kuş misali uçup ihtişamlı dağlarda, berrak sularda erişemedigi her bir karış yeri keşfetmek istiyordu ve nitekim yapıyordu da bunu. Dağlar onunla daha bir görkemliydi. Doğayı güzelliğiyle adeta şenlendiriyordu. O geldi diye kuşlar daha bir cıvıl cıvıl ötüşüyor, Dilan için şarkı söylüyorlar gibiydi. İhtişamlı güzelliğini doğaya katıyor, doğanın huzurunu zarif yüreğine çekiyordu. Birkaç ay kaldığı bu topraklarda vaktini en çok Akdamar Adasında geçirmişti. Burada farklı bir havaya bürünüyor, kendini her zamankinden daha huzurlu hissediyordu. Bıraksalar günlerce hatta aylarca bir başına kalabilirdi o huzuru gizemli adada. Tatil macerasının en anlamlı durağıydı orası.

       Hayatımız maceralarla doludur. Sürekli bir şeyler peşinde oradan oraya koşar, savrulur gideriz akıp giden hayatta. Aslında hayatın kendisi değil midir macera ? Anne rahmine cenin olarak düşünce başlar, doğup hayata gözlerimizi açtığımız anda anlamlaşır hepimizin macerası. Biz büyürken hayat tüm hızıyla yineler kendini. Gün gelir her insanoğlunun tadacağı ölüm olgusu ensemize nefesini kondurur ve maceramız ebediyen son bulur. Yaşadığımız zaman zarfında elle tutulabilir ne yaptığımız, anlam yüklü ve kıymetli nasıl zaman geçirdiğimizdir önemli olan. Kaderimiz yazılmamıştır aslında. Yaptığımız doğru ve yanlış tercihler ile nasıl maceralar yaşayacağımızın yazısı akıl, duygu ve vicdan kalemleriyle bize bırakılmıştır.

        Cennet kokulu Dilan' ın bir macerası daha sonlanmak üzereydi. İzmir'e  dönme vakti gelmişti artık.  Her son yeni bir başlangıca gebedir.  Bu maceranın sonu gelmişti belki ama yeni bir maceraya açacaktı yüreğini kim bilir ? Uçak biletini kesmiş oradaki son gününü ailesiyle yine gezerek geciriyordu. Olabildigince hediyelik eşyalar alıyordu sevdiklerine. Sabah saat 11:20'de ailesi ile muazzam bir Van Kahvaltısı yaptılar. Dünyada gündem yaratan, şanı şöhreti okyanus ötelerine ulaşan, rekorlar kitabına adını altın harflerle yazdıran meşhur Van Kahvaltısını gideceği son gün tekrar tatmadan ayrılması imkansızdı Van'dan.  Orada ikamet eden halasını da son kez ziyaret ettikten sonra nihayetinde gitme zamanı gelip çatmıştı. 23:55te uçak hareket edecekti. Bir saat önce havaalanına ayak bastılar. Dilan arkasına dönüp baktığında bir yığın anı ve macerasını arkasında bıraktığını ancak hiç unutamayacağını düşünerek hüzünlendi. Dudaklarından buruk iki cümle karıştı kalabalığın gürültüsüne;  "Elveda Van. Mutlaka tekrar görüşeceğiz!!!"

"İkinci bölümün sonundayız arkadaşlar. Beğeni ve eleştirileriniz benim için değerlidir.

"DİLAN"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin