14.Bölüm: "Gönderilmemiş Son Mektup"

1.2K 529 101
                                    


       Merhaba ruhumun gökkuşağı. Engin denizlerin berrak yakamozu merhaba. Ben o denizlerde boğulan mülteci gibi, vatan bildiğim gözlerine hasret, kendi göz yaşlarımda boğulan garip bir aşık viraneyim! Sevgim uğruna dünyayı bir tarafa, sevdiğimin cennetten gelen, ruhumu ısıtan tebessümünü bir tarafa asan bir sevdalı...

       Bugün beni sebepsiz yere bırakmanın üzerinden tam 95 gün geçti ve ben daha ilk günden kalma bir sarhoş gibiyim. Hiçbir şeyden tat alamıyorum. Ne zaman geçiyor, ne sen geliyorsun, ne de hayatın bir anlamı kalıyor. Herşey üzerime geliyor ve ben artık ben değilim sanki. Senle yürüdüğüm yollar uzuyor dizlerim tutuluyor nefesim kesiliyor. Uçsuz bucaksız bir karanlıkta kayboluyorum. Kendimi taşıyamıyorum. İyi degilim, iyi olmayacağım...

      Kederli masama oturdum yine.
Demi dibine çökmüş çayımı yudumlarken, kederi yüreğime çökmüş anılarım mühür vurdu zihnime.
Elim uzandı gözüm yaşlı gecelerimin en yakın şahidi kalemime. Sonra acılarımla kararacak olan bembeyaz bir sayfa koydum önüme. En üst kısmına yazdım adını. Altını mutluğumuzla doldurmak varken yüreğimden dökülen isyankar sözcükler çoktan karıştı mürekkebime. Sabaha beş kala geldim kendime. Yazdığım sayfalar dolusu kağıtlar ağlıyordu sanki. Ya da kuruyan mürekkebi dağıtan gözyaşlarımdı ve kağıtları ıslatan...
Kan çanağı gözlerimi devirirken uykuya, kağıtlar gözyaşımla ıslanma vazifesini devir-teslim etti yastığa. Uyurken ağlar mı insan?  Aşk ile acısını da yüreğine gömenler ağlıyormuş işte.
Bir de uyurken ismin dökülüyor dudaklarımdan hece hece.
İşte bu da benim için sıradan bir gece...

       Sensizken senle olmak diye birşey var sevgili. Mesela sen gittin lakin ismin kaldı zihnimde ve sevgin hala kalbimde. Bir yangın çıkarıyorum, içimde ölen biri ol diye lakin bir tek ben küle dönüyorum. Küllerimden doğmak isterken o küllerden yine sen filizleniyorsun. Sanırım her zerreme işlendiğin halde ben sensizlikten geberiyorum!

       Bak yeni bir yıl geldi. Zaman akıp gidiyor, takvimler tükeniyor ben tükeniyorum ama sen gelmiyorsun. Sensiz geliyor yeni yıl ve ben eskiyorum, eriyorum, ölüyorum. Yeni yıldan hiçbir beklentim olmadı. Sen gittikten sonra gelecek olan hiç birşey umrumda degil. Bir tek seni diledim rabbimden. Kabul eder mi bilemem lakin bir daha kavuşmamız mümkün olmasa da sana sonsuz teşekkür ederim. Her ne kadar bana şuan cehennemi yaşatıyor olsan da ben seninle cennetin varlığına şahit oldum. Huzur'u senin suretinde buldum. Sana ne kadar klasik gelse de bu söz, yemin ediyorum seni kimse benden çok sevemeyecek. Nasıl sevebilir ki zaten? Aylardır kokunu bile hiç unutamamışken kalbimden kim söküp atabilir seni?

       Sabah olmak üzere. Güneş doğuyor ama artık bizim için doğmuyor ve ben geceden kalıyorum sabahlara, bitkin ve darma duman. Sen gittikten sonra her gece böyleyim. Yokluğunun getirdiği akıl almaz depremin göçüğü altında kalmış, darmadağın bir aşkzedeyim. Sabahlara kadar senin hayalinle boğuşuyorum. Her gece seni kağıda döküp yazıyorum. Odamdaki tüm kağıtlar seni anlatıyor artık. Aylar oldu ama bitmiyor bu işkence. Her gün biraz daha ölüyorum ama sesini bile duyamıyorum. Şimdi beni duysan, saatlerce bakışır, vaatlerce konuşurduk. Ama yoksun işte. Çabuk bitti herşey. Çok erken gittin benden. Çok sevince ya da çok isteyince olmuyor bazı şeyler. Mesela geceleri çıldırmamak için uyumak istiyorum fakat uyuyamıyorum. Bitmesini istemediğim yollar çabuk bitiyor, sana çıkmıyor artık o yollar. Mutlu bir hayat yaşıyorsan ömür çabuk bitiyor. Mesela en sevdiğim kitaplar hemen bitiyor diye ağır okuyorum artık lakin doyamadan onlar da bitiyor sana doyamadığım gibi. Güzel olan her şey gidiyor, huzurum bitiyor, ben yitiyorum. Ahh şu yiten kalbimde bile bitmeyenim! Sen, sensiz geçen zamanlarda, ölümün kendi hafifliğinden utanmasını bilmezsin. Ölümden ağır geliyor gözlerine hasretlik. Ben sadece gözlerinde mir ömür kaybolmak istemiştim. Seni herşeyden çok sevmiş, çok istemiştim. Zaten bir şeyi çok istersen hep bir pürüz çıkar ya hani, önemli olan da bu değil mi zaten? Pürüzlere, güçlüklere, aşılması en zor engellere, rüzgara değil fırtınalara direnebilmek değil midir asıl mesele?

       Direniyor, yokluğuna alışmamaya çalışıyorum. Sol yanım direniyor, isyan ediyorum senden yoksun olacağım bu hayata! Baş kaldırıyorum seni benden hadsizce koparan tüm engellere, zorluklara! Reddediyorum nefesinin olmadığı bir hayatta senden bağımsız yaşamayı. Sen ki sol yanımın ince sızısı, yüreğimin en şevkatli noktası, kalp ritmimi alt üst eden en muazzam yürek çarpıntısı! Sen misin ki o efsane aşk tanrıçası? Adı kalbime en çok yakışan bir ay parçası!

Merhaba yarim, Huzur'um, sol yanım Merhaba...

"DİLAN"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin