15.Bölüm: "Hakikatin Ardından"

1.3K 532 85
                                    

          Kimi mutlu eder sevdiğini varlığıyla, güldürür küçücük bir gülüşüyle; kimi de kahreder yokluğuyla, geceler dolusu ağlatır amansız gidişiyle! Giden kurtulur acısından çünkü gitmeyi tercih etmiştir. Kalan bulur kendini dipsiz bir kuyu içinde zamansızca. En beklenmedik anda gelir ayrılık, kalanın neye uğradığını anlamasına dahi vakti yetmez. Kalanın bitişidir terkedenin gidişi. Zaten hep böyle değil midir bu can yakan gönlün işi?

          Zamansızca gelen bu amansız ayrılık perişan etmişti Vedat'ı. Daha bir çok mektup yazmıştı gönderemediği. Yazarken çok acı çekiyordu. Sanki ciğerleri sökülüyordu lakin Dilan için acılı yüreğinden en temiz duyguları yağmur gibi dökülüyordu. Onu anlatmaya kelimeler, yazmaya da kağıtlar yetmiyordu. Merak ediyor, ulaşmak istiyor, ancak buna cesaret edemiyordu. Cesaretini topladığı nadir zamanlarda mesaj atıyor lakin cevap bulamıyordu.

         Uzunca bir süre sonra yoğun ısrarıyla evden çıkarmıştı onu dostu Osman. Biraz kafa dağıtsın diye elinden gelen her şeyi yapıyordu lakin hiçbir işe yaradığı yoktu. Vedatı'ın bu durumu onu çok korkutuyordu. Bir insanın çöküşüne şahit olmak bile yeterince zorken çöküşü yaşayan kim bilir neler çekiyordu. Üstelik en yakın dostuydu gözü önünde kahrolan.

      "Bak kardeşim. Tamam acını anlıyorum ama nereye kadar böyle olacaksın? Dağılacak bir yerin kalmadı ama sen hala savrulmaya çalışıyorsun. Yetmedi mi kendine yaşattığın bu eziyet?"

      "Toparlanmayı denemedim mi sanıyorsun? Ama gücüm yetmiyor işte. Acımın yükü ağır geliyor. Altında ezildikçe yok oluyorum. Kalbimde hala Dilan'ı taşıyor olmasam söküp atar son verirdim acıma!"

      "Acına son vermenin tek yolu kendi sonunu mu getirmek yani? Daha seni neden terk ettiğini bile bilmiyorsun. Öğrenmeyi denedin mi hiç?"

      "İlk başlarda denedim lakin sonuç alamadım. Hem nasıl öğreneyim ki? Hiçbir şekilde ulaşamıyorum ona. Ayrıca öğrenince ne olacak? Beni terk ettiği gerçeği değişecek mi? Aksine daha çok acı çekeceğim."

    "Saçmalamayı bırak artık Vedat! Daha çok acı çekecekmiş! Ulan eriyip bittin daha fazlası mı var? Elbette seni terk ettiği gerçeği değişmeyecek ama en azından ne uğruna bunu yaptığını bilmiş olacaksın. Değmeyecek bir şey için senden vazgeçtiyse değmeyecek acılar çekmemeyi öğrenmeye başlayacaksın. En azından zamanla yükün hafifler."

   " "Peki nasıl öğreneyim Osman? Hiçbir şekilde ulaşamıyorum ona diyorum. Her yerden engellemiş. Ona ulaşmam imkansız."

     "Sen evini adresini falan bilmiyor musun onun?"

      "Evet bak haklısın. İzmir'e gidecektim onu evden alacaktım. Sonra herşey bitince kaldı öyle. Vermişti yani odamda bir yerlerde duruyor mu bilmiyorum. İlk günlerin psikolojisiyle kim bilir nereye bıraktım. Umarım duruyordur"

     "Tamam işte ne bekliyoruz. Gidip bulalım şunu hemen. Sonra evine gidip bekleyelim yakınlarda. Elbet çıkar görürsün konuşursun. Artık sebep mi sorarsın yoksa hesap mı, orasını sen bilirsin. Yeter ki adresi bulalım."

      "Adres meselesi aklıma hiç gelmemişti dostum sağol. Ama ben tek gideyim. Sen işinden gücünden olma. Gerekirse uzun kalırım ben."

     "Gelmez tabi aklına. Acının yükü altında sağlıklı düşünmeyi de unutmuşsun. Tamam git ama bana ihtiyacın olursa hemen haber ver ben buradayım."

      Dostluk, kardeşlik böyle bir şeydi işte. Osman, aylardır körleşmiş gözünü açmıştı Vedatı'ın. Kör kuyudan çıkarıp çekmiş, üzerine düşeni layıkıyla yapmıştı can dostu için. Artık her şey Vedat'da bitiyordu. Hemen eve gidip aramaya başladı adresi. Kısa bir sürede bulmuştu. Bir haftaya yakın gidip geldi. Her gün akşama kadar adeta nöbet tuttu orada ama ailesinden herkes girip çıkıyor, bir tek Dilan'ı göremiyordu. Demek ki artık o evde kalmıyordu. Evlenip gitmiş olma ihtimali bile beynini kemiriyordu. Belki de başka biriydi terk edilmesinin sebebi. Boynu bükük, eli boş dönmüştü Aydın'a. Son çaresiydi o adres.

"DİLAN"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin