Dilan için yeni bir macera başlayacaktı bugün. Aylardır verdiği çabalarla iyileşme konusunda mesafe alamayınca kaçınılmaz hazin sonunu fark etmeye başlamıştı. Son bir kaç ayını Van'da geçireceği için biraz olsun yüzü gülmeye başlamıştı. Hazırlıklarını tamamlayıp çıktı evden ailesiyle. Hastaneden son raporlarını aldı ve aylardır kendini çok sevdirdiği tüm hastane personelleri ile vedalaştı. Dilan oranın neşesi olmuştu adeta. Şimdi ise gideceği için hüzün çökmüştü koridorlara. En son Gizem ile vedalaştı. Doyasıya sarıldılar birbirlerine. Dilan'ın kulağına "Bir gün Vedat karşına çıkarsa onu dinle olur mu? Senden son isteğim bu. Seni hep hatırlayacağım dostum. Hoşçakal! " diye fısıldadı Gizem. Duygulanmıştı Dilan. Gözleri yaşlı bir şekilde ayrıldı oradan.Saat 12:30'da çıktı yola. Tedavi için gidiyor olmasına rağmen aklında hastalığından çok Vedat vardı. "Acaba şimdi ne yapıyorsun? Çok özledim seni be çocuk! Ömrümün sonuna yaklaşırken bile seni bu kadar üzmenin vabali, hastalığımı unutturdu bana. Oysa sen bu dünyada mutlu olmayı hak eden en güzel insansın. Yalan söyleyip gizledim işte hastalığımı. Seni terkettim çocuk terk ettim! Ne hayaller kurmuştuk oysa. Benden haber alamıyorsun zaten. Belki bir gün beni tamamen unutacaksın, bir başkası girecek hayatına ve tekrar seveceksin doyasıya. Belki de hayallerinizi onunla yaşatacaksın benim yaşamadığım bir hayatta ve ben hep izliyor olacağım seni. Mutluluğunla mutlu olacağım. Şimdi çok uzaklara gidiyorum çocuk. Dünya gözüyle seni bir daha göremeyecek olmak, ölümden daha acı. Hoşçakal çocuk! Affet beni, elveda Vedat'ım! Dilan'ın Vedat'ı Elveda!" diye geçirirken içinden, uykuya dalmıştı Dilan. Uyurken gözlerinin kenarından yaşların süzülmesinden belliydi içine işleyen bu aşkın büyüklüğü.
Nihayet varabilmişti hava alanına. Halasına geleceğini sürpriz yapma amacıyla haber vermediği için karşılayanı yoktu. Hatıraları canlanıyordu gözünde. Hayatının akışını tamamen değiştiren Vedat'ını ilk kez gördüğü o bekleme salonunda yürürken ayakları titriyor, muazzam bir duygu karmaşası yaşıyordu. Sevdiğinin gözleriyle ilk kez temas kurarken oturduğu koltuğu bile unutmamıştı. Tekrar o koltuğa oturmak isteyerek yönünü oraya çevirdi. O anı tekrar yaşıyormuş gibi hayal kuracakken, koltuğun üzerindeki bir zarf dikkatini çekmişti. Yaklaştığı anda zarfın üzerindeki yazıyı görmesi ile şaşkınlığının zirve yapması bir oldu. "DİLAN'A" yazıyordu zarfın üzerinde. Kalp atışlarına hakim olamıyordu. Hemen oturdu koltuğa ve heyecan içinde bir hışımla açtı zarfı. Kocaman açılan şaşkın gözlerle devirdi gözlerini yazan şu nota;
"HOŞGELDİN HUZUR'UM. VEDAT'IN DİLAN'I, HOŞGELDİN! BİLİYORUM ÇOK ŞAŞIRDIN ZARFI GÖRÜNCE VE
BİLİYORDUM BURAYA OTURACAĞINI.BANA İLK BURADA GÖSTERMİŞTİN CENNET YÜZÜNÜ.
GÖZLERİN GÖZLERİME BURADA DEĞMİŞTİ.
VE BEN BURADA YENİDEN DOĞMUŞTUM SURETİNİ İLK GÖRDÜĞÜM ANDA.
NE DE UTANGAÇ BAKIYORDUN, KAÇIRIYORDUN GÖZLERİNİ.
AH BENİM ACISI YÜREĞİNDE SAKLI YARİM.
GÜLÜŞÜYLE HAYAT VEREN YARİM.
NE DE GÜZEL YAKIŞMIŞTI ÖMRÜN ÖMRÜME!GEL YENİDEN BAŞLAYALIM, KÜLLERİMİZDEN DOĞALIM,
YİNE TAM BURADA, HER ŞEYİN BAŞLADIĞI YERDE AŞKA KANATLANALIM!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"DİLAN"
RomanceBu kitap; sevmeyi bilenlere, aşkı yüreğinde taşıyabilenlere, elini taşın altına koyabilenlere... Bu kitap; aşk için gerektiğinde yanabilme ihtimalini göze alabilenlere, yüreğinde umudunu hep taze tutabilenlere, vazgeçmeyi zihninde yok edebilenlere...