2016/New York
Kahvaltı hazır olmasına rağmen Forbia hala uyuyordu.
Taze sıkılmış portakal suyu, krep, kahvaltılıklar ve tabi ki mısır gevreğiyle masa olağanüstü görünüyordu. Eksik var mı diye geriye doğru çekilip bir göz attım masaya. Ilk defa bu kadar dolu görüyordum bu eski masayı...
Oturma odasına girdiğimde Forbia uyanmış saçlarıyla cebelleşiyordu. Saçını sağa yatırıyordu düzgün durmuyordu, bu sefer de sola yatırıyordu yine düzgün durmuyordu. En sonunda iki elini de hızlıca saçlarının arasına soktu ve delicesine saçlarını birbirine karıştırdı... Şimdi saçları daha çok kabarmıştı.
Beni kendisini izlerken yakaladı. Ellerini aniden aşağı indirdi.
"Ne?"
Ayağa kalktı ve mutfağa doğru gitmek üzere benim yanımdan geçti.
Bu kızı anlayamıyordum...
Arkasından ben de mutfağa girdim ve Forbia'nın karşısına oturdum.
"Forbia..."
"Efendim hippo?"
Hippo mu?
"Altı üstü hayatımda bir kere horladım abartma bence."
"Sokakta daha az ses vardı"
"Orayı mı özledin yoksa?"
Bu sözümle ağzındaki lokmayı çiğnemeyi bıraktı ve önündeki çatala bakmaya başladı...
"Bugünden itibaren sıkı bir şekilde araştırma yapacağız Forbia. Artık bu gizem çözülmeli."
Peçeteyle ağzını sildi ve;
"Nasıl araştıracağız peki?"
"Sana biraz soru sormak istiyorum,"
"Dedektif oldun şimdi de yani?"
Ince dokundurmasını önemsemedim.
"Annen, baban var mı?"
"Bilmiyorum..."
"Nerede yaşıyorsun?"
"Sokakta, her gün başka bir yerde"
"Bir tanıdığın dahi mi yok?"
"Yok Royce... Yok... neden anlamıyorsun?"
"Hiç mi hatıran yok..?"
Sorumun cevabının olumsuz olduğunu anlamıştım. Birisinden veya birilerinden yardım istemek zorundaydım, tek başıma halledemezdim. Ama benim de kimsem yoktu.
Aklıma aniden parlak bir fikir geldi!
"Forbia! Kahvaltını çabuk yap!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜFEK/Tamamlandı
General FictionBir kitabın ismi niye tüfek olsun ki?(Tamamlandı) TÜR: Dram/Gizem Yağmur can yakar mıydı hiç? Sanki biri yağmuru ateşe vermişti ve değdiği yeri yakıyordu.Yine "kendimsiz" kalmıştım işte, "kimsesizlikten" ziyade... "Beni kaybetmekten korkman hoşuma g...