~*~*~
Bu bölüm swllllll için. Aramıza hoşgeldin güzel insan. Ben ailemi mutlu etmek için her şeyi yapacağım. Umarım ailem de beni asla bırakmaz. Yorumlarınla bana olan her türlü desteğin için çok teşekkür ederim.
Bu bölüm birazcık geçmişe gideceğiz...
~*~*~
2001/Paris
(Lise 1)"Royce Philips, böyle giderse matematik dersinden kalacaksın! "
Ben bu dersi sev-mi-yo-rum!
Haykırışlarımı bir duyan yok muydu acaba? Benim muhatabım kelimelerdi sayılar değil. Üstelik herkesin ortasında rezil olmuştum. Bu öğretmenler öğrencileri rencide etmeye bayılıyor resmen!
Neymiş efendim lise bir matematiği çok kolaymış, bunu yapamazsam diğer senler daha da zorlanırmışım. Hayatımın hiçbir evresinde kullanmayacağım gereksiz konuları öğrenmeye çalışmak aptalcaydı.
O an kel ve kalın çerçeveli bir gözlüğü olan matematik öğretmenim ağır çekim hızında elindeki sarı cetveli kafama vurmak için kaldırdı. Daha da yavaş bir şekilde o cetvel kafama yaklaşmaya, yaklaşmaya ve yaklaşmaya devam etti. Arkadan ayin sesi gibi bir ses geliyordu ki bu ortama kutsal bir hava katıyordu. Ve aniden...
Cetvel olağanüstü bir güçle kafama gelmeden durdu... durmadı pardon resmen o görünmez duvara deyip aksi istikamete sekti. Aynı hızla cetveli kendi kafasına yiyen bay Coops ağzını ve gözünü kontrol edemeyip tabiri caizse yüzündeki estetikleri patlamış kadınlar gibi isimsiz ve cisimsiz bir şeye dönüştü.
Kısacası tipi kaydı diyelim!
Ağır çekim hızında bay Coops yere düşerken görüntü bulanıklaştı ve sanki gözümün önünden bembeyaz bulutlar geçti...
Daha sonrasında ise ani bir acı hissettim...
"Pat!"
"Aahh! Kafam!"
Bay Coops bir kısmı eğilmiş cetveli düzeltmeye çalışırken sinirli ses tonunu benden esirgemedi sağolsun!
"Kafan ya, kafan! Iki saattir bu dersten kalacağını söylüyorum sen ise yüzünde aptal bir gülümseme, hayallere dalıyorsun!"
Anlaşılan o sarı cetveli yiyen ben olmuştum, bay Coops değil. Güzel bir hayaldi ama bunu kabul edelim.
Sınıf her zamanki gibi bana güldü. Aman ne şaşırdım! Sonra bay Coops arkasına dönüp tahtadaki soruyu çözmeye başladı. O sırada arkamda çok gıcık olduğum Edward sırtımı delercesine kalemi dürttü. Kaşlarımı çatarak arkama döndüm,
"Ne var?"
"Asıl sana sormalı ne var? Ha akıl yok zaten onu biliyorum da, acaba bizim küçük yazarımız aşık mı olmuş ki hayallere dalmış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜFEK/Tamamlandı
General FictionBir kitabın ismi niye tüfek olsun ki?(Tamamlandı) TÜR: Dram/Gizem Yağmur can yakar mıydı hiç? Sanki biri yağmuru ateşe vermişti ve değdiği yeri yakıyordu.Yine "kendimsiz" kalmıştım işte, "kimsesizlikten" ziyade... "Beni kaybetmekten korkman hoşuma g...