Bundan birkaç sene önce her zamanki gibi akşam yemeği için masaya oturmuştum. Televizyon açıktı, yine sevmediğim haberler başlamıştı. Trafik kazaları, ölümler, kadına şiddet... Döndüm önüme, tabağımla meşgul oldum. Lakin bir haber dikkatimi cezbetti.
Annesini ve küçük kardeşini bir tüfekle vuran 10 yaşındaki bir çocuktan bahsediyordu. Annesi ve kardeşi dayanamayıp ölmüştü.
Sonra düşündüm, acaba annemi ve kardeşimi öldürseydim hayatım nasıl devam ederdi? Ve o gece bunu düşünerek uyudum. Sadece bunu düşündüm. Hayal etmem gereken onca güzel şey varken sadece küçük yaşta katil olduğumu düşündüm...
"Bundan roman olur!" dedim sabah uyandığımda. Içinde bol gizem olsun istedim. Finale kadar kimseye hiçbir şey çaktırmamam lazımdı. Anlayacağınız bu kitap yaşanmış bir olayla benim hayal gücümün buluştuğu bir kitap.
Ve bu kitabın ismi Tüfek'ten başka bir isim olamazdı...
Riskili miydi? Evet... Okuyucular sıkılabilirdi. Hep bir gizem hep bir soru işareti... Gerçi eminim şu an bile aklınızda birçok soru işareti vardır.
Sorularınızı bu bölümü okuduktan sonra yorumlara bırakabilirsiniz.
Keşke hayal ettiğim şeyleri yazıya daha iyi dökebilseydim. Keşke kalemim daha kuvvetli olsaydı. Roman yazmak sadece hayal gücü olsaydı Harry Potter'ın yazarıyla bile yarışabilirdim. Zaten benim kurgularım sinemaya uyarlansa kimse o sinemayı sıradan bir memur kızının kurguladığına inanmaz. Ama maalesefki yazarlık sadece hayal gücünden ibaret değil. Ve ben işin "kalem" boyutunda çok eksiğim.
Her ne olursa olsun. Kendime verdiğim sözü tuttum ve hikayemi bitirdim. Yarım kalmadı. Sadece bir kişi okusa bile yazardım. Sadece ben okusam bile. Ben okuyucularımı bırakmadım. Onlar beni bırakmış sayılmaz, ben onları elimde tutamadım sanırım.
Kimse beğensin diye yazmadım. Yazarlık sizce de birisi beğensin diye mi yazmaktır? Çünkü inanın kendisine eleştirmen gözüyle bakan insanlar, gerçekten çok gereksiz noktaları eleştiriyorlar. Yani aşırı öznel.
Mesela;
Royce başını sallayarak onayladı...
Bu cümle onlara saçma geliyor. Ben sizi bilmiyorum ama ben gerçek hayatta başımı sallayarak onaylıyorum.
Ya da;
2016/Bristol
Martin BlakeYazmam da rahatsız edici ve saçmaymış. Martin Blake'in gözünden yazmamın neyi yanlış ve eleştirilmesi gerçekten gerekli mi anlayamadım.
Neyse...
Inanın birçok bölümü ağlayarak yazdım. Her bölüm bir öncekine göre daha zor yazılıyordu. Final yaklaşıyor, tutarsız kelimeler, cümleler kullanmamam lazım... derken derken finali yaptım.
Birçoğunuz tahminde bulundu. Annesi dedi, kardeşi dedi... O ruhun iki kişi olduğunu ve başından böyle olayların geçtiğini nereden tahmin edebilirdiniz ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜFEK/Tamamlandı
Ficción GeneralBir kitabın ismi niye tüfek olsun ki?(Tamamlandı) TÜR: Dram/Gizem Yağmur can yakar mıydı hiç? Sanki biri yağmuru ateşe vermişti ve değdiği yeri yakıyordu.Yine "kendimsiz" kalmıştım işte, "kimsesizlikten" ziyade... "Beni kaybetmekten korkman hoşuma g...