~*~*~Bu bölüm hikayemi sıkı sıkıya takip eden sevgili okuyucum Bruce_Darkness için... onun güçlü tahminleri hoşuma gidiyor, yeri geliyor beni troll ilan ediyor ama olsun. :D Teşekkürler... ((:
~*~*~
2016/New York
Eve döndüğümde hava kararmıştı... Elime anahtarı aldım ama ben anahtara anahtar bana bakıyordu. Evin camından içeri baktım, bir şey görünmüyordu. Kapıyı tıklasam mı -belki Forbia bana kapıyı açardı- tıklamasam mı diye birkaç saniye duraksadım. Ayaklarımla ritim tuttukça, hala ıslak olan asvalt "şıp şıp" sesleri çıkartıyordu. Arkada bir yerlerde kedi sesi geldi, yarım dönerek kediye bakmaya çalıştım. Tam o sırada kapı açıldı, Forbia elinde televizyon kumandası, somurtuk bir yüzle bana bakıyordu.
Tek kaşını havaya kaldırıp, "neden orada dikiliyorsun" der gibi eliyle içeriyi işaret etti. Sağıma soluma dikkatlice bakarak içeri girdim.
Oturma odasına girdiğimde Forbia koltuğa kendini attı ve ayaklarını uzattı. Daha beteri oturma odam çok dağınık bir haldeydi. Ortada iki tane "açılmış" ve garip ki her yere "saçılmış" cips paketi vardı. Forbia ise... hepsinden dağınık gözüküyordu.
Evde kalmış kız kurusu gibi davranmayı kesse olmaz mıydı?
"Tanrım Forbia! Neden bu paketleri etrafa saçtın?"
Üstelik yememiş gibiydi. Sadece ortaya saçılmıştı adeta. Inatçı keçi...
"Ben bir ölüyüm unuttun mu?"
İğnelemeyi havada kaptım ve içimde sindirdim. Sorun belli olmuştu. Yanına gelip onu iteleyerek koltukta kendime yer açtım... kıvırcık inatçı saçlarını yüzünden çektim, hala televizyona bakıyor, sanki o değil de ben ölüymüşüm gibi davranıyordu.
"Forbia..."
"Bir daha yemek de yemeyeceğim!"
Noluyoruz ya! Trip mi atıyor ne yapıyor anlamıyorum!
"Yemekle ne alakası var?"
Nihayet bana dönerek gözlerimin içine baktı,
"Yemezsem ölür müyüm Royce?"
Derin bir nefes alarak başımı arkaya doğru yasladım. Sağ bacağımı altıma alıp düzgün bir cümle kurmaya çalıştım.
"Inatçı keçi. Beni iyi dinle. Artık sen ölemezsin, evet bu doğru! Neden pozitif yönden bakmıyorsun? Bu gün insanlar ölmekten çok korkuyorlar, senin ise korkacak hiçbir şeyin yok işte. Bu ne kadar güzel farkında değil misin?"
"Tabi ya! Harika bir şey ölü olmak! Uuuu çok heyecanlı! Bence de pozitif olması gereken benim. Niye biliyor musun? Ömür boyu sana musallat olacağım Royce Philips! Sen tuvaletteyken bile..."
"Ov hayır hayır...!"
Ellerimi engel olmak istercesine havada salladım. Bu iş iyice zıvanadan çıkmıştı.
"Sevgili Forbia, nasıl oldu bilmiyorum ama bir şekilde hayatıma girmeyi başardın. Ama bu olayda benim zerre dahi suçum yok... Seni öteki dünyadan ben getirmedim. O yüzden beni suçlama."
Ayağa kalktım ve kapıya doğru adım attım. Sonra aniden durdum ve sol elim havada;
"Ve popomu rahat bırak"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜFEK/Tamamlandı
Fiction généraleBir kitabın ismi niye tüfek olsun ki?(Tamamlandı) TÜR: Dram/Gizem Yağmur can yakar mıydı hiç? Sanki biri yağmuru ateşe vermişti ve değdiği yeri yakıyordu.Yine "kendimsiz" kalmıştım işte, "kimsesizlikten" ziyade... "Beni kaybetmekten korkman hoşuma g...