Medya Koray.
İyi okumalar."Azra??!" diyerek yüksek sesle bağıran Eylül'e gözlerimi kısarak baktım ve konuşmaya başladım;
"Ne var Eylül?"
"Sen...sen gelmişsin. Neredeydin? Sabahtan beri sizi arıyoruz. Sizin yüzünüzden geri döndük. Neredeyse akşama kadar ormanda sizi aradık. Ödüm koptu hayvan. Kaç karakol gezdim biliyor musun? Aklım çıktı senin yüzünden. Sana bir şey oldu sandım."
"Bir şey yok işte. Geldim"
"Odunsun ya. Ben burada senin yüzünden telaştan gebereyim,sen gel eve keyif çat."
"Daha yeni geldim."
"Yeni mi geldin? Neredeydin sabahtan beri?"
"Çok zeki olan otobüs şoförümüz bizi ormanda unutmasaydı şuan kampta olacaktık. Ama ben kampa gitmek yerine bütün gün boyunca eve gelebilmek için tüm yolu yürüdüm."
"Oha o kadar yol mu yürüdün? Hemde tek başına?"
"Yanımda Çağan'da vardı."
"İyi bari tek değilmişsin."
"Sabahtan beri bir şey yemedim. Bana yemek hazırlasana"
"Yemek mi? Bu saatte mi?"
"Açım."
"Çok yorgunum,sen hazırlasan olmaz mı?"
"Neyse git yat."
"Ya bak trip atma,sabahtan beri seni aramaktan canım çıktı."
"Ya tamam trip filan attığım yok. Git yat. Ben yerim tek başıma"
"Trip atmıyorum diyene bak. Utanmasan küseceksin."
"Çocuk muyum Eylül?! Tamam dedim işte. Git yat zıbar."diyerek sesimi yükselttiğim de gülerek odasına girdi Eylül.
Bide gülüyor ya! Neymiş hanım efendi sabahtan beri beni aramışmış. Çok yorulmuşmuş. Sanki ben kıçımı devirip yattım bütün gün. Anam ağladı benim be. Kaç km yürüdüğümden haberi varmı paşamızın?! Ben hazırlayacakmışım. Hı? Sanki ona kaldım. Elbet bende kendi yemeğimi hazırlayabilirim. Aptal. Bide trip atma diyor. Trip atan kim ki?
Sinirle mutfağa girdim ve etrafı süzmeye başladım. Ne yeseydim ki? Aslında canım et istiyordu ama onu yapacak zamanım yoktu. Yorgunluktan ölüyordum. Zaten et yapabileceğimi de düşünmüyordum. Pratik bir şeyler olmalıydı. Makarna yapabilirdim ancak Eylül gelmeden önce,yani 2 hafta öncesine kadar fast food ve makarna dışında bir şey yemiyordum. Yumurta yapabilirdim. Hem yapması kolaydı,hem vakitten kazançtı. Evet kesinlikle yumurta yapmalıydım.
Bu kararımla birlikte lazım olanları çıkarmak için buzdolabına ilerledim. Kapağı açtığımda buzdolabı ile ufak bir bakışma yaşadım ve nelere ihtiyacım olabileceğini düşündüm. Hangi malzemelere ihtiyacım vardı?
Yumurta!
Hmm başka?
İki tane yumurta!
Evet iki tane yumurta yeterdi. Ve tava. Tavalar neredeydi? Mutfakta en az 3 dakika tava arama mücadelesi sonunda alt dolapta bulduğum birkaç tane tavanın içinden birisini aldım ve ocağa koydum. Tavanın içine de buzdolabından çıkarttığım iki yumurtayı kırdıktan sonra ocağı yaktım. Yaklaşık 2 dakika tavada yumurtayı pişirdikten sonra ocağı kapadım ve tavanın sapını dikkatlice tutarak masaya koydum. Ekmek dolabından da bir parça ekmek kopardıktan sonra ekmeği masaya koydum ve ortadaki sandalyeyi çekerek oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHSUZ KADIN
ChickLitArkamı dönmemle duvara dayanmış olan ve beni kurtarmak için dayak yemiş bulunan çocukla göz göze gelmem bir olmuştu. Çocuk hafiften sırıtırken dayanmış olduğu duvardan kendini çekti ve bir adım yaklaşıp konuşmaya başladı. "Güzel vuruyorsun." "Seni...