- BÖLÜM 20 -

4.3K 223 14
                                    

Medya Azra.
İyi okumalar.

Öğle molası kantinde masalardan birisine oturmuş aldığım kahvemi yudumluyordum. Hava soğuk olduğu için dışarıda oturmak aptalca olurdu öyle değil mi? Bende bu defa erken davrandım ve kantindeki masalardan birisini boş yakalayabildim. Sanırım bundan sonra da her öğlen erken davranıp kantindeki bu sıcak ortamda bulunan turuncu masaları boş yakalayacaktım.

Kantindeki öğrencileri birer birer süzerken tekrar gözüm karşımdaki masaya kaydı. Çağan'la bir kez daha göz göze geldiğimizde tekrar ve tekrar çektim gözlerimi. Ne yapacağımı bilmiyordum. Onunla konuşmalı mıydım? Yoksa bu şekilde oturup zilin çalmasını mı beklemeliydim? Ahh fazlasıyla kararsızdım. Cumartesi günü yapacağımız şu eğlence için Çağan'la konuşmalıydım. Neden bilmiyorum ancak bu 4'lü takılma işi gerçekten kafama yatmıştı. Başka zamanda olsa veya başka kişilerle olsa çok büyük ihtimal gitmezdim ancak bu. Bilmiyordum içimde nedensiz bir biçimde gitmek isteyen bir taraf vardı ve bunun için Çağan'la konuşacaktım. Evet, kesinlikle konuşacaktım.

Büyük bir kararlılıkla yerimden kalktığımda doğruca karşı ki masaya ilerledim. Çağan'la kurduğum göz temasını bozmadan masaya vardığımda yanında oturan diğer çocuklarda bakmaya başlamışlardı bana. Onları dikkate almadan konuşmaya başladım.

"Biraz konuşalım mı?"

Soruma karşılık cevap olarak oturduğu sandalyeden kalkan Çağan'ı takip ederek kantinden çıktım. Çağan bahçeye çıktığında mecburen bende arkasından gitmiştim. Dışarı çıktığımızda esen soğuk rüzgar saçlarımı savururken en yakında bulunan banka geçip oturduk. Kollarımı kendime doladığım da benim konuşmamı bekleyen Çağan'ın ağzını bıçak açmıyordu. Taki bende konuşmayana dek.

"Konuşmayacaksın sanırım?"

"Aslında... Nereden başlayacağımı bilmiyorum. Ne konuşacağımı da bilmiyorum. Ahh bana yardım edersin sanmıştım."

"Konuşarak mı?"

"Bunun ne kadar önemli bir yardım olduğunu bilemezsin."

"Konuşacağın konuyu bile bilmediğin bir konuşmada sana nasıl yardım edebilirim?"

"Aslında konu pazartesi gecesi ile ilgili."

"Eğer istemiyorsan söylemek zorunda değilsin."

"Gerçekten mi?"

"Sanırım bu senin için büyük bir yardım. Ha?"

"Aaa... Aslında evet."

"Başka konuşmak istediğin bir konu var mı?"

"Pekii... Aramız nasıl?"

"Ne gibi?"

"İyi mi? Kötü mü?"

"Bizim aramız hiçbir zaman iyi olmadı ki?"

"Öyle mi düşünüyorsun?"

"Evet."

"Aslında cumartesi gecesi dışarı çıkalım diyorduk Eylül'le. Seni davet edecektim."

"Farkında mısın bilmiyorum ama şuana kadar geçirdiğimiz tüm vakitler neredeyse zorakiydi. Yani şuan..."

"Ah, bizimle vakit geçirmek istemediğini açıkça söylediğin için teşekkürler. Zoraki yaşadığımız olaylar için de üzgünüm. Bir daha olmaması için elimden geleni yapacağım."

Sinirle oturduğum yerden kalktığımda gitmek için hareketlendim ancak Çağan'ın konuşmasıyla bu hareketimden vazgeçmiştim.

"Hey, hey! Yanlış anladın. Otur şuraya."

RUHSUZ KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin