17 Yıl ÖnceDibine kadar kısalmış tırnaklarıma kan bulaşıyor. İşaret parmağımı yavaşça kurumaya yüz tutmuş yarama bastırıyorum, böylelikle duran kanı yeniden canlandırıyorum. Canım çok yanıyor ama, yine de bunu yapıyorum.
Akan gözyaşlarım dudaklarıma indiğinde, burnumu çekiyorum. Ayşe'ye sinirlenip oyuncaklarımı babamın arabasına bırakmak için koşturduğum sırada ayağım çakıl taşlarına takılıyor ve kendimi yerde buluyorum.
Yüksek sesle ağlayıp dikkatleri üstümde toplamak yerine, kanayan dizimi kendime doğru çekip olduğum yerde ağlamaya başlıyorum.
Bir eli cebinde, diğer elinde de sapanını döndürerek benim tarafıma doğru gelen Cemil'i gördüğüm zaman hafifçe arkaya doğru kayıyorum ve bitkilerin arasına sığınıyorum. Fakat bu çabam, beni görünce kaşlarının çatılmasından anlaşıldığı üzere başarısız oluyor.
Sapanını toz toprakla kirlenmiş kaprisinin cebine sokuyor ve yanıma geliyor.
"Selin,düştün mü sen?"
Sorusunu cevaplamıyorum. Daha iki gün önce tanıştığım birinin önünde küçük görünemeyecek kadar gururluyum. Özellikle de garip arkadaşları ile bir olup, benden sadece bir yaş büyük olmasına rağmen beni küçümseyen Cemil'e karşı, asla küçük görünemem.
Yanıma yaklaşıp, dizlerinin üzerine çöküyor. Sarı kaprisinin iyice kahverengiye dönüşmesinden de anladığım kadarıyla, bu çocuk üzerinin kirlenmesinden çekinmiyor.
Sabah anneme ördürdüğüm saçlarımı kan bulaşmamış elimle geriye atıyorum.
"Yaran mikrop kapacak bizimkilere gösterelim."
Yaramı incelerken sanki 8 yaşındaymış gibi değil de, daha büyük birisiymiş gibi benimle ilgileniyor.
Dizimdeki yara yanmaya başladığı zaman gözlerimi sıkı sıkı kapatıyorum. Gözyaşlarım daha hızlı düşmeye başlıyor.
"Tamam tamam ağlama."
"Üstüm başım mahvoldu"
Uçlarında kurdeleler olan şortum ve tshirtümdeki tozları hızlı hızlı savuşturmaya başlıyorum.
Canım yandığı için ağladığımı bilmemesi gerekiyor.
Dikkatli dikkatli bana baktıktan sonra, kolunu bana gösteriyor.
"Bak, geçen hafta bu koluma cam girmişti."
"Hiii!"
Korktuğumu görmek bir şekilde gururunu okşuyor.
Eli kıvrılmaya başlamış sarı saçlarına gidiyor ve kulağının hemen yukarısında kalan kısımdaki dikiş izini gösteriyor.
"Burayı da top oynarken yardım" derken sırıtıyor.
Ağzım dehşet bir ifade eşliğinde kocaman açılıyor.
Alt dudağımı büzüyorum.
"Senin canın yanmıyor mu?"
Omuzlarını umursamaz bir tavırla silkiyor.
"Ama benim canım çok acıyor."
İfadesi ciddileşiyor. Biraz daha yanıma yaklaşıyor.
"Benim bir sırrım var akıllım. Canım hiç yanmaz. Hiç hastalanmam."
Gözlerimi kocaman açıyorum, birileri çok özel sırrını duymasın diye fısıldayarak;
"Sırrını bana da söylesene" diye soruyorum.
Önce tereddüt ediyor, sonra mucizevi bir sakinlikle sırrından bahsediyor.
"Gözlerimi kapatırım. Canım hiç yanmıyormuş gibi yaparım. En sevdiğim/istediğim şeyi düşünürüm. Acı da geçer gider."
Dudaklarım tek çizgi halini alıyor.
"Bu mu sırrın?" Omuz silkiyorum. "Çok saçma."
Bunu söylemem onu bozuyor. Hızla ayağa kalkıyor. Gitmek için hamle yapmadan hemen önce, gideceği korkusuyla ellerimle gözlerimi kapatıyorum. Gidip gitmeyeceğini merak ediyorum. Herhangi bir ayak sesi gelmiyor.
"Neyi düşünüyosun?"
Duraksıyorum.
Tıpkı onun söylediği gibi acıyı düşünmemeye çalışıyorum. Güzel şeylere odaklanıyorum.
"Neyi düşünüyosun?" diye tekrar soruyor.
Burnumu çekiyorum.
"Abimin almak için söz verdiği yeni barbie bebeği.."
Köye babaannemi ziyarete gelmeden hemen önce, bir mağaza vitrininde gördüğüm inanılmaz güzellikteki barbie bebek aklıma geliyor. Onunla istediğim herkesi kıskandırabilirim..
"Uyuz kızları da o bebekle oynatmam," diyorum kendi kendime.
Gülme sesini duyuyorum, ellerimi gözlerimden çekiyorum.
Şok içerisinde Cemil'e bakıyorum.
"Acı geçti"
Ellerini ceplerine sokuyor, çok bilmiş tavırlarıyla kafasını sallıyor.
Yüzümdeki yaşları siliyorum.
Elini uzatıyor.
"Hadi annenin yanına gidelim."
Tereddütte kalsam da, yeniden sızlamaya başlayan bacağım hızlı bir karar vermemi sağlıyor. Uzattığı eli tutuyorum ve seke seke yanından yürümeye başlıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece'nin Mavisi
General FictionSelin Yılmaz üniversiteden mezun olduğunda, hayatında çok büyük bir değişiklik yaratacak haberi babasından öğrenir. Yıllarca el bebek gül bebek büyümüş, ne istese elde etmiş olan bu genç kız; evinden uzakta bir kasabaya yerleşmek zorunda kalır. Al...