"Arayıp güzel sesini son kez duyabilmek isterdim.
Ama bunu yapacak cesareti kendimde bulamadım. Belki her şey çok daha farklı olabilirdi Selin..
Yaşananlar, yaşanmamış olsaydı eğer..
Olanları değiştiremem. Bazı şeyler için keşke yapmasaydım desem de, hala yapmaktan pişman olmadığım şeyler var..
Belki bir gün yeniden görebilirim yüzünü. İnan bana, yüzünü yeniden görebilmek için her şeyi yaparım.
Şimdi sana veda ediyor olmak düşüncesi bile çok garip.. O yüzden veda değil bu.
Kimsenin seni üzmesine izin verme. Ve gözünü açık tut. Herkese güvenen naif kalbin, bir gün çok kötü kırılabilir.
Sadece kendine iyi bak.."Hissizlik tüm bedenimi ele geçirirken, Mehmet'ten gelen mesajı tekrar okuyorum.
Nereye gittiğini, ne kadar kalacağını, hiçbir şeyi yazmamış.. Gitmeden önce bana sadece böyle bir açıklama yapmayı uygun görmüş..
Sıkıntı basınca telefonun kilidini sertçe kapatıp masaya koyuyorum.
Olan her şeyden sonra, Mehmet'in yaptıklarından sonra gitmesi en iyisi.. Çünkü biraz daha burada kalsaydı, ne onu ne de Cemil'i daha fazla tutamazdım. Üstelik her şey arap saçına dönerdi.
Yine de Mehmet'in geri çekilir gibi gitmesine minnettar kalıyorum.
Onun o kadar da kötü biri olmadığı ihtimaline en başından beri bel bağlıyordum. Nitekim beni yanıltmadı.
Kapım hafifçe tıklanıp aralandığı zaman düşüncelerimden sıyrılıyorum.
Henüz dün tanıştığım ortağım, Canan Hanım odama giriyor.
"Günaydın, Selinciğim, nasılsın bugün?"
Sırtımı dikleştirip toparlanıyorum.
"Gayet iyiyim. Siz nasılsınız Canan Hanım? Alıştınız mı ortama?"
Dudağını hafifçe dişleyip düşünmek için zaman kazanıyor. Dikkatle onu süzüyorum. Evraklarda yaşının 35 olduğu yazsa da, o daha genç gösteriyor.
Bu sırada elimle karşımdaki sandalyeyi işaret edip, oturabileceğini belirtiyorum.
Canan Hanım karşıma oturuyor.
"Bu arada bana lütfen 'Hanım' deme Selin.. Vallahi kendimi kötü hissediyorum."
Mahçup bir şekilde gülümsüyorum.
"Peki.. Canan, alıştın mı ortama?"
"Eh, alıştım alıştım. Herkes gayet iyi.. Şimdilik sadece uzaktan gözlem yapsam da.. "
Daha önceden söylediğim, hatta soğumaya başlayan çayımdan bir yudum alıyorum. Tam Canan'a da bir şey içip içmediğini soracakken, benden önce söze giriyor,
"Özellikle bu şirketteki yüksek... aşk potansiyeli, tüm ortama sızmış gibi.."
Bakışlarımı kaçırıyorum. Bizden bahsediyor olamaz.. değil mi? Daha ikinci gününde..
"Anlamadım?" derken sersemce gülümsüyorum.
Yüzüne oldukça hınzır bir ifade yerleşiyor.
"Şu sarışın çocukla seni diyorum.. Yan yana gelişiniz bile alev alev."
Az önce içtiğim iki yudum çay sanki boğazıma diziliyor.
Henüz Cemil boşanmadan böyle bir şeyin duyulması rezalet olur.
"Siz sanırım bizi yanlış anladınız. Cemil, hisseleri aldığınız adamın kardeşi ile evli."
Bunu söylerken içimdeki Selin histerik kahkahalarla bana gülüyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece'nin Mavisi
Ficción GeneralSelin Yılmaz üniversiteden mezun olduğunda, hayatında çok büyük bir değişiklik yaratacak haberi babasından öğrenir. Yıllarca el bebek gül bebek büyümüş, ne istese elde etmiş olan bu genç kız; evinden uzakta bir kasabaya yerleşmek zorunda kalır. Al...