Bölüm 3 - Düğün

17.8K 1.3K 466
                                    

24 saati geçmeden gelen yeni bölüm yapmışlar, olmuş! Sizleri kıramadım ve yeni bölümü hemencecik yayınladım. Karşılığını da bekliyorum ;)

İyi okumalar!

Evden çıkmak için hamle yaptığı zaman donuk bedenim çözülüyor.

"Bir dakika, bir dakika!" diyorum, kapıya yaklaşan Cemilin yanına giderken. Duruyor.

"Ne demek Mehmet benden hoşlanıyor? Ama.. ama beni nerden baksan üç kez gördü bu adam."

Omuz silkiyor.

"Şimdi onun yanından geliyorum. Ağzından kaçırıverdi, sana söylememem gerekiyordu ama haberin olsun istedim. Ona göre davranman için." diyor keyifsiz bir şekilde.

Boş bakışlarla ona bakıyorum. Sonra kaşlarım çatılıyor.

"Nasıl davranmam için?"

"Şimdi sen herkese karşı biraz samimisin ya.. Bazıları yanlış anlıyor bunu."

Sonra ifadesi ciddileşiyor.

"Mehmet de böyle anlamış olabilir."

Saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıyorum.

"Yani.. Ben hiç öyle düşünmemiştim ya."

Dikkatle bana bakıyor.

"Şimdi ne yapacaksın?" diyor merakla.

Yapmak istediğim tek şey, ağız dolusu bir kahkaha patlatmak aslında. Ama bunu yapmıyorum.

"Gidip onunla konuşsam mı?"

"He, yani sen de ondan hoşlanmadın."

Kısık bir gülme sesi çıkarıyorum.

"Saçmalama. Daha dün gördüğüm adam.."

Başını ağır hareketlerle sallıyor.

"O zaman, unut gitsin. Hiçbir şey söyleme ona da.."

Yaşadığım ardı sıra gelen garip olaylara karşı tutumum, boş bakışlar ve sessizliklerden oluşuyor.

Kapının kolunu tutuyor.

"İyi geceler o halde."

Elimdeki misketleri hafifçe sıkıyorum.

"Sana da."

Cemil evden çıktığı zaman, olduğum yerde birkaç tur volta atıyorum. Misketleri, odamdaki çekmecede saklıyorum.

"Daha nelerle uğraşacaksın bakalım Selin.." diyorum kendi kendime. Elime telefonumu alıyorum.

Tam Arzu'yu arıyorken, birden aramayı sonlandırıyorum. Erkenden uyku bastırıyor. Kapımı ve pencerelerimi sıkı sıkı kapattıktan sonra, yatağıma giriyorum.

*

Çileden çıkaran bir ses. Evet evet, dünyanın en sinir bozucu iki sesi susmak bilmediği zaman, bir küfür mırıldanarak yatağımdan doğruluyorum.

Koşar adım penceremi açıyorum. Karşı evin bahçesindeki kaz ve horoz, sanki kan davalılarmış gibi birbiriyle kavga ediyor.

İki üç "Kışşşt, hoşşşt, pişştt" sesinden anlamayan hayvanlara bakarken, derin bir nefes alıyorum.

Akşam tıkındığım top çikolatalar dikkatimi çekiyor. Birkaç tanesini elime alıyorum. Horoz ve kazın kavgası daha çok alevleniyor.

"Yeter ulan yeteer!! Susun be susun!"

Gece'nin MavisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin