"Hanımefendi."
Kulaklarım yanmaya, başım uğuldamaya başlıyor. Boğazımdaki kuruluk hissi yüzünden zorlukla yutkunarak gözlerimi açıyorum. Fakat sonra gözlerim acıyor, elimi gözlerime siper edip yeniden açıyorum.
Bıyıkları ağırlaşmış, orta yaşlı bir adam tepemde dikilip endişe ile bana bakıyor.
"İyi misiniz?"
Artık bana ağır gelmeye başlayan kafamı sağa sola çeviriyorum. Havuzun kenarında yatıyorum. Neden burada yatıyorum?
"Ben.."
Sesim hırıltı halinde çıkıyor. Boğazımı temizliyorum.
"İyiyim."
Zorlukla yerimden kalkıyorum. Üzerimdeki nemli iç çamaşırlarını fark edince otomatikman yüzüm kızarıyor. Görüş alanımdaki elbisemi kapıp üzerime geçiriyorum. Neden çıplağım?
Sırtıma güçlü bir ağrı giriyor.
"Dün geceki bey sizi burada mı bıraktı?"
Kaşlarımı çatıyorum.
"Dün geceki bey?"
"Buraya sarışın bir beyle birlikte gelmiştiniz gece. Yasak dememe rağmen içeri girmiştiniz."
Gözlerimi kırpıştırıyorum. Şuan rüya mı görüyorum?
En son ne hatırladığımı düşünmeye başlıyorum. Mehmet ile tartıştım.. sonra biraz hava almak istedim.
Güçsüz bacaklarımdan güç alıp sersemce ayağa kalkıyorum.
"İyi olduğunuza emin misiniz?"
Yavaşça başımı sallıyorum. Adam bir şeyler mırıldanıp yanımdan gidiyor. Köşede duran topuklu ayakkabılarımı ve çantamı elime alıyorum.
Boş bakışlarım havuza kayıyor. Birkaç saniye hareketsizce orada dikiliyorum.
Daha sonra büyük bir baş ağrısı eşliğinde dün yaşadıklarımı hatırlıyorum.
Havuza girişim.. bahçede Cemil'in beni insanların arasından çekip alması.. öpüşmemiz..
Elimi alnıma yerleştiriyorum.
"Beni bırakıp gitmişti."
Olayın şokundan çıkamadan sersem adımlarımla havuzdan ayrılıyorum. Otelin lobisinde yürürken insanlar yan bakışlarla beni süzüyorlar. Kimbilir şuan nasıl görünüyorum?!
Elbisemin düşen omuz askısını yeniden kaldırıp, nemli saçlarımı geriye atıyorum. Daha fazla rezil olmama düşüncesi ile asansör düğmesine hızlı hızlı basıyorum.
Sonunda kendimi boş asansöre atıyorum.
Dün yaşadıklarım aklıma geldikçe sinirim de tavan yapıyor. Sağa sola saldırmak istiyorum fakat kolumu kaldıracak halim yok. Midem kasılıyor, bacaklarım titriyor ve başım hala dönüyor.
Odamın olduğu kata ulaştığında asansörün kapısı yavaşça açılıyor ve Cemil ile göz göze geliyorum.
Dik dik ona baktıktan sonra sersemce yanından geçip gidiyorum. Odama ulaşamadan başım dönüyor ve duvara yaslanıyorum.
"Selin?"
Daha iyi hissetmek için derin nefesler almaya başlıyorum.
"Tüm gece nerdeydin?"
Bana şaka yapıp yapmadığını anlamak için sert bir ifadeyle yüzüne bakıyorum.
"Havuz kenarında sızıp kalmışım," diyorum imalı imalı.
"Ben bıraktığımda gayet iyi görünüyordun."
Sinirle alt dudağımı ısırıyorum.
"Bıraktığında.." diye tekrar ediyorum sessizce. Yeniden odama gitmek için ani hamle yaptığımda aniden dünyam dönüyor.
Ben düşmek üzereyken kolları beni kavrıyor ve bana destek oluyor.
"Bırak beni.."
"Düşüp kalacaksın şimdi.."
Omzundan ittiriyorum.
"Sanane ya, defol git!"
Kollarını benden çekiyor. Kafamı dikleştiriyorum. Adım attığım an sanki koridor daha çok uzuyor. Sakince yürümeye devam ediyorum ve nefes aldığım sırada sırtıma sancı giriyor.
Güçsüz bacaklarım daha fazla beni taşıyamıyor ve yere yığılıyorum.
Cemil derin bir iç çekiyor ve yanıma gelip beni kucağına alıyor.
İtiraz etmek, onu yeniden ittirip kovmak istiyorum ama konuşamayacak kadar bitkin durumda olduğum için pes ediyorum.
Ben daha gözlerimi kapatamadan ayaklarım yere değiyor. Elimdeki çantayı açıp bir şeyler arıyor.
"Ne yapıyorsun?"
Bana cevap vermiyor. Çantamdan çıkarttığı anahtar ile kapımı açıyor ve beni yeniden kucağına alıyor. Sarsıntıdan dolayı başım daha çok dönüyor.
Gözlerimi kapatıyorum.Gözlerimi açtığım zaman beyaz tavan ile bakışıyorum. Nerde olduğumu şaşırıyorum, saat kaç onu bile bilmiyorum.
"Kalkma, kalkma."
Sesini duyduğum zaman hızla gözlerimi kırpıştırıyorum. Onu dinlemeyerek yerimden doğruluyorum ve sırtımı yatak başlığına yaslıyorum.
"Al iç bunu," diyor elindeki hapı uzatarak.
Dikkatle ona bakıyorum.
"Ağrı kesici," diye açıklıyor kendini.
"Benim ihtiyacım olan ağrı kesici değil."
"Şaka yapıyorsun herhalde? Şu haline bir bak. Dağıldın."
"Sana sen bırakana kadar kullanacağıma yemin etmiştim. Ben geri adım atmam."
"Ben de kullanmıyorum ama.."
Belki de yatmaktan kaynaklanan bir güç geliyor bedenime. Sertçe omzuna vuruyorum.
"Sana neden güveneyim? Hem senin burada ne işin var?! DÜN NE YAPTIĞINI HATIRLAMIYOR MUSUN?!"
Kollarımdan tutup beni zapt etmeye çalışıyor.
"Selin, SELİN!"
"Bırak, bırak dedim! Abandın üzerime zaten, kalk! Kalk dedim sana zaten gücüm yok!"
"Bu mu güçsüz halin?!" diye azarlıyor beni.
"Seni öldürmediğime dua et! Nerde diğerleri? Mehmet nerde?!"
Kaşlarını çatıyor.
"Mehmet misafirleriniz ile ilgileniyor hala. Buraya sözde iş için geldin, şu duruma bak!"
"Sanane benim işimden?! Gitsene Nino'nun yanına!"
"Alışveriş yapıyor. Ben alışveriş sevmem."
Yüzünü tırmalama isteği doğuyor birden içimde.
Dikkatle gözlerime bakıyor. En başta bunun daha yüklü bir şey olduğunu sansam da, gözbebeklerimi kontrol ettiğini anlıyorum. Hemen gözlerimi kaçırıyorum.
Elini alnıma koyuyor.
"Ya çekil!"
Eline sertçe vuruyorum.
"İyi, ateşin düşmüş."
"Doktor kesildin başıma! Çık git şurdan!"
"Hastasın çünkü."
Hapı elime yerleştiriyor.
"Al bunu. Bol bol da su iç. Yat dinlen gidene kadar."
Şaşkınlıktan ağzım açılıyor.
Cemil yatağımdan kalkıp odadan çıkıyor.
"ASIL HASTA SENSİN BE! RUH HASTASI!"
Hapı sinirle yutuyorum. Kafamı sertçe yastığa koyuyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece'nin Mavisi
General FictionSelin Yılmaz üniversiteden mezun olduğunda, hayatında çok büyük bir değişiklik yaratacak haberi babasından öğrenir. Yıllarca el bebek gül bebek büyümüş, ne istese elde etmiş olan bu genç kız; evinden uzakta bir kasabaya yerleşmek zorunda kalır. Al...