Bölüm 17 - Hilal

13.1K 1.1K 205
                                    

Bölümü okuduktan sonra bir yıldız dokunuşu ve görüşlerinizi yazacağınız bir yorum, hikayeye destek vermenizi sağlayacaktır. İyi okumalar.

CEMİL

Elimdeki zinciri sanki kolaylıkla kırılacak bir nesneymiş gibi nazikçe okşuyorum. Başparmağım gümüş zincirde kayıp hilal şeklinde duraklıyor.
Hilal; ayın dört evresinden biri değildir. Hep arada kalan, en kısa sürenidir. Ama kısa sürse de gecenin en görkemli halidir. Gece'nin en kısa ihtişamı, en muazzam olanı.. Hatta hilal, gecenin ta kendisidir.
Kolyeyi farkında olmadan çok fazla sıktığımı anladığımda, odanın kapısı açılıyor.
Çekinme ya da saklama gereksinimi duymadan, öylece kalakalıyorum. Nino, sorgulayıcı bakışlarla içeri girip kapıyı arkasından kapatıyor.
"Abim aradı, bu gece gelmeyecekmiş."
İçimi inanılmaz bir korku kaplıyor.
"Nerede kalacakmış?"
"Bir arkadaşının adını söyledi... Adını unuttum bile."
Tuttuğum nefesimi sakince veriyorum. Sonra sırtımı yatağın başlığından kaldırıp, yerimden doğruluyorum.
"Yine de burada yatabilirsin," diyor Nino büyük bir istekle.
"Gerek yok."
Gözlerini hayal kırıklığıyla benden kaçırıyor. Açıklama yapma isteği duyuyorum.
"Zaten abin aramızdakileri bilmesin diye dün gece aynı odada kalmıştık Nino, biliyorsun."
"Buna devam edebiliriz.."
Başımı yavaşça sağa sola sallıyorum.
Birkaç adım atıyorum, odadan çıkmak üzereyken;
"Bugün doğum gününde hemen kayboldun. Onun peşinden mi gittin?" diye soruyor.
"Buna cevap vermek zorunda mıyım?"
Kollarını göğsünde birleştiriyor.
"Sen benim kocamsın, yani evet."
Alaylı bir şekilde gülümsediğimde bozuluyor ama duruşundan ödün vermiyor.
"Son altı ayda evliliğe dair ne yaptık biz?"
Cevap veremiyor.
"Sadece bizim evde kaldın, anneme ya da Ayşe'ye yardımcı oldun. Hepsi bu."
Gözlerinin dolduğunu gördüğüm zaman duruyorum.
"Kalbimi kırıyorsun, Cemil."
Alt dudağımı dişliyorum, sakinleşmeye çalışıyorum. Bu sırada Nino elimdeki kolyeyi fark ediyor ve hızla eline alıyor.
"Aa, bu senin değil miydi?"
"Dokunma."
Sertçe kolyeyi onun elinden alıyorum. Dik dik bana bakıyor. Bu konu hakkında bir şeyler söyleyecek sanıyorum fakat onun yerine gözlerini kırpıştırıyor ve ağlamaklı tavrından kurtuluyor.
Sanki az önce tartışmamışız gibi,
"Bize buraya yakın bir ev buldum. Yarın anlaşmaya gideceğim, en kısa sürede taşınırız. İstersen sen de benimle gel.."
"Gerek yok."
Onun bu çok çabuk değişen tavırlarından sıkıldığımı belli ederek odadan çıkıyorum. Kendimi salondaki kanepeye yığılır gibi bıraktıktan sonra, avcumun içindeki kolyeye yeniden bakıyorum.
'Madem beni bırakıp giden benim Selin'im değildi, o zaman bu kız kim?'

SELİN

"Selin, ellerin titriyor.."
Direksiyonu sıkıca kavrayan ellerime göz attıktan sonra yanımdaki Arzu'ya bakıyorum. Elindeki aynayı kapatmadan beni süzüyor.
Bozuntuya vermeden, daha sakin durmaya çalışıyorum.
Arzu, rujunu tazeleme işlemine geri dönüyor. Bir yandan rujunu sürerken diğer yandan da benimle konuşmayı ihmal etmiyor.
"Cemil bugün işe geleceği için böylesin.."
"Alakası yok."
Olabildiğinde sakin olarak araba kullanmaya devam ediyorum.
"Kırmızı ışık!"
Aniden fren yapıyorum. Arzu elindekileri çantasına atıp dikkatle bana bakıyor.
"Evet, Arzu evet! Şirkete geleceği için gerginim, oldu mu?"
"Bugün işe gitmeyebilirdin."
"Neden? Ondan mı kaçacağım?"
Saçını kulağının arkasına sıkıştırıyor ve yerinden kımıldayarak bana dönüyor.
"Bu kaçmak değil."
"Hayır, kaçmak. Bir de dün akşamki halini görseydin, imalı imalı kaçtığımı söyledi resmen ya! O kim oluyor Arzu? Beni salak gibi bir başıma havalimanında bırakan, sonra da gidip evlenen o değil mi?"
"Haklısın ama.."
"Aması ne?"
Kırmızı ışık yeşile döndüğü zaman ilerlemeye devam ediyorum. Arzu konuşmaya devam ediyor.
"Sadece, bunlar bana pek mantıklı gelmiyor.. Sen dedin bize Cemil'in son anda gelmekten vazgeçtiğini, şimdi neden dün akşam senin peşine düşsün? Daha da önemlisi neden sana kaçtığını söylesin? Çok mantıksız.."
"Onda mantık aramayı bırakalı uzun zaman oldu Arzu."
"Orası da doğru.. Mantıklı insan gidip de Nino ile evlenir mi?"
İç çekiyorum.
Arabamı Arzu'nun işyerinin kapısına kadar yanaştırıyorum.
"Neyse, akşam bu konuyu uzun uzun konuşuruz. Geliyorsun değil mi bana? Ozan son anda kaytaracaktı hemen vazgeçirdim."
"Gelirim gelirim."
Arabadan inmek üzereyken dönüp bana bakıyor.
"Bak Mehmet'i falan getireyim deme, adam buraya taşındığından beri üçümüz yalnız kalamadık ya."
Gergin halime rağmen beni güldürmeyi başarıyor.
"Olur."
Biraz daha rahatladığımı görünce o da gülümsüyor.
"Sağol bıraktığın için, akşam görüşürüz bebeğim."
"Görüşürüz."
Arzu arabadan iniyor ve hızlı adımlarla işyerine giriyor. Saatime bakıyorum. Olabildiğince işe gitme işlemini geciktirmeye çalışsam da onunla elbet karşılaşacağım, bundan kaçışım yok.

Gece'nin MavisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin