*Gelecek Bölümden*

10K 758 86
                                    

"İşte bardağın içindeki mucize.."
Bardağı yarıya kadar doldurup masaya bırakıyorum.
Nino ve Ayşe göz göze geliyor. Damla saçlarını düzeltiyor ve bardağı eline alıyor.
"O zaman açılışı ben yapıyorum."
"Buyur."
Sek votkayı nefes almadan içiyor.
"Dikkat et, çarpar."
"Selinciğim.." diyor dudakları yukarı kıvrılırken. "Ben alışkınımdır."
Tek kaşımı kaldırıyorum.
Nino ve Ayşe için doldurduğum içkiye önce dokunmuyorlar. Derin bir iç çekiyorum.
"Aa hadi ama. Bana eğlence sözü vermiştiniz!"
Bunun üzerine ikisi de içkilerini yavaş da olsa içmeye başlıyor.
"Şimdi ısınıyor ortam.." diyorum. Kendime doldurduğum sek votkayı kafama dikip çalmakta olan müziğin sesini biraz daha açıyorum.
"Bu pijama partisi düşüncesi harika oldu ya!" diyor Damla.
Nino içkisinden bir yudum daha alıyor.
"Ee düğünden önce kız kıza zaman geçirelim istedim."
Votkayı bardağıma boca ediyorum. 
"Ay ben içemeyeceğim!"
Kafamı kaldırıp Ayşe'ye bakıyorum.
"Al o zaman sen vişne suyu ile karıştır. Ama istemiyorsan da zorlama. Zaten abin benden soracak hesabı.."
"Neden senden soracak ki?"
Nino'nun ani çıkışından sonra hepimiz şaşırıyoruz. 
"İçkiyi eve ben getirdim ya hani.."
"Anladım."
Aramızdaki gerginlik anında ortama yansıyor.
"Hadi bu şişeyi bitirip, şişe çevirmece falan oynayalım" diyor Damla.
Kimse onu cevaplamıyor ama itiraz da etmiyor.
İçkinin büyük bir çoğunluğunu ben bitiriyorum. Vücudumda engel olamadığım arzuyu dizginlemek için içkiyi kullanıyorum. Çünkü diğer yolu, Cemil'e gidip hap için yalvarmak olur ki en son beni havuzda öylece bıraktığı için asla bunu yapmam.

Gecenin ilerki saatlerini Ayşe göremiyor. Sadece iki bardak votka ile çakırkeyf olunca erkenden uykuya dalıyor. Nino, onu annesinin odasına götürüp yatırıyor. Annesi bu gece bir akrabalarında kalacağı için bizi şuan rahatsız etmiyor. Mehmet'i de gelmemesi için sıkı sıkı tembihledi, onun deyimi ile bu geceyi "Kızlar gecesi" diye düzenledi.

Saatime bakıyorum. Gece 2ye geliyor.
"Fakat partin yıkılıyor.."
Elime bir viski şişesi alıp köşeme çekiliyorum. Damla elindeki iskambil kağıtları ile oynuyor. Nino da bizim için hazırladığı atıştırmalıklardan yemeye başlıyor.
Çaktırmadan onları izliyorum. Tam anlamıyla bir Bermuda Şeytan Üçgeni  gibiyiz.
Selin, Nino ve Damla. Aynı odada. Üçünün de tek bir ortak noktası var..
Görüntüsü hafızamda resmedilmeye başladığında kafamı hafifçe sallıyorum.
Oturduğum kanepenin hemen yanındaki pencere tıkırdıyor. Birbirimize bakıyoruz.
Yerimden doğrulup perdeyi açıyorum.
Mehmet gülümseyerek bize bakıyor.
"Ya ben ona gelme demiştim!"
Nino abisinin gelişine söylenirken, Mehmet'in hemen yanında duran Cemil ile göz göze geliyorum.
"Bunlar niye geldi ki şimdi?"
Elimdeki viski şişesini kenara bırakıp evden dışarı çıkıyorum. Serinleyen hava karşısında içim ürperiyor, yarı çıplak pijamalarım da ısıtmak konusunda pek bir işe yaramıyor.
"Niye geldiniz? Biz kız kıza eğleniyoruz." diyorum bahçeye adım atar atmaz.
Cemil'in bakışları aniden sertleşiyor, neden olduğunu anlamıyorum.
"Sizi kontrol etmek istedik."
"Kontrol edilecek bir şeyimiz yok Mehmet, biz iyiyiz."
Mehmet ile konuşurken beni süzen Cemil'i fark ettiğimde durumu anlıyorum.
Üzerimdeki şort, daha önce ben yine Mehmet'in karşısına öyle çıktığım için ondan azar işittiğim şort.
Eskiden olsa bu halinin beni endişelendirmesi falan gerekirdi, fakat şimdi ona meydan okuyarak duruşumu dikleştiriyorum. 
"Ama canım.. öyle ayrı ayrı kalmak olmuyor. Üstelik annem bile yok!"
Mehmet yanıma gelip bana sarılıyor.
"E çocuklar da gelsin o zaman, zaten çok sıkıldık!"
Damla'nın samimiyetine karşı dişlerimi sıkıyorum. Biraz daha Mehmet'e sokuluyorum.
Nino da gidip Cemil'e sarılıyor.
"Tamam ya gelsinler.. Zaten ben aşkımı özledim!"
İçimden bağıra çağıra hepsini kovmak gelse de susuyorum. Cemil'e dik dik bakarak Mehmet'in elini tutuyorum.
"Tamam gelin madem.."
Mehmet gülümsüyor ve onu peşimden içeriye sürüklüyorum.
Birlikte eve yeniden giriyoruz.
"Bu arada.. şey.."
Nino, içkileri abisine nasıl açıklayacağını şaşırıyor.
"Sakin ol Nino, biliyorum ben içeceğinizi.. Selin kaçamak yapmaya ihtiyacınız olduğunu söyledi, ben getirdim zaten onları."
Cemil'in kaşları çatılıyor.
"Ayşe nerde?"
"Uyuyor.."
Sonra sinirle bana bakıyor.
"Ayşe de mi içti?!"
"Fazla bir şey içmedi merak etme. Ama alışık olmadığı için çarptı biraz."
Nino benden gözlerini kaçırıyor. Cemil'in ondan değil de benden hesap sorması sinirini bozuyor.. Hasta mı bu kız? Ben çok mu meraklıyım bana çıkışmasına?!
Damla ellerini gereksiz bir neşe ile çırpıyor. 
"O zaman.. madem daha kalabalığız, doğruluk mu cesaret mi oynuyoruz!"
Daha önce bitirdiğim şişeyi eline alıyor. Masaya bırakıyor.
Mehmet'in hemen yanına çöküyorum, dizlerimi göğsüme kadar çekiyorum. Daha önce bıraktığım viski şişesini elime alıyorum. 
"Çeviriyorum.."
Nino da karşımda oturan Cemil'e sokuluyor. Ona her baktığımda, havuzda yaşadıklarımız geliyor ve benim sinirlerim bozuluyor. Damla şişeyi çeviriyor.
"Nino, sen bana soruyorsun."
"Doğruluk mu cesaret mi?"
"Doğruluk."
Nino düşünüyor. Daha oyunun başında oyundan sıkılıyorum.
"Daha önce hiç birine düşmanlık besledin mi?"
Damla sessiz kalıyor. Sonra toparlanıyor.
"Evet."
Geriliyorum. Benden mi bahsediyor?
Sonra eski neşesi yerine geliyor. Şişeyi Nino çeviriyor.
Bir ucu Damla'yı diğer ucu beni gösteriyor.
"Oo Selin'e soruyorum!"
Yardımcı olması için viskiden koca bir yudum daha mideme indiriyorum. 
"Doğruluk."
Damla sanki bu anı bekliyormuş gibi aniden soruyor.
"Daha önce hiç birini aldattın mı?"
Gözlerimi kırpıştırıyorum. Cemil ile göz göze gelmemek için büyük bir çaba sarf ediyorum.
"Hayır."
Yüzümü kırıştırdığım sırada Mehmet'in eli bacağıma değiyor. Şişeye uzanıp çeviriyorum.
"Oo ben abime soruyorum!"
"Cesaret, Ninocuğum."
Nino yanakları kızara kızara abisine bakıyor.
"O zaman.. Selin'i öp."
Cemil gözlerinden ateş çıkarak bana bakıyor. Ellerim terlemeye başlıyor.
"Ninooo.."
Abisinin uyarışı karşısında Nino çekiniyor. Aklıma yeniden havuzdaki olay geliyor. Cemil'in bana söyledikleri...
"Bir kere cesaret dedin Mehmet.."
Mehmet şaşırarak bana bakıyor.
"Ya zaten sevgili değil misiniz? Öpsene kızı Mehmet."
Cemil dudaklarını kemirmeye başlıyor. Tek kaşımı kaldırıyorum ve Mehmet'in kısa öpücüğüne karşılık veriyorum.
Geri çekildiğim zaman Cemil'in başka tarafa baktığını görüyorum. Yaptığıma pişman mıyım bilmiyorum. Ama onu cezalandırmak istiyorum ve aklıma Mehmet'ten başka seçenek gelmiyor.
"Ahh çifte kumrular.."
Damla yeniden şişeyi alıp kendisi çeviriyor.
Şişe, Cemil ve benim aramda durduğu sırada nefesimi tutuyorum.
"Cemil, sen Selin'e soruyorsun."
Gözlerindeki aynı ateşle dirseklerini sehpaya koyuyor.
"Doğruluk mu? Cesaret mi?"
Elimdeki içki şişesini kenara bırakıyorum.
"Doğruluk."
Elini çenesinde gezdiriyor. 
"Daha önce hiç iki üç erkeği birden idare ettin mi?"
Mideme yumruk yemiş gibi oluyorum.
"Bu nasıl soru Cemil?" diye çıkışıyor Mehmet. Mehmet'in bacağını sıkıyorum sakince. Nino sırıtmamak için dudaklarını birbirine bastırıyor. 
Gözlerim dolmasın diye hızla kırpıştırıyorum.
"Hayır." diyorum sertçe yutkunarak.
Bana herkesin içinde hakaret niteliğinde yaptığı ima canımı yakıyor.
Boğazımdaki yumru hissi geçmiyor. Şişeyi kafama dikiyorum.
Birkaç kez daha şişe çevriliyor, bana denk gelmiyor.
Diğerleri de içmeye başlıyor ve ortam öncekinden daha rahat bir hâl alıyor.
Damla kahkahalar atarak şişeyi çeviriyor.
"Oo... tamam! Selin!"
"Damla?"
Karşılıklı gülmeye başlıyoruz.
"Cesaret!" diye bağırıyorum.
"Hiç aşık oldun mu?"
Gülüşüm seyiriyor.
"Cesaret demiştim.."
"He evet doğru ya!"
Yeniden rahat pozisyona geçiyorum.
"Ya ne yaptırsam aklıma bir şey gelmiyor.. Şey yap! Üstünü çıkar."
Kahkaha atıyorum.
"Yok artık" diyor Mehmet de gülerek.
"Ne? Yapamam mı?"
Mehmet sarhoş olmaya başladığını belli ederek sersemce başını sallıyor. 
"Hayır efendim yapamazsın.."
Elim bluzumun düğmelerine gidiyor.
"SELİN!"
Bağırışı ile adeta sehpadaki bardakları yerinden oynatıyor. Korkuyla yerimden sıçrıyorum.
"NE?!"
Herkes şaşkınca Cemil'e bakıyor.
"Ne yapıyorsun sen? İyice sınırı aştın!"
Elimi saçlarımda gezdiriyorum.
"Benim sınırlarımı sen mi çizeceksin?"
Cemil sehpadaki şişeyi kenara atıyor, şişe yuvarlanarak duvarın kenarına gidiyor. 
"Bitti tamam. Suyunu çıkardınız!"
Üzerine atlayıp parçalama isteği doğuyor içimde.
Yerimden sersemce doğruluyorum.
"Ben Ayşe'ye bakayım.."
Yanlarından sinirle ayrılıp Ayşe'nin girdiği odaya giriyorum. Yatakta hareketsiz bir şekilde uyumaya devam ediyor.
Yatağın kenarına oturuyorum. Parmak uçlarıma kadar öfkeyle doluyorum. Aradan birkaç dakika geçiyor. Ben sakinleşemeden Cemil odaya giriyor.
"Neden geldin? Git odadan!"
"Ne bu hallerin senin? Mahsus mu yapıyorsun?"
Titreyen alt dudağımı sertçe dişliyorum ve hızla yerimden kalkıyorum.
"Tam olarak senin beni gördüğün şekilde davranıyorum!"
Kaşlarını çatıyor.
"Erkekleri kışkırtıp yoldan çıkaran.."
Yavaş yavaş ona doğru ilerliyorum.
"Birkaç erkeği aynı anda idare eden.."
Derin bir iç çekiyor.
"Ne oldu Cemil? Selin Yılmaz böyle biri değil mi? E bunları bana sen söyledin!"
Susuyor. Susması beni daha da deli ediyor.
Elim yeniden bluzumun düğmelerine gidiyor.
"Ne yapıyorsun?"
Birkaç düğmesini açtığım sırada iyice ona yaklaşıyorum.
"Seninle yarıda bıraktığımız bir iş vardı, hatırladın mı? Onu tamamlamaya ne dersin?"
Dişlerini sıkıyor.
"İçerdekileri boşver.. Onlara çaktırmadan. Hemen burada."
Burnu burnuma değiyor. 
"Selin sen delirdin mi?" diyor bana kızarak.
"Aa hadi ama.. İşte Selin bu. Bu kadar basit! Eğlenilecek kız!"
Kolumdan sertçe tutuyor ve beni duvara yapıştırıyor.
"Gerçekten senin hakkında böyle düşündüğümü mü sanıyorsun?"
"Bana yaptığın imalar bunu gösteriyor.. "
"Çünkü!-" Sesi yüksek çıktığı için duraksıyor ve sessizce devam ediyor.
"Çünkü sen sürekli benim canımı yakıyorsun!"
"Beni o havuzda öptün Cemil. Sonra tüm suçu bana bırakıp gittin.. Nasıl duruma düştüm biliyor musun?"
"Yapmamalıydım.."
"Neyi yapmamalıydın? Öpmeyi mi gitmeyi mi?"
Sessiz kalıyor. Konuyu anında değiştiriyor.
"Sana o hapın ne yaptığını gördüm. Ve bir daha aynı durumda olmaman için ben de kullanmayacağım."
"Nasıl güveneceğim kullanmadığına?"
Elini cebine atıyor. Hapların olduğu küçük pakedi çıkarıp tıpkı otelde aldığı gibi sutyenimin kenarına sıkıştırıyor.
"Ben kullanmayacağım. Ama senin iradenin benden sağlam olduğunu biliyorum. Şimdi.. ya bunlardan kurtulup, ikimize de verdiğin değeri gösterisin.. "
"Ya da?"
Bluzumun açık düğmelerini yavaşça kapatıyor. Elleri üzerimdeyken nefes alış verişimi kontrol edemiyorum.
Sorumu yeniden yanıtsız bırakıyor.
"Şimdi eve gidiyoruz. Sen de bu saçma ortamdan ayrılıyorsun. Evinde güzelce uyuyorsun."
"Uyuyamıyorum." diye itiraf ediyorum.
"Sen yanımda yokken uyuyamıyorum."

Yeni bölüm kısa bir süre içinde yüklenecek :)

Gece'nin MavisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin