İstanbuldaydık!!
Her şey rüya gibiydi aslında.Kim derdi ki bir gün tekrardan İstanbul'da yaşayacaksın diye.Hem de evli bir kadın olarak.Hayatta her şey sürprizdi bir nevi.Ne zaman ne olacağı belli olmuyordu.Biz de o anlardan birindeydik işte.
Gelin size bir hafta öncesini anlatayım şimdi.
Jiyan odaya girip İstanbulda yaşamak ister miydin diye sorduğunda evet demiştim ama öylesine sormuş olduğu bir soru olarak düşünmüştüm.Ama Jiyan beni şaşırtıp gerçekten gideceğimizi söylemişti.Nedenini sorduğum da İstanbuldaki bir şikette çıkan bir sorundan dolayı gideceğimizi söylemişti.Bunu babama da söyleyip onayını almayı beklerken babamın reddetmesi ise onu sinirlendirmişti.Babam sorunu buradan da halledebileceğini söylerken Jiyan sorunun büyük olduğunu söyleyip yerinde görmesi gerektiğini diretip durmuştu.Babam ne kadar itiraz etse de Jiyanın kararlılığını görünce kabul etmek zorunda kaldı.Gördüğünüz üzere de şu an İstanbuldaydık.
Evimiz dublex büyük bahçeli güzel bir evdi.İstersek bahçeyi ekip biçebilirdikte.Tabi Jiyan da kabul ederse yapabilirdik.Çünkü ben onunla yapmak ve vakit geçirmek istiyordum.Bu konuyu konuşacağımı aklımın bir kenarına not ettim.
Evin eşyalarını biz Urfadayken Jiyan ayarlamıştı.Onun zevkine uyan şey benimde zevkime uyardı ve bende ona güvenmiştim bu konu da.Haklı da çıkmıştım zaten Ev gayet modern bir şekilde döşenmişti.Salon da beyaz rengi hakimdi ve bu insanı rahatlatıyordu.Ortada beyaz bir L koltuk,iki tane karşılıklı tekli koltuk ve beyaz küçük kare bir halı vardı.Koltuğun karşısında orta sehpa ve televizyon vardı.Ayaklarımı uzatıp rahat pozisyon da televizyon izleyebilirdim.Salonu hareketlendirmek için biblolar ve büyük saksılarda çiçekler kullanılmıştı.Mutfakta kırmızı ve siyah renkleri kullanılmıştı ve gerçekten hoş duruyordu.Bunlar haricinde alt katta bir misafir odası,küçük bir oda ve banyo da vardı.Buralarda modern bir şekilde döşenmişti.Üst katta ise bir yatak odası,iki misafir odası,ortak kullanılan bir banyo ve çocuk odası vardı.Yatak odamız da beyaz ve mavi renkleri kullanılmıştı.Odanın ortasında büyük çift kişilik bir yatak,yatağın iki tarafında konumlandırılmış beyaz ve mavi renklerin karışımı olan iki komodin,yine beyaz ve mavi karışımlı aynalı bir gardırop,mavi bir halı ve odanın içinde bir banyo bulunuyordu.Evin her yeri çok güzel ve zevkli döşenmişti ama şüphesiz benim en hoşuma giden yer yatak odasıydı.Bana kalsa ben buradan hiç çıkmaz hayatımı burada geçirirdim ama tabi ki öyle bir şey olmayacaktı.
Jiyan ev işlerinde yardımcı olması için de bir kadın ayarlamıştı.Kadın konakta çalışan bir ablanın akrabasıydı.Güvenilir olduğunu söylediği için biz de kabul etmiştik.Adı Sultandı.Sultan abla biz gelmeden evi temizlemişti.Ev bu yüzden ferahtı.Sultan abla Jiyan evde yokken de bana arkadaş olurdu hem ben de bu sayede yalnız kalmazdım.Zaten hamileydim eminim ki bana bayağı yardımı dokunacaktı.
Akşam olmuştu.Sultan abla yemekleri hazırlayıp masayı kuruyordu.Yardım edeyim diye yerimden kalktığımı gördüğünde "Hamilesin sen otur yorulma ben hazırlarım hanımım." diyerek kalktığım koltuğa gerisin geriye oturtmuştu beni.Hanımım demesini istemediğimi söylediğim halde hala bana öyle sesleniyordu.Ben de zamanla alışır diyerek susmaya karar verdim.Yaşı benden büyük olduğu için ben ona abla diye hitap ediyordum.Saygı önemliydi.
"Masa hazır hanımım buyrun."
"Tamam Sultan abla geliyorum."
Masa çok güzel görünüyordu ve yemeklerde mis gibi kokuyordu.Sultan abla çorba servisini yapıp beklemeye başladı.Masaya oturmamasıyla kaşlarım çatılırken elime aldığım kaşığı masaya geri bıraktım ve derin nefes aldım.
"Sultan abla sen niye oturmuyorsun?"
"Sizinle aynı masaya oturmam uygun olmaz hanımım."
"Sultan abla ben öyle resmiyeti sevmiyorum diyorum ama sen hala mesafelisin.Tamam saygından böyle yaptığını biliyorum ama benimle arkadaş olmanı istiyorum uzak durma lütfen.Şimdi kendine de servis aç birlikte yiyelim."
"Ama hanımım olmaz-"
"Lütfen daha fazla itiraz etme kırılıyorum artık hadi."
"Peki hanımım."
Sultan abla ilk başta mesafeli olsa da konuştukça açılıyordu.Sohbeti de güzeldi zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım doğrusu.Yemek bitince bu sefer zorla da olsa masayı toplamasına yardım etmiştim.Ellerimi yıkayarak salona geçtim ve televizyonun karşısına kuruldum.Kumandayı elime alarak kanalları gezmeye başladım.Gördüğüm bir yabancı filmde kalıp izlemeye başladım.Güzele benziyordu.
Orta sehpaya bırakılan meyve tabağını görünce gözlerim altın bulmuşum gibi açılmıştı.Gerçi muz,ayva,kivi,elma da benim için altınla eş değerdi.Tabaktan bir muzu alıp yemeye başladım gerçekten müthişti.Bir kivi,bir muz,bir elma derken tabağın sonunu görmüştüm.Önce parmaklarımı yalayıp sonra dilimi dudaklarımın üzerinde gezdirdim.Şimdi daha mutluydum işte.Bir yandan da filmi izliyordum ama meyve yerken bazı yerlerini kaçırmıştım.Çokta önemsemeyip devam ettim.
Gözlerim kapanmaya başlıyordu.Kendime hakim olup gözlerimi zorlukla açtım ve televizyona baktım.İzlediğim film bitmiş reklam vardı.Saate baktığımda gece 11 e geliyordu.Ne zaman uzandığımı anlamadığım koltuktan kalktım ve televizyonu kapattım ve merdivenlere yöneldim.
Üzerimi değiştirip kendimi yatağa bıraktım.Oturduğum yerde yoruluyordum yahu!Ne kadar tek başıma uyumayı sevmesemde biraz böyle idare edecektim.Gözlerim kapanırken kendimi karanlığın kollarına bıraktım.
Belime sarılan kollarla gözlerimi açtım ve ezberlediğim kolların sahibine baktım.Uykusuz olduğu belli olan kahverengi gözler görüş alanıma girince içime bir sıcaklığın aktığını hissettim.Bu gözleri ne zaman görsem her zaman hissettiğim şey buydu.
"Hoşgeldin sevgilim."
"Hoşbulduk hayatım.Uyumana devam et hadi."
"Sabah erken gidiyorsun gece geç geliyorsun özlüyorum seni."
"Bende seni çok özlüyorum bebeğim işleri bir düzene oturtayım sonra her zaman seninim ama birazcık daha idare edeceğiz."
"Tamam çok fazla uzamasın ama daha fazla dayanamayabilirim çünkü."Göz kırpıp tahrik edici olduğunu umduğum bir gülümseme yerleştirdim yüzüme.Dudaklarıma kapanan dudaklarla umduğumu çok geçmeden bulmuştum.Bu adama doymak imkansızdı çünkü doyamıyordum.
Kasıklarıma giren sancı ile tüm kaslarım gerilmişti.Jiyan da bir şey olduğunu anlayıp hemen ayrıldı ve endişeli gözlerle bana bakmaya başladı.
"İyi misin canım ne oldu?"
"İyiyim canım hafif bir sancıydı sadece geçti zaten."
"Doktora gidelim önemli bir şey olabilir belki."
"Yok canım gerek yo-ahh!"
"Hadi hastaneye gidiyoruz çabuk."Bu sefer karşı çıkmadım gerçekten de bir sorun olabilirdi çünkü.Yorganı üzerimden kaldırıp tam kalkacaktım ki bacaklarımın arasındaki kanı görmemle beynimden vurulmuşa dönmüştüm adeta.
"Jiyan!!"
Sesim fazla yüksek çıkmıştı.Bu durumda kimin umrundaydı ki.
"Ne oldu Mira?"
"Kan..kan var Jiyan."
"Ne?Hani nerede?Söylesene Mira."
"Bağırma bana bacaklarımın arasında.Bebeğim..bebeğime bir şey olmaz değil mi?Söylesene olmaz değil mi?"
"Bilmiyorum kalk hadi çabuk vakit kaybetmeden gidelim doktora."
"Kalkamıyorum canım acıyor."Jiyan ayağa kalkıp beni kucağına aldı ve merdivenlerden inmeye başladı.Kapıya ulaşınca Jiyan bağırarak korumalara arabayı hazırlamalarını söyledi.Kısa bir süre sonra arabaya binip yola çıkmıştık.Gözlerimin önü kararmaya başlıyordu.
"Mira iyi misin?Mira."
Jiyan benimle konuşmaya çalışıyordu ama cevap vermeye halim yoktu.Gözlerimi daha fazla açık tutamayacağımı anlayınca direnmeyi bırakıp gözlerimi kapattım.
İçimden ise sadece bebeğime bir şey olmasın diye dua ediyordum.
-
Evet bebeklerim yeni bölümle karşınızdayım.Daha erken gelmek isterdim ama malum biliyorsunuz nasip olmadı.Neyse merakla beklenen bölümlerden bir tanesi.Çiftimiz artık İstanbul'da bakalım onları neler bekliyor.Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin canlarım.Sizi seviyorum.
(Bu arada daha zamanı var ama doğumun olacağı bölümü yazmaya başladım aklımda güzel şeyler var.Unutmamak için yazayım köşe de dursun dedim.O günü sabırsızlıkla bekliyorum.Neyse çok fazla uzatmayım kendinize iyi bakın bebekler.Yorumlarınızı bekliyorummm😙😙)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
General FictionAbisinin hayatının kurtulması için sevmediği daha da önemlisi tanımadığı bir adamla Berdel yapılmasına karar verilen Mira'nın hayatını okumaya var mısınız?