Yemyeşil çimenlerin,mis kokulu çiçeklerin,insanın içini rahatlatan kuş cıvıltılarının olduğu bir yerdeydim.Üzerimde beyaz uzun kuyruklu bir elbise,başımda papatyalardan yapılmış bir taç vardı.
"Ah!Yapma baba kaynım ağyıdı güymekten."
"Benim güzel meleğimin kaynımı ağyımış.O zaman biraz daha devam edeyim ben."
Kulağıma ulaşan tatlı kahkahaların sahiplerine baktığımda çimlerin üzerine uzanmış küçük bir beden ve onu gıdıklayan Jiyanla karşılaştım.Yüzüme yerleşen gülümsemeyle onları izliyordum.O kadar güzel bir görüntüydü ki.
"Baba annem neyde?O niye bizimle oynamıyoy?"
"O çok uzakta kızım.Yanımıza gelemez."
Kaşlarım çatıldı.Ne demek uzakta?Başlarını çevirseler beni göreceklerdi halbuki o kadar yakınlarındaydım.
"Ama ben annemi göymek istiyoyum babacım."
"Meleğim annen gelemez yanımıza o bizi uzaktan izliyor."
Bu melek yüzlü güzel kız bizim kızımız mıydı şimdi?Sarı saçlı yeşil gözlü bembeyaz tenli güzel kız.Her ne kadar karşımdaki manzarayı izlemek istesemde kendimi onlara gösterip burada olduğumu söylemeliydim.Ama beni görmüyorlardı.Bu böyle olmaz diyerek yanlarına yürümeye başladım.Ben yaklaştıkça hala görmüyorlardı ve bu benim canımı sıkmaya yetiyordu.
"Jiyan burdayım."
Jiyan beni duymayıp melek yüzlü kızımızla konuşuyordu hala.Kızım annemi istiyorum diye ağlıyordu. Jiyan da sonra biz annenin yanına gideceğiz ağlama diye onu teselli ediyordu ama faydası olduğu söylenemezdi.
"Kızım güzelim buradayım ben görmüyor musunuz?"
Kızım ağladıkça içim yandığı için bende ağlamaya başladım.Elimi onlara uzattığımdaysa da görüntü yavaş yavaş kaybolmaya başladı.Bununla birlikte ağlamam daha da şiddetlendi.
"Hayır gitmeyin buradayım görmüyor musunuz hala?Jiyan aşkım buradayım.Kızım buradayım."
Ne kadar sesimi duyurmaya çalışsam da kahretsin ki başaramıyordum.En sonunda görüntüleri kaybolunca avazım çıktığı kadar çığlık attım.
"Hayıırrr.Gitmeyin lütfen.Beni yalnız bırakmayın."
Sesim sonlara doğru azaldı ve yere dizlerimin üzerine çöktüm.Ellerimi yüzüme kapatıp ağlamaya devam ettim.Neden böyle olduğuna anlam veremiyordum.Bizim ne zaman kızımızın olduğunu bilmiyordum.Beni neden görmediklerini bilmiyordum.Kahretsin ki hiçbir şey bilmiyordum.Ellerimi yüzümden çektim ve etrafa bakmaya başladım.Ama biraz önceki çimenler yerini kuru bir toprağa bırakmış,çiçekler kurumuştu.Kuşların cıvıltısı yerini sessizliğe bırakmıştı.Biraz önce çimenlerin üzerinde kahkaha atan kızımın şimdi sesi çıkmıyordu.Jiyan da başında oturmuş ağlıyordu.Ayağa kalkıp hızlı adımlarla yanlarına gittim.Kızıma baktığımda hareket etmeden yatıyordu.Yanına oturdum ve elimi yanağına koydum.Teni buz gibiydi.Kulağımı kalbinin üstüne koydum ve kalp atışlarını dinlemeye çalıştım.Ama hiçbir ses duymuyordum.Yaşadığına dair bir belirti yoktu.
"Hayır.Hayırrr olamaz.Hayırr."
Yattığım yerden çığlık atarak kalktım.Saçlarım terden yüzüme yapışmıştı.Nefes nefesydim.Gözlerimle etrafı tarafığımda bana endişeyle bakan birçok göz vardı.
"Hayatım tamam geçti."
Jiyan bana sarılmış sakinleşmem için bir şeyler söyleyip başımı okşuyordu.Hemen kollarımı beline doladım ve ağlamaya başladım.O da kollarını sıklaştırıp başımı okşamaya devam etti.
"Kızım iyi misin bizi çok korkuttun."
Konuşacak halim yoktu.Ağlamam hala devam ediyordu.Jiyan da konuşacak halimin olmadığını anladığında odadakileri kibarca kovmuştu.Hem benim annemler abimler hem de Jiyanın annesi babası vardı.Melisle Ayaz da buradaydı.Ama Jiyan hepsini odadan çıkarmıştı, yalnızdık.Ağlamalarım iç çekişlere dönünce Jiyandan ayrıldım.
"Hayatım ne oldu anlatmak ister misin?"
"Jiyan kabus gördüm çok korkunçtu.Çok güzel bir yerdeydim.Çimenlerle kaplı mis gibi havası olan bir yer.Sonra sizin kahkahalarınızı duydum.Bizim kızımız varmış jiyan sarı saçlı yeşil gözlü beyaz tenli tıpkı melek gibi güzel bi kız.Siz ikiniz oynuyordunuz.Bende oradaydım ama beni görmüyordunuz.Kızımız beni sorunca sen o gelemez uzakta dedin oda ağlamaya başladı.Sesimi size duyurmaya çalıştım ama duymadınız.O ağladikça bende ağladım.Sonra o yeşil olan yer kuru toprak oldu.Sizin kahkahalarınızın yerini senin ağlama sesin aldı.Kızımız da hareket etmiyordu.Ölmüştü o Jiyan ölmüştü daha küçücüktü nasıl ölebilirdi ki?."
Tekrar ağlamaya başlayınca Jiyan da tekrar sarıldı.
"Ağlama hayatım kabus görmüşsün sen geçti bak."
"Ama çok korktum Jiyan."
"Korkma bitanem ben yanindayım."
"İyi ki varsın Jiyan."
"Sen de sevgilim sende."-
Hastaneden çıkmış eve gelmiştik.Herkes çok korkmuştu ama doktor sadece tansiyonumun düştüğünü ve o yüzden bayıldığımı söylemişti.Annemleri zor da olsa kendi evlerine gönderdim.Şimdi odamda yatmış dinleniyordum.Aklıma gördüğüm rüya gelmişti.Gerçi rüya değil de kabus desek daha doğru olurdu.Çok korkmuştum.Ama düşünmemeye karar verdim yoksa düşünürsem hem korkacak hem de kafayı yeme raddesine gelecektim biliyordum.Şu an en iyi şeyin uyumak olduğuna karar verip gözlerimi kapattım.
Kulağıma gelen tıkırtı sesleriyle gözlerimi araladım.Jiyan gelmiş üzerini değiştiriyordu.
"Saat kaç hayatım?"
"9 canım.Bir şey mi oldu?"
"Yok canım merak ettim sadece."
"İyi canım kendini nasıl hissediyorsun?"
"İyi hissediyorum sevgilim."
"Tamam o zaman biraz daha uyu dinlen canım."
"Uykum yok canım kaç saattir uyuyorum zaten.Melis uyumuş mudur acaba?"
"Sanmıyorum daha erken canım."
"Tamam o zaman ben onun yanina gideyim biraz ilgilenemedim onunla."
"Yarın konuşursunz canım dinlen sen şimdi."
"İyiyim dedim ya sevgilim sorun yok."
"Peki ama kendini çok yormak yok anlaştık mı?"
"Tamam anlaştık."
Yataktan çıktım ve Jiyanı yanağından öpüp kapıya yöneldim.Dışarı çıktım ve Melisin odasına doğru ilerledim.İnşallah uyumamıştır diyerek kapıyı tıkladım ve bir cevap beklemeye başladım.
"Kim o?"
"Şey benim canım Mira.Gelebilir miyim?"
Kapının ardından birkaç tikırtı duydum ve hemen ardından kapı açıldı.
"Canım sen niye ayaktasın dinlenmen gerekiyor senin."
"Yeteri kadar dinlendim canım uykum yok şimdi."
"Tamam o zaman hadi gel ayakta kaldın yorulma."
Melisin yardımıyla odaya girdik ve yatağa oturduk karşılıklı.
"Kendini iyi hissediyorsun değil mi?"
"Ay evet canım kaç kere söyleyeceğim daha."
"Tamam be sana da iyilik yaramıyor.Anlat o zaman her şey nasıl oldu?Nasıl evlendiniz?"
"Tamam anlatıyorum."-
"İşte böyle oldu kuzum.Berdel sonucu yapılmış bir evlilik bizimkisi.Ama Allaha şükür çok mutluyum.Bir de bebeğimiz olsa daha mutlu olacağız."
"Canım benim sabırli olman gerek.Bu işler senin benim istememle olmuyor ne yazık ki.Allah nasip ederse zaten olur.Bizim yapacağımız dua edip beklemek."
"Haklısın canım da bir an önce olsun istiyorum işte."
"Anlıyorum ben seni ama elimizde olan bir şey yok işte."
"Öyle canım.Neyse ben gideyim artık başını ağrıttım seninde gece gece."
"Aa duymamış olayım bunu.Senin dertlerini dinlemeyeceksem nasıl arkadaş olurum ben.Her zaman yanındayım canım arkadaşım benim."
"İyi ki geldin Melis.İyiki arkadaşımsın.Hatta arkadaştan da ötesin sen benim için kardeşimsin.Allahım hiç ayırmasın bizi."
"Amin canım inşallah.Sende benim kardeşimsin.Neyse git de dinlen hadi konuşuruz yine."
"Tamam canım.İyi geceler."
"Sanada tatlım."
Melisin odasından çıkıp kendi odamıza geldim.İçeri girdiğimde Jiyanın uyuduğunu gördüm ve ses çıkarmamaya dikkat ederek yatağa yattım.Yanağına bir buse kondurarak göğsüne yattım ve kendimi uykunun kollarına teslim ettim.-
Arkadaşlar sizi bekletmemek için hemen yazıp bölümü yayınladım.İnşallah hoşunuza gider.Yorum yapmayı unutmayın lütfen.Yorumlarınıza fikirlerinize ihtiyacım var.Sizi seviyorum.Iyi geceler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
Fiction généraleAbisinin hayatının kurtulması için sevmediği daha da önemlisi tanımadığı bir adamla Berdel yapılmasına karar verilen Mira'nın hayatını okumaya var mısınız?