Bölüm 38

29.8K 1K 37
                                    

Jiyan'dan...

"Karımın telefonunun sende ne işi var lan?"
"Aa belki sadece telefonu değil kendisi de yanımdadır Jiyancığım."
"Ne diyon lan sen?"
"Diyorum ki karın da benim yanımda."
"Nasıl olur lan Mira nerede eğer ona bir şey yapmış ol nerede olursan ol bulup canını almadan bırakmam."
"Sakin ol Jiyancığım istediğimi yaparsan karını sağ salim alırsın yok eğer yapmam dersen gerisine ben karışmam."
"Neredesin lan söyle?"
"Benden haber bekle."

Konuşacağım sırada duyduğum dıt dıt sesiyle bir küfür savurdum.Yüzüme kapattı şerefsiz.Telefonu yan koltuğa fırlatıp başımı koltuğun başlığına yasladım.Ellerimle direksiyonu sıkıyordum.Arabayı ne zaman durdurduğumun bile farkında değildim.Aklım Mira ve oğlumdaydı.İnşallah başlarına bir şey gelmeden önce onları bulurdum.

Mira'dan...

Bu boş depo da saatlerdir yalnızdım.Bir ara birileri gelip önüme yemek bıraktı.Ne kadar yememeyi düşünsem de oğlumun sağlığı için yemek zorundaydım.Adam ellerimi çözdüğün de zorla bir şeyler yedim.Yemeyi bırakınca adam ellerimi tekrardan bağladı ve tabakları alıp beni yalnız bırakarak çıktı.

Jiyan şimdi ne yapıyordu acaba?Beni arıyor muydu?Kaçırıldığımdan haberi var mıydı? Hiçbir şey bilmiyordum.Burada dört duvar arasında kapalı kalmıştım.Kaç saat geçmesinin üzerinden Demir denen pislik herifte gelmemişti daha.Korkuyordum.

Yemek yemenin getirdiği ağırlıkla gözlerim kapanmaya başlıyordu.Ne kadar uyumak istemesem de gözlerime daha fazla işkence etmeyip gözlerimi kapattım.

Jiyan'dan...

Yaklaşık bir saat önce Boranın arayıp telefon numarasından yer tespiti yapan bir arkadaşı olduğunu söylemesi biraz olsun beni rahatlatmıştı.Ama onu sağ salim bulmadan huzura eremeyecektim.

Telefonumun sesini duyunca oflayarak ceketimin iç cebinden aldım ve ekrana baktım.Ekranda yazan ismi görmemle yutkunmam bir oldu.Şimdi telefonu açıp sakince konuşmalıydım.Boğazımı temizledim ve yeşil butonu sağa doğru kaydırdım.

"Alo Jiyanım yavrum ne yapıyosun nasılsın?"

Ben daha alo diyemeden annem diyeceklerini sıralamıştı.Şimdilik iyiydi ama Mirayı sorduğu zaman ne diyecektim onu bilmiyordum işte.Derin nefes aldım.

"Annem iyiyim arabadayım eve gidiyodum şimdi."
"Anladım oğlum dikkat et.Biz de babanla İstanbula yanınıza gelecez de onu söyleyim diye aradıydım."

Doğru duymuştum değil mi?İstanbula geleceğiz demişti?Şimdi ne yapacaktım ben?Miranın kaçırıldığından Bora hariç kimsenin haberi yoktu nasıl söylenebilirdi ki böyle bir şey?

"N-nerden çıktı bu şimdi anne?"
"Özledik oğlum sizi gelelim dedik.Yoksa istemiyor musunuz gelmemizi?"
"Yok anne istemez olur muyuz gelin tabi ki şaşırdım ben biraz da ondan.Neyse ne zaman geleceksiniz peki?"

"Bir ya da iki gün sonra uçakla gelmeyi düşünüyoruz.Ben sana yine söylerim tam gününü.Neyse bizi bırakta Mira ne yapıyor iyi mi?"

Hah!Korktuğum soru buydu.Şimdi ne diyeceksin oğlum Jiyan?Yalan söylemek istemesen bile ne diyecektim.Mira kaçırıldı anne ne halde olduğundan haberim yok bulmaya çalışıyorum mu diyecektim.Kadını kalpten götürmeye niyetim yoktu.O yüzden yalan söyleyecektim.

"O da iyi anne evde bütün gün."
"İyi oğlum selam söylersin.Ararım ben seni yine.Babanında selamı var."
"Aleyküm selam anne sen de selam söyle ellerinizden öpüyorum kendinize dikkat edin."
"Sen de oğlum sende hadi Allaha emanet olun."
"Sizde anne."

Telefonu kapatıp elimde sıktım.Mira'yı bir an önce bulmam lazımdı.Eğer bulamazsam önce ben kafayı yiyecektim sonra annemler öğrenip kalp krizi geçirecekti.Bunun olmasını hiçbirimiz istemeyeceğimiz için hemen bulmam lazımdı.Sırtımı dikleştirip Borayı aradım.Kulaklığı takıp arabayı çalıştırdım ve Mira'yı bulmak için yola koyuldum.

Mira'dan...

Karanlık.Camdan sızan ışık hariç gördüğüm tek şey karanlıktı.Gözlerimi kırpıştırdım.Deponun camından sızan beyaz ışıktan az da olsa etrafı görebiliyordum.Yine yalnızdım.Ne Demir denen herif ne de başka birisi vardı.Hava da soğuktu.Üşüyordum.Umarım hasta olmazdım.

Duyduğum sesle başımı kapı tarafına çevirdim ama karanlıktan başka bir şey görünmüyordu.Ne var ki az sonra tekrar sesler duydum ve kapı açıldı.İçeri yüzünü göremediğim birisi girdi ve ardından kapıyı kapattı.Adım sesleriyle gözlerimi daha çok belerttim ve karanlığın el verdiğince adamı görmeye çalıştım.Yaklaştıkça korkum artıyordu.Sonra ışığın yüzüne değmesiyle gelen kişinin kim olduğunu hatırladım.Hakaret edince üzerime yürüyüp tam tokat atacağı sıra da Demir şerefsizinin engellediği diğer şerefsizdi.Ama şu an o zamankinden daha çok kokuyordum.Çünkü yüzünde kusmama neden olacak bir sırıtış vardı.Allah'ım sen beni ve oğlumu bu pislikten koru lütfen.


-



Bebeklerim kısa ve geç gelen bir bölüm bu yüzden hepinizden özür diliyorum.Çok bekletmemeye çalışıyorum her zaman ama inanın ilham gelipte bir şey yazamıyorum.Hal böyle olunca da bekliyorsunuz.Ama ben bundan tabi ki nefret ediyorum sizi bekletmekten ama affedin lütfen.😢😢
Neyse hem geç geldi hem de kısa oldu daha fazla bekletmeyim umarım beğenirsiniz.Elimden bu kadarı anca geldi.Oy ve yorumlarınızı bekliyorum canlarım sizi seviyorum😙😙😙

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin