Yemek salonuna geldiklerinde şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. Ortalıkta hiç kimse yoktu. Odada sadece büyük bir yuvarlak masa ve etrafında 12 sandalye vardı. Masa ve sandalyeler gemideki bütün eşyalar gibi bembeyazdı. Masanın üstünde ise tabak, yiyecek veya başka herhangi bir şey yoktu.
Ansızın odanın etrafındaki kapılar birer birer açıldı ve hiç de uzaylıya benzemeyen kişiler içeri girdi. Komutan Argus'da bunların arasındaydı. Üzerlerinde bembeyaz kıyafetler vardı. Üçünün de aynı anda akıllarına Yandsir'in sözleri geldi. Hayalet gemi ve Hayaletler. Ortalıkta garip bir hava vardı.
Herkes masadaki yerlerini aldıktan sonra garsona benzer görevliler minik dikdörtgen kutuları önlerine bırakmaya başladı. Her birinin önüne üçer kutu bırakıyorlardı.
Ledar hafif bir sesle mırıldandı. "Yemeğe çağırdıklarında ben de bir şey zannettim, şuna bak kutu yemeye çağırmışlar bizi"
Ota diğerleri anlamasın diye gülümsedi ama Ledar'a cevap yetiştirmekten de geri kalmadı.
"Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer. Her şeye itiraz etmesene. Belki bu kutularda güzel şeyler vardır."
Ledar omuz silkti belli belirsiz ve önüne getirilen kutuları açmaya çalıştı. Nedense bu işi bir türlü başaramıyordu. Kutularda şu an göremediği bir mekanizma olmalıydı. Belli etmeden etrafa bakındı, herkes bir şekilde kutuyu açmış ve yemeye başlamıştı bile. Ota ve Yandsir bile bu işi başarmıştı.
Yavaş yavaş kutu ile uğraşıyor ve diğerlerinin bu işi nasıl yaptığını çözmeye çalışıyordu. Ota birden ona doğru baktı ve kutuyu hala açamadığını görünce yüzünde alaycı bir gülümseme belirdi.
Elinden kutuyu aldı, kenarındaki minik bir düğmeye bastı ve kutu kendi kendine açıldı. Ledar kıpkırmızı olmuştu. Kutuyu aldı. İçindeki garip şeyi yemeye başladı. O kadar acıkmıştı ki şu an bunun ne olduğunu düşünmek bile istemiyordu.
Yediği şeyin tadı ise tek kelimeyle enfesti. Her şeye benziyordu, et, balık, tavuk her şeyden biraz var gibiydi. Tatlı, tuzlu , ekşi bütün tatları barındırıyordu sanki. Hayatında daha once böyle bir şey yememişti ama bitmesin istiyordu. Diğer kutuları kolaylıkla açtı. Onların içindeki yiyecekler de aynı güzellikteydi.
Yemek bitmek üzereydi. Komutan Argus ayağa kalktı ve bu güzel gecede onlara eşlik ettikleri için misafirlerine teşekkür etti.
Ledar içinden "Bu adama güvenmiyorum diye düşünüyordu, sinsi bir hava var bu adamda."
Sonra Ota'ya döndü, düşündüklerini söyledi ve ekledi. "Şuna bak, bize teşekkür ediyor, misafirleriymişiz, sanki biz isteyerek buraya geldik, sen de demin buna benzer bir şeyler söylüyordun."
Ota yüzündeki gülümsemeyi hiç bozmadan cevap Verdi.
"Hshhh, saçmalama. Bir şey yapmadılar ki, misafir gibi davranıyorlar işte bize. Hem ben burada çok rahat ettim, evde olsam hem yemeği hem sofrayı ben hazırlamak zorunda kalırdım."
Argus gözlerini Ota'ya dikti. "Son olarak hayatımda geçirdiğim en güzel günlerden birine sebep oldunuz, hepinize teşekkür ederim."dedi.
Ledar ise hala söyleniyordu. "hepimize teşekkür edermiş, kime teşekkür ettiği belli işte."
Argus sözlerine devam etti."sizin için odalar hazırlattık, lütfen buyurun ve bir şeye ihtiyacınız olursa duvardaki düğmelerden birine basın, hemen biri sizinle ilgilenmek üzere gelecektir. iyi geceler."
Ledar her lafa olduğu gibi bu söze de bir kulp takmakta gecikmedi.
"Gecenin bir vakti odamda bunlardan birini niye görmek isteyeyim. Sabah ola hayrola, bunlara bir planlar hazırlayacağım bakalım. Bizi kaçırmak neymiş görsünler."
Ota ona baktı, sitemli bir ifadeyle;
"Haydi artık uyuyalım, dedi. Sen de sinirlinme bu kadar. Gizemli sepetim yanımda olsaydı, rahat uyuman için sana bitkiler verirdim."
Ledar kıza gülümsedi.
"Beni mi düşündün sen, rahat uyumamı istedin, teşekkürler."
Ota kulaklarına kadar kızarmıştı.
"İyi geceler diyerek kaçar gibi uzaklaştı koridorda.
"İyi geceler tatlı kız diye seslendi arkasından Ledar, rüyanda beni gör diye ekledi içinden."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OTA #WATTYS2016
Teen Fictionota zamanımızın çok ötesinde bir aşk hikayesi. olaganüstü mekanlar, ütopik karekterler. Daha önce hiç yaşanmamış ilginç bir sevda öyküsü...Bu bilim kurgu hikayesine bayılacaksınız.