multimedia: kim olduğunu karıştırırsın bazen herkesin, sorup durursun kim kimdir diye...
Ledar akşam yemeği için hazırlandı. Kafası karmakarışıktı. Öğleden sonra yaşadıkları kafasını karıştırmıştı. Bir an aklından Ota kılığındaki Serminder'a izin verseydim de benimle birlikte kalsaydı keşke diye geçirdi. Ota beni unutmuş görünüyor. Hiç değilse bu hatırlıyor gibi davranıyordu.
Kafasını salladı, aklından geçenler kendisine bile garip gelmişti. Ota'nın yerini kimse tutamazdı. Onun yerine replica birini geçirmek fikri bile garip gelmişti.
Salona girdiğinde herkes toplanmıştı. Serminder ortalarda yoktu ya da salondaki herhangi biri olabilirdi. "Şu Lazarus bu konuda en kuvvetli aday" diye düşündü. Bu adamı gördüğü günden beri sevmemişti. Geniş omuzları, sarı saçları ve mavi gözleri ile Yunan heykellerine benziyordu. Yine de gözlerinde sinsi bir ifade vardı. Ota dikkatli baksa bu ifadeyi görür diye düşündü. Konuştuğu zaman çabuk çabuk ve kısa cümleler kurarak konuşuyordu. Saklayacak bir şeyleri olanların konuşma tarzı işte tam da bu diye düşündü Ledar.
Odaya girince etrafa şöyle bir baktı. Ota ve Lazarus can sıkıcı bir biçimde yan yana durmuşlardı. Lazarus kızın zarif bileğinden tutmuş, gözlerinin içine bakarak bir şeyler anlatıyordu. Fabius ise suskundu. Karısının anlattıklarını dinliyordu. Ledar, Kibar bir biçimde herkesi selamladı. Ota aralarındaki tatsızlığı unutmuş gibi sıcak bir şekilde gülümsedi. Ledar da ona gülümsedi, bir yandan da ya bu gülümseyen Serminder ise benim sevgilimi uyuttuysa diye düşünüyordu. Bu böyle sürmez dedi, kafam iyi değil, her gördüğümü Serminder zannedersem ne yaparım?
Hep birlikte yemeğe geçtiler. Ota'nın annesi bile ona iyi davranıyordu."Kesin bunun kılığına girmiştir" dedi Ledar. Düşünceleri bu akşam bir türlü normalleşmiyordu. "Bu kadının da sinsi bir havası var. İlk gördüğü andan beri bana kötü davranıyor. Fabius'a benzemiyor hiç. O adam iyi biri."
Yemekte çok ilginç ve lezzetli yiyecekler vardı. Saraydaki aşçı belli ki işinin ustasıydı. En son gelen buz gibi pasta ise sıcak havada adete bir lezzet şöleniydi. Ledar yemek yemeyi çok sevdiği için tamamen yemeğe odaklanmış Serminder'ı unutmuştu. Arada Ota'ya bakıyor, gözleri karşılaşırsa birbirlerine tatlı tatlı gülümsüyorlardı. Bu akşam Ota eskisi gibi görünüyor, sıcak ve samimi. Aklının bir köşesi sevgilisine takılıydı, diğer köşesi ise şahane yiyeceklere odaklanmıştı. "Ne kadar acıkmışım böyle" dedi yüksek sesle.
Ota ona baktı, "sabah gergindin sanırım doğru dürüst bir şey yemedin" dedi.
Ledar ona baktı, gülümsedi. "Akıllı ve hassas sevgilim benim, doğru dürüst kahvaltı etmediğimi bile fark etmiş. Bu nasıl bir kız, daha önce hiç bu kadar ilgili biri ile karşılaşmadım."
Sonra aklına Ota'nın annesi geldi. Zihnimdekileri okuyorsa diye endişe etti ve kendini tamamen yemek konusuna odakladı.
Aklından Ota'nın sözlerini uzaklaştırarak, yemeğini yemeye devam etti. Bir yandan da bu kadar lezzetli yemekler yapan aşçıyı merak ediyordu.
O sırada şişman kısa boylu beyaz giysili bir adam içeri girdi. Tatlı bir şekilde konuklara gülümsüyordu, hepsini selamladı.
"İyi akşamlar dedi. Ben bu akşamki aşçınız Tobius. Yemekleri beğenip beğenmediğinizi öğrenmek istedim. Özellikle sizin için yeni bir tarif uyguladığım pastayı denemenizi rica ediyorum."
Salondakilerin hepsi olumlu anlamda başlarını sallayıp, bir an önce tatlıyı denemek istediklerini belirttiler.
Ledar bir yandan buzlu, muzlu pastasını yerken bir yandan da içinden "Tuhaf şey, diyordu. Bu aşçı garip bir adam, niye gelmiş yemeklerinin reklamını yapıyor ki? Daha önce hiç böyle bir durumla karşılaşmadım.
Bunları düşünürken karşısındaki kişilerin yavaş yavaş uzaklaştığını, seslerin duyulmaz olduğunu hissetmeye başladı. "Mutfak kısmına gidip bakmalıyım diye düşünüyordu. Bu yemekte bir tuhaflık var."
Ota'nın ayağa kalktığını hayal meyal fark etti. Ayağa kalkması ile kızın sendeleyerek yere düşmesi bir olmuştu. Hemen yanında bulunan Lazarus ani bir hareketle kızı belinden yakaladı.
Ledar "ben hiç bir hareketimi kontrol edemiyorken bu adam niye bu kadar iyi görünüyor" diye düşündü. Son düşündüğü şey bu olmuştu. Ayağa kalkmaya çalışırken sendeledi ve kendini yerde buldu.
Gözleri kapanırken uzaktan sesler duyuyordu. "Her şey tamam mı, bu kendinden geçti sanırım. Artık diğerleri ile iletişim kurabiliriz."
Sesler gitgide uzaklaşıyordu ama tanıdık gibiydi. Aşçı ve Lazarus mu konuşuyordu? Ledar hayal mi görüyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OTA #WATTYS2016
Teen Fictionota zamanımızın çok ötesinde bir aşk hikayesi. olaganüstü mekanlar, ütopik karekterler. Daha önce hiç yaşanmamış ilginç bir sevda öyküsü...Bu bilim kurgu hikayesine bayılacaksınız.