Sen Uyurken...

61 7 0
                                    

Multimedya: Boat on the river, Ledar nehirdeki sandala binip geri gelecek mi?

Ledar uyku ile uyanıklık arasında bir tunnelde sıkışmış gibiydi. Kendisini bazen bir çölde, bazen bir nehrin ortasında gibi hissediyordu. Bu tünnelden kurtulmak istiyor, gücü yettiğince bağırıyordu. Ama sesini duyan hiç kimse yoktu.

 Etrafında olan biten şeyler konusunda bir fikri olmadığı gibi kendisine ne olduğu konusunda da bir fikri yoktu.

Ota ise hastalandığı andan beri Ledarın başından bir an bile ayrılmamıştı. Yanında bekliyor, bazen tatlı sesi ile bir şarkı mırıldanıyordu, bazen de sadece onun duyabileceğin hafif bir sesle konuşuyordu.

Tüm bunları derin uykuda olan Ledar  derinden gelen sesler şeklinde algılıyordu. Bu sesler kendisini çağıran digger seslere karşı koymasına sebep oluyordu. Tünelin bitiminde duran karaltılar onu hiç durmadan yanlarına çağırıyorlardı.

Bu karaltılar ve derin bir nehrin arasında kalmış gibiydi. Nehirde uzaklarda bir sandal vardı. Sandala binerse sanki buradan çıkabilir ve çok sevdiği birinin yanına gidebilirdi. Ama o sevdiği kişinin adı ve yüzü bir türlü aklına gelmiyordu.

"Beni çağırıyorsun, biliyorum, hissediyorum. Ama senin kim olduğunu bilmiyorum" diyordu.

Ota uykusuzluk ve yorgunluğa ragmen odadan hiç ayrılmadı. Biraz sonar Yandsir yanına geldi.

"Ota, çok yorgun görünüyorsun. Biraz ben bekleyebilirim. Biliyorsun Argus bizi bu koridora kilitledi. Artık dışarı çıkmamıza izin vermiyor. Çok sıkıldım. Dışarıda neler olup bittiğini bilemiyorum. Bir işe yaramış olurum. Lütfen git biraz dinlen. Sana ihtiyacımız var."

"Hayır" dedi OTA. "Ledar uyanmadan hiç bir yere kıpırdamam. Bir şey soracağım sence babam olduğunu söyleyen o adam ve diğerlerine ne oldu?"

"Bilmiyorum ki Ota. Argus bizi apar topar odadan çıkarıp buraya kilitledi. Son gördüğümde adamları yerde sürüklüyorlardı."

"Çok üzgünüm Yandsir. Her şeye ben sebep oldum. Odaya aniden girince babamın dikkati dağıldı."

Dilinden "babam" sözcüğünün bu kadar kolay dökülmesine şaşırmıştı. "Adam gerçekten babamsa kulübedekiler kim acaba diye düşündü. Zaten o kadını hiç annem olarak görüp sevmemiştim."

"Üzülme yapacak bir şey yok. Şu an ne olup bittiğini bilemeyiz. Ledar uyansaydı bize ne yapacağımızı söylerdi. Ah onu bu durumdan kurtaracak bir şey lazım."

Yandsir, Ledar'ın yanına yaklaştı. Hafif bir sesle konuşuyordu.

"Ledar lütfen geri dön, sana ihtiyacımız var."

Ledar birden gözlerini açtı. "Sen kimsin" dedi uzaklardan gelen bir sesle. Yanındaki çocuğa ilk kez görüyormuş gibi bakıyordu.

Ota ise biraz üzülmüştü. Ledar gözlerini açtığında ilk kendi yüzünü görsün istiyordu.

Yavaşça yanına yaklaştı.

"Ledar, biz buradayız. Sen uyuduğundan beri başında bekliyoruz."

"Uyumuyorum" dedi Ledar. Sesi çok derinlerden geliyordu. Sanki her an kaybolacak gibiydi.

"Sadece seslerinizi takip edin geri dönmeye çalışıyorum. Beni bırakmayın" Bu sözleri söyledikten sonar Ledar yine kendinden geçti. Ota sevdiği adamın yanına oturup elini avuçlarının içine aldı. Sanki tüm sevgisini bu elin içine toplamıştı. Yine o güzel sesi ile şarkılar söylemeye başladı.

Yandsir de Ota'nın yanına oturdu. Ledar'ın digger elini avucuna aldı ve o da şarkıya katıldı. İkisi tüm güçlerini birleştirmiş Ledar'a aktarıyor gibiydiler.

Ledar içinde bulunduğu çölden hızlı bir şekilde nehire doğru çekildiğini hissetti. Bir ses onu çağrıyordu. Çok iyi tanıdığı ve bildiği bir ses. Tüm gücünü topladı. O sese doğru yürümeye başladı. Bir sürü şey kendisine engel olmaya çalışıyordu. Karaltılar tünelin ucunu bırakmış, kendisine tehlikeli bir biçimde yaklaşmışlardı.

Ledar bu karaltıları görünce koşmaya başladı. Ses çağırıyor ledar koşuyordu. En sonunda bir tepeden düşmeye başladığını hissetti.

Son bir gayretle gözlerini açtı ve karşında dünyanın en güzel gözlerini gördü. Üstelik bu gözlerin sahibinin eli kendi elini tutmuş ve tatlı bir sesle şarkılar söylüyordu.

"Öldüm ve cennetteyim herhalde " diye düşündü. "Bu güzellik başka türlü açıklanamaz."

Gözlerini açtı. "Uyudum mu, öldüm mü" diye sordu.

Ota Ledarın nihayet uyanmasından büyük bir mutluluk duymuştu. Sevdiği adamın yüzüne gülümseyerek baktı. Elini hafifçe çekmeye çalıştı. Ledar ise buna izin vermedi. Eli kendisine doğru çekerek avucunun içini öptü.

"Sen ben hastayken burada mıydın hep" dedi.

"Evet "dedi Ota. Biraz utanmıştı, yanakları kızarmıştı. Bu ise ona apayrı bir güzellik katmıştı.

"Sen uyurken hep buradaydım. Bizi bırakıp gidersin diye korktuk."

Bu sözlerle Ota içinden onu sessizce affetmiş gibiydi. Sevdiği adama gülümsedi.

"Lütfen bizi bir daha böyle korkutma " dedi.

Ledar ise sevdiği kızın elini tutmuş, bu kez daha rahat bir uykuya dalmıştı.

OTA #WATTYS2016 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin