Kahvaltıdan sonra Komutan Argus yanlarına geldi. Onlara gemiyi gezdirmeye başladı. Gemide kumanda odası, yemek yedikleri salon ve kendi odalarının dışında bir sürü bölüm vardı. Spor merkezi olarak kullanılan bir bölüm, sağlık odası, café gibi minik bir salon ve personel odaları vardı.
Odaların bulunduğu katta asansör kapısına benzer bir bölüm vardı. Ota oraya doğru yöneldiğinde Argus hızla yanına gelip sert bir şekilde bileğinden tutup kızı geri çekti.
"O bölüm yakıtla ilgili, oraya girmeniz yasak dedi, sert bir şekilde. "
Ota şaşırmıştı, acıyan bileğini hızla çekti. Argus karşılaştıklarından beri ilk kez bu şekilde davranıyordu.
Ledar araya girdi. "Argus, dedi sinirli bir şekilde, karşındakinin zarif bir genç hanım olduğunun farkında mısın? Aynı hareketi bir daha tekrarlamanı tavsiye etmem."
"Burada misafirimiz olduğunuzu unutmasanız iyi olur,"dedi Argus. Sesinde tehditkar bir hava vardı.
Onlar böyle tartışırken Ota birden Yandsir'in yanlarında olmadığını farketti.
"Yandsir yok , dedi telaşla. Nereye kayboldu ki?"Argus birden Ledarla ugraşmayı bıraktı, çok tedirgin olmuştu. Duvardaki bir düğmeye bastı, alarm zili çalmaya basladı. Geminin içinde bir hareket oldu, görevliler etrafta koşuyordu.
Argus görevililere anlamadıkları bir dilde komutlar verdi. Ota hayretle Argus'u dinliyordu.
Ledara eğildi, fısıldayarak konuşmaya başladı.
"Bu sözler, bu konuşma. Ben bu dili biliyorum, çok garip."
"Öyle mi? Ne diyorlar peki?"
"Yıllardır duymadım ben bu dili, hatta nereden bildiğimi de bilmiyorum ama o çocuğu derhal bulun, bunları da gözünüzün önünden ayırmayın diyordu sanırım."
"Sana dedim Ota, tehlikeli adamlar bunlar. Çok dikkatli olmalıyız. Yandsiri onlardan once biz bulsak keşke. Gel buraya, yanımdan ayrılma." Ota'yı kolundan tutup, yanına çekti.
"Bak sen dedi, yabancı dil biliyormuşsun da hiç söylemiyorsun. Ne kadar da mütevazisin böyle."
"Bu durumdayken bile espri yapabiliyorsun, tebrik ediyorum seni!" dedi Ota. Çok sinirlenmişti.
İkisi birlikte koridorlarda dolaşarak Yandsiri aramaya başladılar. Gittikleri her yerde beyazlar giymiş muhafızlar oluyordu. Çocuk yer yarılmış da içine girmiş gibiydi.
Ota üzüntüden ağlamak üzereydi. Yandsirin bu gemiden nasıl korktuğu aklına geldi. Zavallı çocuk kimbilir şimdi ne haldeydi.
Az once Argusun onlara göstermekten kaçındığı kapının önüne gelmişlerdi. Ledar sessiz olması için ona bir işaret yaptı ve kapının üzerinde gördüğü bir düğmeye dokundu. Kapı yana doğru açıldı. Ledar Otayı kolundan tutup açılan kapıdan içeri atladı. Onlar geçer geçmez kapı yine kapanmıştı. Koridorda ilerlemeye başladılar. İcerde hiç bir şey yoktu. Sadece beyaz, bembeyaz bir boşluk.
Bir sure yürüdükten sonra büyük bir odaya geldiler. Odanın ortasına kocaman bir yuvarlak, bu yuvarlağın ortasına bir yıldız çizilmişti. Burası bir tapınağa benziyordu. Kenarlarda oturma yerleri vardı. Bu sıralardan birinin arkasında Yandsir saklanmıştı, onları görünce çığlık atarak saklandığı yerden fırladı, yanlarına geldi. Otaya sımsıkı sarıldı.
"Siz konuşurken bu kapıya yaslanmışım ben, birden kapı açıldı ve kendimi burada buldum, çok korkunç bir yer burası, lütfen gidelim buradan, hemen."
Ledar çocuğu omuzlarından tutu.
"sakin ol ufaklık, dedi. Sizi buradan çıkaracağım, bana güven lütfen."
Ledarın bu güven verici tavrı Otanın çok hoşuna gidiyordu ama bunu ona belli etmek istemediği için arkasını döndü. Ledar ise kızın yüzünde bir an için gördüğü bu ifadeyi yakalamış ve mutlu olmuştu.
İçinde bulundukları odayı incelemeye başladı. Bu oda daire biçimindeydi ve etrafında bir sürü kapı vardı. Kapıların arkasında ne olduğunu çok merak ediyordu ama eğer bakarsa arkadaşlarını tehlikeye atabileceğini düşündü . "Haydi çıkalım buradan dedi." Akşam gelip bu odayı control etmeyi planlıyordu.
Geldikleri yoldan geri döndüler ve muhafızların dolaştığı salona geldiler. Argus da yüzünde endişelir bir ifade ile bu salondaydı. Onları görünce yüzünde garip bir ifade belirdi.
Ledar bir adım one atıldı.
"Yandsir, komik bir çocuk işte, bizimle oyun oynamak istemiş."dedi.
Argus gözlerini kısarak onlara baktı, doğru söyleyip söylemediğini anlamaya çalışıyordu.
"Pekala, dedi, dişlerinin arasından tıslayarak konuşuyordu. Odalarınıza geçebilirsiniz."
Ledar, Ota ve Yandsir odalarına geçerken içlerinde derin bir endişe vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OTA #WATTYS2016
Teen Fictionota zamanımızın çok ötesinde bir aşk hikayesi. olaganüstü mekanlar, ütopik karekterler. Daha önce hiç yaşanmamış ilginç bir sevda öyküsü...Bu bilim kurgu hikayesine bayılacaksınız.