Venüs

51 7 0
                                    

multimedia: Kahramanlarımız niye Venüs'e gidiyor?

Hepsi heyecanla Ledar'a döndüler. Acaba ne planlıyordu. Gözlerindeki bu pırıltının sebebi neydi?

Açıklama bekleyen gözleri görünce, Ledar büyük bir heyecanla anlatmaya başladı.

"Karanlık Tanrı, Ateş Dağında oturuyor. Biz hangi şekle girersek girelim bizi yok edecek bir şey mutlaka bulacaktır. Küçükken oynadığımız Taş, Kağıt, Makas oyununu hatırlasanıza. Çok güçlü bir kılığa girmemize gerek yok. Sadece bizi yok edemeyeceği bir şekle bürünmeliyiz. Ateş ateşle karşılaştığında ona etki edemez."

Goldia'ya doğru ilerledi. "Haydi, taşları kullan ve beni bir ateş topu haline getir. Bakalım bu ateşli halime dayanabilecek misiniz?"

İki kızkardeş Ledarın bu sözlerine kahkalarla gülmeye başlamıştı. Her durumda espiri yapabilmek ayrı bir yetenek olmalıydı. Goldia sırayla tünelde bulunan herkesi alev topları haline getirmeye başladı. Bir anda ortalık şenlikli bir hal almıştı.

Alev topları hep birlikte dağa doğru hareket etmeye başladı. Ortalıkta nefes kesici bir manzara oluşmuştu. Binlerce ateş topu Karanlık Dağa doğru ilerliyordu. Ota, Goldia, Yandsir, Jasmin hepsi bu orduya katılmış ve kaybettiklerini bulmak için yola çıkmışlardı.

Dağa az bir mesafe kaldığında Karanlık Tanrı ve Düşmüş Işık Varlıklar aniden ortaya çıktılar. Garip bir ifade ile karşılarına çıkan bu orduya bakıyorlardı. Karanlık Ruhlar, Bu orduyu yenemeyeceklerine karar vererek kaçmaya başladılar. Tanrıları ise bu duruma çok kızmış, o korkunç ağzından çıkan korkunç kelimelerle onlara emirler yağdırıyordu. bİr yandan da pençeleriyle ateş topu haline gelmiş düşmanlarını yakalamaya çalışıyordu. Ama elini her attığında büyük bir acı ile geri çekmesi bir oluyordu. Sonuçta korkunç çığlıklar atarak Dağın arkasındaki bilinmeyen bir mağaraya sığındı. Bir süre gücünü toplayacak ve ondan sonra bu karşılaştğı düşmanlarla mücadele edecekti.

Ledar ve arkadaşları büyük bir sevinç içinde Dağa tırmandılar. Bebekleri ve kaçırılan diğer kişileri kurtardılar. Fakat bütün aramalarına rağmen Fabius, Argus ve Lazarus ortalarda yoktu. Kurtardıkları kızlardan biri Düşmüş Işık Varlıklardan birkaçının saldırı başlayınca bu kişileri tutsak olarak aldığını ve Venüs gezegenine doğru yola çıktığını söyledi.

Ota ve Ledar savaş kazanılır gibi olunca gerçek şekillerine dönmüşlerdi. Ota duyduğu bu yeni bilgiyi paylaşmak için kızkardeşini aradı ama kız ortalarda yoktu. Kurtarılan kızlar ve bebekler ile ilgileniyor olmalıydı.


"Onu bulmak için şu an zaman kaybedemeyiz, Ledar. Lütfen hemen şimdi o gezegene doğru yola çıkıp babamı kurtarabilir miyiz? Lütfen, lütfen..."


Ledar sevdiği kızın yalvaran sesini duymaya daha fazla dayanamdı.


"Elbette prenses. Uygun bir gemi bulur bulmaz hemen yola çıkabiliriz. Bu konuda Prenses Goldia sanırım bize yardımcı olabilir."


"Gerek yok ki, bak şurada Argusun gemisi duruyor, haydi onunla gidelim. Goldia sevgili halkıyla ilgileniyor şu anda onu meşgul etmeyelim. Hem bu gemiye aşinayız. Daha önce de kullanmıştık."


"peki prenses, nasıl istersen. Mantıklı bir fikir. Haydi gidelim."


O sırada nereden geldiğini fark etmedikleri Yandsir heyecanla ellerini çırpmaya başlamıştı.


"Yaşasın, yeni bir macereya doğru yola çıkıyoruz."


"O kadar heyecanlanma Yandsir. Venüs tehlikeli bir gezegen. Aslında Dünyaya çok benzediği için onun kızkardeşi olarak adlandırılıyor. Ama birbirlerine çok benzeseler de kızkardeşler çok iyi anlaşacak diye bir kural yok" sesini hafifçe alçalttı, "Ota ile Goldia'ya baksana. Adeta birbirlerinin kopyasılar ama pek iyi anlaştıkları söylenemez."


Ota kendisinden bahsedildiğini hissetmiş olacak ki, güzel gözlerini onlara dikti. "Ne fısıldaşıyorsunuz siz orada bakayım" dedi gülümseyerek.


"Hiç, dedi Yandsir. Ledar bana gideceğimiz gezegeni anlatıyordu. Venüs çok ilginç bir yer."


"Hımm, ben de merak ettim, haydi Ledar anlatsana."


"Yani ben de çok şey biliyor değilim canım, uzman yaptınız beni şurada. Haydi gemiye gidelim orada anlatırım."


Hep birlikte gemiye giderken Ledar da gidecekleri gezegenle ilgili bildiklerini anlatmaya başlamıştı.


"Venüs aslında mitolojide bir kadın kahraman adıymış. Çok güzel bir kadın. Güzellik simgesi, görenleri kendine hayran bırakırmış. " Bu sırada Ota'ya bakarak ekledi. "Onun kadar güzel başka kadınlar da vardır eminim ama o dönemde  en çok beğenilen kadın oymuş. Gezegen de öyle, çok güzel. Dünyadan bakıldığında Ay'dan sonra görülen en parlak ikinci gezegen. Hatta bu nedenle Morning Star diyorlar. Biraz da başına buyruk. Diğer gezegenlerin tam aksi yönünde dönüyor. Bu başına buyrukluğu ve güzelliği  o kadar hoşuma gitmişti ki motofly'ma Venüs adını takmayı düşünmüştüm. Ama şu an emin değilim, çok sevdiğim başka bir kadının ismini de verebilirim. Neyse, ne diyordum, Venüs; Aynı zamanda sıcak çok sıcak bir gezegen. 200 dereceyi geçiyor bazen sıcaklık. O nedenle orada dolaşabilmemiz imkansız. Bu varlıklar esirlerle orada ne yapacaklar merak ediyorum."
Yandsir heyecanlanmıştı. "Ben de bu gezegeni çok merak ettim. Çok heyecanlıyım. Umarım babamı kurtarmayı başarırız."


Ledar derin düşüncelere dalmıştı. "Evet ben de bunu ümit ediyorum" dedi ama sesinde gizleyemediği bir endişe vardı.





OTA #WATTYS2016 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin