Multimedia: Hiç bir şey söylemeden her şeyi söylemek mümkün mü?
Ledar, Ota ile Yandsir'i geminin içinde aramaya başladı. Bir yandan da kendine kızıyordu.
"Bu kadar saat onları nasıl bu gemide tek başlarına bırakabildim. Ben nasıl bir adamım?"
Koridorda gördüğü muhafızlardan birine sordu, onlar da onu ilerdeki bir kapıya yönlendirdiler.
İçeri girdiğinde Yandsir bembeyaz bir yüzle yatakta yatıyordu, Ota'da yatağın başında onun elini tutmuştu. Ledar kızı her gördüğünde şaşırıyordu.
"Neden onu her gördüğümde ilk kez görmüşüm gibi hissediyorum ki? Neden, neden?"
Kalbine sakin olmasını söyledi. Odada Argus ve bir kaç kişi daha vardı. Argus düşmaca tavırlarla onu süzüyordu.
"Bu kargaşa sırasında beyefendi neredeydiler acaba?" dedi, sesinde gizleyemediği bir öfke vardı.
"Çok saçma, bu saate kadar uyumuşum. Hiç bir şey duymamışım. Uyanıp arkadaşlarımı göremeyince neye uğradığımı şaşırdım."dedi Ledar sakince. Sesinde ve tavırlarında ister inan ister inanma senin ne mal olduğunu biliyorum havası vardı.
Argus bunu hisstemiş olacak ki sustu. Bizim makineler çocukta önemli bir şey saptayamadı. Psikolojik bir şeyler yaşadı herhalde.
Yandsir Ledarı görünce rahatlamıştı. Yerinde doğruldu.
"Kendimi daha iyi hissediyorum artık, odama gidebilir miyim, lütfen" dedi.
Argus çocuğun aniden iyileşmesinden şüphelense de bir şey demedi. Ota'ya döndü.
"Küçük hanım sanırım şefkatli davranışlarınız küçük dostumuzu iyileştirdi. Herkes böyle güzel bir hastabakıcısı olsun ister tabi. Ufaklığı kıskandım doğrusu."
Ledar kötü bir şey söylememek için dişlerini sıktı. Şu an Argus ile bir polemiğe girmeyi istemezdi. Üçü birlikte odadan çıktılar. Ledar yavaş bir sesle sevdiği kızın kulağına fısıldadı.
"Sizi çok merak ettim, yalnız bıraktığıma çok pişman oldum,"dedi.
Ota biraz kırılmış gibiydi.
"Çok uzun sürdü, merak ettik. Umarım bize güzel haberlerle dönmüşsündür."
"Bilmiyorum, işler git gide karmaşıklaşıyor. Ne diyeceğimi ne yapacağımı şaşırdım."
O sırada oda kapısına gelmişlerdi. Ledar bir an ne yapacağına karar veremedi. Babasına ulaşması gerekiyordu ama onlardan tekrar ayrılmayı göze alamıyordu.
Ani bir hareketle Yandsir ve Ota'nın kolundan tutup odanın içine çekti.
"Gelin bakalım, dedi. Hep birlikte uzun bir yolculuğa çıkalım. Galaksiler arası seyahat edelim."
Yandsir heyacanla zıplamaya başladı. "Nihayet bana da öğretecek misin? Astral seyahatin nasıl yapıldığını gösterecek misin?"
"Buna mecburum, aslında bu tehlikeli bir yolculuk. Ama sizi tekrar yalnız bırakmak istemiyorum. Hep birlikte gideceğiz."
Ota biraz endişelenmişti. "Çocuk var yanımızda, farkında mısın, dedi. İstersen bekleyelim biz."
"Sen bilirsin, ama tekrar ayrılmak istemiyorum sizden. Hem bir kaç dakika surer. Zamanlar arası yolculuk ettiğimiz için orada ne kadar kalsak da geri döndüğümüzde burada birkaç dakika geçmiş olur.
Yandsir çok heyecanlıydı. "Ota lütfen itiraz etme, gidelim. Ben çok merak ettim."
Ota, Yandsir'i o kadar seviyordu ki, kırmayı göze alamazdı. "Garip bir şey diye düşündü, şimdiye kadar kalbimin kapıları o kadar sıkı sıkıya kapalıydı ki, kimseye açmak istemezdim. Şimdi ise bu küçük çocuk ve itiraf ediyorum şu yanımdaki adam hiç aklımdan çıkmıyorlar. Onlara bir şey olabileceği fikri bile beni korkutuyor."
Yandsir yavaş bir sesle onlara ne yapacaklarını anlatmaya başladı.
"Hepimiz birlikte oturmalı ve elele tutuşmalıyız. Sonra kafanızdaki bütün düşünceleri bir kenara bırakmanızı isteyeceğim sizden. Hepimiz yapacağımız yolculuğa odaklanmalıyız. Yolculuk sırasında bazı sesler duyacaksınız. Bu seslere kesinlikle güvenmeyin. Çünkü ruhlar arasında yolculuk yapıyoruz ve bu ruhların hepsi güvenilir değil, içlerinde kötü olanlar da var. Bunlar sizin daha once tanıdığınız kişilerin kılığına girip size yanlarında tutmak isteyebilirler. O nedenle çok dikkatli olun. Babamın gemisine ulaştığımızda bir şey yapmanıza gerek yok. Sadece onlara istediğimiz mesajı verebilmek için güçlü olmamız gerekir ve üç kişi bunu daha kolay başarabiliriz."
Ota ve Yandsir heyecanla beyaz ve yumuşacık bir döşemesi olan yere oturdular. Ledar ikisinin elini avuçlarının arasına aldı. Ota o kadar heyecanlanmıştı ki kalbi yerinden fırlayacak gibiydi. Bir yandan elini çekmek istiyor bir yandan da elleri sonsuza kadar bu elin içinde kalsın istiyordu. Yandsir ise hiç bir şeyin farkında değildi, yapacağı yolculuğa odaklanmıştı.
Biraz sonra karanlık bir tünelden geçmeye başladılar. Garip fısıltılar duyuyorlardı. Hepsi birer ışık huzmesi haline gelmişler, kendi bedenlerinden sıyrılmışlardı. Tüneli uçar gibi geçtiler. Ota bir ara annesini görür gibi oldu, arkasında kardeşleri vardı. Onu yanlarına çağırdılar, bir an durakladı ama Ledar kolundan tuttu, yanına çekti. Burada seslerinin çıkmadığını farketti. Ama sesleri çıkmadan değişik bir dille konuşuyorlardı. Bu sözsüz bir dil gibiydi. Kelimelerin kullanılmadığı, zihinden zihine aktarıldığı yepyeni bir dil.
Bir anda kendilerini bir başka uzay gemisinin içinde buldular. Ota, Ledar'a benzeyen orta yaşlı bir adamı görür görmez kim olabileceğini tahmin etti. Burada ne yapacakları konusunda hiç bir fikri yoktu. Yandsir ve Ledar daha da soluklaşmışlar adeta bedenlerine dair hiç bir iz kalmamıştı. Kendisi de öyleydi. Ledar zihin mesajı ile ulaştı ona. "Babam ile görüşmem lazım, bana yardım et. Tüm gücünü hissetmek istiyorum."
Ota kafasındaki her şeyi boşaltarak Ledar'a odaklandı. Yandsir'de aynı şeyi yapmıştı.
Ledar geminin kumanda ekranına ulaşarak yazılar yazmaya başladı.
"Lütfen bizden haber almadan harekete geçmeyin, bekleyin. Ama yakınlarımızda olun."
Geminin içinde bir heyecan fırtınası koptu. "Ledar bu, Ledar diye bağırıyorlardı."
Komutan ise oğlundan haber aldığı, hala hayatta olduğu için sevinmişti.
Mesaj verilmişti artık geri dönebilirlerdi. Yine o karanlık tünele doğru yola çıktılar. Ledar her ikisini yönlendiriyor, seslere kulak asmamaları için zihinsel mesajlar yolluyordu. Fısıltılar dayanılmaz bir biçimde artmıştı. Burada kalmaları için her yolu deniyorlardı. Yandsir babasını gördü birara. Ledar'ın yanından ayrılıp ona doğru koşmaya başladı. Ledar ise çocuktan daha hızlı koşarak bir çırpıda yetişti, kolundan tutu. Işık huzmesi halindeyken bunu yapması çok zordu. "Yapma dedi ona kuvvetli bir zihin mesajıyla, yapma o baban değil, onun kılığına girmiş kötü bir ruh. Haydi gel çok az kaldı."
Yandsir kendine geldi, Ledarı takip etmeye başladı.
En sonunda gözlerini açtıklarında odalarındaydılar. Yandsir ve Ota ilk kez böyle bir maceraya tanık oldukları için çok heyecanlanmışlardı. Ledar sakinleşmeleri için yumuşak bir sesle konuşmaya başladı.
"Sakin olun, döndük ve hep beraberiz. Bizi ayırmayı başaramayacaklar."
Ota Ledara bakarken aklından geçenlere engel olamıyordu.
"Sen yanımdayken niye her şeye meydan okurmuşum gibi hissediyorum ki?" diye geçti aklından. Sonra Ledarın tunelde olduğu gibi zihnini okumasından endişelendi. Gözlerini kaçırdı, dilinden bambaşka sözcükler döküldü.
"Hep böyle şeyler söylüyorsun ama hala bu gemide tutsağız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OTA #WATTYS2016
Fiksi Remajaota zamanımızın çok ötesinde bir aşk hikayesi. olaganüstü mekanlar, ütopik karekterler. Daha önce hiç yaşanmamış ilginç bir sevda öyküsü...Bu bilim kurgu hikayesine bayılacaksınız.