Multimedia: David Bowie olmadan uzay yolculuğu olur mu?
Kumanda merkezine döndüklerinde yaşlı adam hala kendine gelememişti. Ota hızlı hareketlerle sepetinden otlar seçti. Bu otları becerikli elleri ile suyun içinde eritti. Bir kısmı ile göğüs bölgesine masaj yaparken, diğerleri ile oluşturduğu sıvıyı ağzına ve burnuna sürdü.
Bir kaç dakika sonra adamın gözleri açıldı. Sayıklar gibi konuşuyordu.
"Bana neler oldu, neredeyim?"
Ota sakin bir sesle dedesi ile konuşuyordu.
"Heyecanlanmayın, biraz hastalandınız ama çok yakında iyileşeceksiniz, yapmanız gereken tek şey gözlerinizi kapatmak ve rahatlamak."
Ledar, hayranlıkla kızı izliyordu. Hasta ile ilgilenen şefkatli bir doctor görünümündeydi. "Benimle de böyle ilgilense" diye düşündü. "Ama o zaman hasta olmam gerekir, yok hasta olmayı da istemem."
Düşünceleri onu oradan oraya sürüklüyordu. Ota'nın sesi ile kendine geldi.
"Ledar, otlarımız azalıyor.. Babanın gemisi ne zaman gelir? Bu adamlar uyanırsa ne yaparız?"
Komutan Fabius söze karıştı.
"Ellerimizde silahlar var ama bu onları durdurmaz. Yapımız gereği bizler barışçıl insanlarız. Silah kullanma veya zarar verme üzerine programlanmamışız. Argus bu gerceği çok iyi bildiğinden kullanmak isteyecektir."
O sırada yaşlı adam artık tamamen kendine gelmişti. Fabius'a döndü. "Tüm bunlardan once yapmamız gereken bir şey var. Sıfır taşını bulmalıyız."
"Sıfır taşı da nedir?" diye atıldı Ledar.
"Senin şu kızıl saçlı kadına kaptırdığın taş!" dedi Fabius sinirli bir şekilde.
"Adı niye sıfır taşı ki?"
Şimdi hepsi sinirli bir şekilde Ledar'a bakıyorlardı. Ota durumu izah etme gereği duydu.
"Anlattılar ya Ledar. Evrenin başlangıcından kalmış bu taş. Zamanın Sıfır olduğu tarihten. Tüm evrenin yokluktan varlığa adım attığı andan. O nedenle sıfır taşı diyorlar. Başlangıcı işaret etmek için."
"Tabi bir de şuna işaret var" dedi Fabius. Taş aynı zamanda sonun simgesi. Evrenin sonu geldiğinde her yere dağılmış bu taşlar bir araya gelecek ve başlangıç gibi son da bu taşlardan meydana gelecek."
"Ee o zaman niye taşı elde etmeye çalışıyoruz ki? Madem son onunla başlayacak."
"Bu bizim görevimiz. Her başlangıcın bir sonu vardır, her son ise yeni bir başlangıçtır" dedi Ortis.
Ledar kafasını salladı. "Ben en iyisi babamı bulayım" dedi.
İletişim cihazlarının başına geçti fakat babasına ulaşmayı bir türlü başaramıyordu.
"Onlara ulaşamıyorum, bir terslik mi oldu acaba?"
Ortis ayaga kalktı, Ledar'ın yanına geldi. "Sizin galaksi tam olarak nerede görmek istiyorum" dedi.
Ledar parmağı ile galaksilerinin yerini gösterdi. Ortis kumanda panelindeki düğmelere basarak hesaplamalar yaptı.
"Hesaplarıma gore bu iki galaksi arasındaki uzaklık ışık hızına ulaşmadan aşılamaz. Baban yakınlarda olan bir wormhole'u kullanarak buraya gelmeye çalışıyor olabilir. Eğer öyleyse onlara şu an ulaşman imkansız ama solucan deliklerinde uzay-zaman farklı bükülür. Biz daha ne olduğunu anlamadan oradan çıkarlar.
Ledar biraz endişelenmişti. Dikkatle ekranı takip etmeye başladı. Ortis eliyle bir noktayı işaret etti.
"Tam şurada bir wormhole olmalı. Baban orayı biliyordur."
Ota ve Yandsir'de yanlarına gelmişti. Yandsir merakla "Wormhole nedir, ne olur biri bana anlatsın" diyordu.
Ortis çocuğu ilk kez görüyormuş gibi uzun uzun yüzüne baktı. O sırada Fabius ile göz göze geldiler. Sanki aralarında gizli bir konuşma geçmişti.
Bir sure sonra komutan Fabius açıklama yapmaya başladı. Bir yandan da gözlerini ayırmadan Yandsir'e bakıyordu.
"Bak evlat, solucan delikleri uzay-zamanın kırıldığı noktalardır. Bu deliklere girdiğinde çok kısa bir sürede çok uzun mesafeler alabilirsin.Bir elma üzerinde gezinen kurt, elmanın tam ters tarafına gitmek isterse etrafında dolanmak yerine, kestirme yoldan kemirerek içinden geçer. İşte bizler de bu yöntemi kullanarak galaksinin bir ucundan diğerine kolaylıkla gidebiliriz. Gerçi bu tehlikeli bir yöntem. Çünkü bunu bir kapı gibi düşünürsen, kapının nereye açılacağını bilmiyorsan sonucu tahmin edemezsin ve evrenin bir başka köşesinde kaybolabilirsin."
"Babam öyle bir riski göze alamaz" dedi Ledar. "Bizim gemiler Warp teknolojisi ile donatılmış, onu kullanarak ışık hızını aşmaları daha mantıklı."
Yandsir merakla atıldı yine; " O nedir, çok merak ettim."
"Sabırlı ol, birazdan anlatırım, once şu gemiyi bulalım."Gözleri ekrana kilitlenmiş öylece bakarken birden Ortis'in daha once işaret ettiği yerde bir parlaklık gördüler..
Hep birlikte sevinç çığlıkları atmaya başlamışlardı. Gemi bir anda çok yakınlarına gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OTA #WATTYS2016
Teen Fictionota zamanımızın çok ötesinde bir aşk hikayesi. olaganüstü mekanlar, ütopik karekterler. Daha önce hiç yaşanmamış ilginç bir sevda öyküsü...Bu bilim kurgu hikayesine bayılacaksınız.